X

Koronavirüs günlerinde psikolojik sağlamlığınızı korumanın 5 yolu

Tüm dünyanın benzer koşullar altında olduğu günler yaşıyoruz. Gözle görülemeyecek kadar küçük bir virüsün bize yaptıklarına bir bakın. Yaşadığımız düzen tamamen değişti ve buna uyum sağlamaya çalışıyoruz. Yeni düzene uyum yapmaya çalışmak kolay olmuyor tabi. Koronavirüs bir şekilde hayatlarımızı sarsıyor. Sarsıcı olayların neden olduğu yıkıcı etkiye sahip koşullar, hayatlarımızda derin izler bırakıyor.

Bu süreçte zaman zaman olumsuz duyguların etkisine girmek çok kolay. Nasıl bağışıklık sistemimiz bizi fiziksel olarak koruyorsa, psikolojik açıdan da bizi koruyan bir sistem var: Psikolojik sağlamlık. Psikolojik sağlamlık travmatik yaşam olayları esnasında ve sonrasında ortaya çıkıyor. Psikolojik sağlamlık da aynı bağışıklık sistemi gibi güçlendirilebilir. İşte size bu günlerde psikolojik sağlamlığınızı güçlendirecek 5 öneri…

Tüm duyguları kabule geçin. 

Salgınla beraber hayatlarımız koskocaman bir belirsizliğin ortasına oturuverdi. Hasta olursam ne yapacağım? Bu süreç ne zamana kadar böyle gidecek? İşe dönebilecek miyim? Gibi sorular belirsizliğe bağlı kaygıyı artırıyor. Belirsizliğe korku, kaygı ve endişe gibi duyguların eşlik etmesi çok doğal. Aslında olumsuz algılanan duyguların bile bir işlevi var. Olumsuz duygular ortada bir problem olduğunu ve çözüm bulmamız gerektiğini söyler ve bizi harekete geçirir. Kaygı, çaresizlik gibi bir duygu geldiğinde onunla savaşmak ve onu bastırmaya çalışmak duygunun uzun süre devam etmesine yol açar. Durumu ve duyguyu kabul etmek, olumsuz duygunun etkisinden çıkmanın yoludur. Olumsuz duyguların onları kabule geçince dirençleri kırılır ve kendiliklerinden giderler. Bu süreçte kendinize ve hissettiklerinize karşı hoşgörülü olun.

Yaşamınızın kontrolünü elinize alın.

Bu süreç ne zaman bitecek? Bittiğinde işler eskisi gibi olacak mı? gibi sorular zihninizi kurcalıyor olabilir. Muhtemelen belirsizlik kaygınızı yükseltiyordur. Ama şunu unutmayın, belirsizlik hep vardı. Belki de yaşamı kontrol ettiğimizi zannederek kendimizi rahatlatıyorduk. Kontrol yanılgısı garantici, mükemmeliyetçi ve hataya izin vermeyen bir zihin yapısının sonucu. Hayatı tamamıyla kontrol edemeyiz ama düşüncelerimizi ve seçimlerimizi kontrol edebiliriz. “Şu anda ne istiyorum?” sorusunun yanıtı işe yarayabilir. Bazen hiçbir şey yapmamak ve sakince oturmak bir ihtiyaç olabilir. Gerekli tedbirleri alıp, sorumlulukları yerine getirip akışına bırakmayı öğrenme zamanı. 

Kendinize iyi bakın.

Bu yeni düzenle birlikte sürekli evde durmak zorunda olabilirsiniz. Evde tüm gün hareketsiz çalışmak, makarna gibi kolay enerji veren yiyeceklerle beslenmek vücudunuzun çeşitli bölgelerinde ağrılara sebep olabilir. Bu süreçte bir özbakım rutini oluşturmak ama çok da kuralcı olamamak önemli.

Beslenme ve dinlenme faaliyetlerini içeren bir rutin belirleyin ve programınız esnek olsun. Örneğin akşamları belli bir saatte uykuya hazırlık yapmaya başlayın ki beyniniz buna koşullansın ve uykuya dalmanız kolaylaşsın. İyi bir uyku psikolojik ve fiziksel sorunlarınızı iyileştirmede çok önemli. Uyuduğunuz odanın yeterince havalanmış olması, yatağınızın temiz ve hazır olması, dişlerinizi fırçalama ve pijamalarınızı giyme davranışları bir bütün olarak uykuya hazırlıktır. Uyuduğunuz odada cep telefonu, televizyon, tablet gibi teknolojik cihazların olmaması da kaliteli bir uyku için şart.

