X

COVID-19 ve korunma yolları rehberi: Korona virüsü sanıldığı kadar tehlikeli mi, kendimizi nasıl koruyabiliriz?  

İlk olarak Çin’in Wuan kentinde ortaya çıkan ve tüm dünyayı etkisi altına alan Corona (Korona) virüsü, bilimsel adıyla COVID-19, tüm dünyayı alarma geçirmiş durumda. Bugüne kadar 4990(1) kişinin ölümüne neden olan COVID-19 Çin başta olmak üzere tüm ülkelerde binlerce insanın yaşamını tehdit etmeye devam ediyor. Virüsü taşıyan ve virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı her geçen gün hızla artıyor. 10 Mart’ta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından Türkiye’de görülen ilk korona vakasıyla ilgili yapılan basın açıklamasından sonra ülkemizdeki varlığı resmi olarak kesinleşen korona virüsü, hepimizde paniğe neden oldu.

Hızla yayılan ve tüm dünyanın gündemine oturan korona virüsü ile ilgili bilimsel kaynakları, istatistiki verileri ve uzman görüşlerini derleyerek hazırlamış olduğumuz kapsamlı yazımızda korona virüsüne dair tüm sorularınıza güvenilir yanıtlar bulacaksınız.

Koronavirüs nedir?

Adını yeni duymuş olsak da korona virüsleri aslında hayvanlarda ya da insanlarda hastalığa neden olabilen oldukça geniş bir virüs ailesi. İnsanlarda birkaç koronavirüsün soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS) ve Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS) gibi daha şiddetli hastalıklara kadar geniş bir spektrumda solunum yolu enfeksiyonlarına neden olduğu biliniyor. En son keşfedilen koronavirüs ise koronavirüs hastalığına, yani bilimsel adıyla COVID-19’a neden oluyor.(2) 

Koronavirüs taşıdığınızı nasıl anlarsınız: COVID-19’un semptomları

 COVID-19’un en yaygın semptomları ateş, yorgunluk ve kuru öksürüktür. Bazı hastalarda ağrı ve acı, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, boğaz ağrısı ya da ishal görülebilir. Tüm bu semptomlar başlangıç aşamasında hafif düzeyde, yavaş yavaş görülmeye başlar. Ancak hastalığın semptomlarının herkes için aynı olmadığının altını çizmemizde fayda var. Özellikle genç yaşlardaki bireylerde tüm bu semptomlar ortaya çıkmasa da enfeksiyon riski bulunabiliyor.


Görsel: T.C. Sağlık Bakanlığı

Dünya Sağlık Örgütü’nün raporuna göre corona virüsü taşıyıcılarının %80 gibi yüksek bir çoğunluğu tedaviye gerek olmaksızın virüsle mücadele ederek hastalığı kendi kendine atlatabiliyor.  Şimdiye kadar ortaya çıkmış olan vakaların yaklaşık %17’sinde hastalığın semptomlarının ağır geçirildiği ve hastanın özellikle solunum konusunda ciddi zorluklar yaşadığı gözlemlenmiş. Yaşlı insanların ve yüksek tansiyon hastalarının, kalp problemleri ya da diyabet gibi altta yatan tıbbi sorunları olanların ciddi hastalık geliştirme olasılığı daha yüksektir. Ateş, öksürük ve nefes almada zorluk çeken insanlar tıbbi yardım almalıdır.

Koronavirüs kimler için hayati tehlike taşıyor?

Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nesrin Özören koronavirüsün geçmişteki benzer bir örneği olan, aynı ailedeki SARS (Şiddetli akut solunum yolu sendromu) virüsünden çok daha az öldürücü bir virüs olduğunun altını çiziyor ve mevcut verilere göre Corona’nın çok korkutucu bir virüs olmadığını belirtiyor.(3) Özören, yeni bir virüsün ortaya çıkmasının beraberinde getirdiği en önemli sorunun çoğu insanın bu yeni virüsle ilk kez karşılaşması olduğunu, bu nedenle de 65 yaş üstü kişilerin, organ nakli olmuş bireylerin veya kanser hastalarının aldıkları kemoterapi veya radyoterapiden dolayı akyuvarlarının sayısının düşmesi ve bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle risk grubunda olduklarını söylüyor. 

Koronavirüsten korunmak için Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önerilen temel koruyucu önlemler (4)

Dünya Sağlık Örgütü tarafından korona virüsünden korunma yollarıyla ilgili hazırlanmış olan kapsamlı rehberde kişisel hijyen konusu ön planda.

Ellerinizi sık sık yıkayın

Ellerinizi bol su ve sabunla düzenli olarak, ovalayarak temizleyin. Ellerinizi yıkayamadığınız durumlarda alkol içeren dezenfektanlar, jeller ya da