Mümkün olduğunca aynı saatte yataktan çıkmak, sağlıklı bir kahvaltıyla güne başlamak rutininizin diğer bir önemli parçası. Yemek saatinde yemeği aile üyeleriyle birlikte hazırlamak ve sofraya beraber oturmak güzel olacaktır. Yine gün içerisinde evde yapabileceğiniz 20-30 dakikalık fiziksel bir egzersizi de ihmal etmeyin. Youtube’da, Instagram’da birbirinden farklı egzersizleri bulmak mümkün. Bunların her yaşa uygun olanlarını seçip ailece yapmak bir seçenek. Hem birlikte hareket etmek hem de bedenin sinyallerine kulak vermek iyilik halinin artmasını sağlar. Son olarak, dışarı çıkamasanız bile günde en az 15-20 dakika boyunca balkondan veya camdan güneş ışığı almayı unutmayın.

Bağ kurun.

Bu süreçte belki yalnızsınız veya tüm aile sürekli evdesiniz. Evde sürekli birlikte olmak gerçekten zorlayıcı olabilir. Ancak bu süreç yakın ilişkilerinizi değerlendirmek ve “İlişkilerimi nasıl iyileştirebilirim?” sorusunu sormak için bir fırsat olabilir. Yalnız yaşıyorsanız, yakın hissettiğiniz kişilerin fiziksel olarak uzak olması günümüzde çok da sorun değil. Telefon ve internetle sevdiklerinize rahatça ulaşabilirsiniz. Belki ekran karşısında birlikte bir kahve içebilir, havadan sudan (koronavirüs hariç) konuşabilirsiniz. Böyle bir dönemde yakınlarınızla bağlantıda olmak ve içten gelen paylaşımlarda bulunmak ilişkilerinizi kuvvetlendirecektir. 

Yaşamınıza bir anlam ve amaç verin.

Sürekli evde olsanız bile evden çalışmaya ve sorumluluklarınızı yerine getirmeye devam ediyorsunuz. Peki, yapmakla yükümlü olduklarınız bittiğinde günün geri kalanında nasıl zaman geçiriyorsunuz? İçimize döndüğümüz şu günlerde, belki de bazı şeyler artık o kadar da gerekli ve anlamlı görünmüyor olabilir. Daha önce yaptınız seçimler önemini yitirmiş olabilir. Davranışlarınızın ve seçimlerinizin arkasındaki anlamı sorgulamak ve keşfetmek için biraz kendinize zaman ayırabilirsiniz. Buradaki amaç seçimlerinizi yargılamak, kızgınlık veya pişmanlık hissetmek değil. O seçimleri yaparken size anlamlı geliyordu ki bu seçimleri yaptınız, kendinizi yargılamayın. Şimdi nasıl seçimler yapacağınıza ve kim olmak istediğinize odaklanın. 

Salgın sizi umutsuzluğa sürüklüyormuş gibi hissedebilirsiniz. Eğer sürekli haberleri takip ediyorsanız bu kaçınılmaz. Ancak bu tabloda iyi bir kare bulup ona odaklanmak psikolojik iyi oluşunuza iyi gelecektir. Etrafınıza baktığınızda iyi şeylerin de olduğunu görebilirsiniz. Dayanışmanın arttığını, sağlık çalışanlarının özveriyle çalıştığını görmek bile umut verici. Hala sağlıklıysanız ve sevdikleriniz de iyiyse çok büyük bir zenginliğe sahipsiniz. Son olarak bunun da geçeceğini hatırlatmak isterim. Bu konuda bir psikolojik danışmandan online veya yüz yüze psikolojik destek almak isterseniz bana ayselkeskin2004@yahoo.com vasıtasıyla ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgiyle kalın. 

İlginizi çekebilir: Korona günlerinde varoluşsal düşünceler 2: Kaygı ve belirsizliğe karşı anlam arayışı

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale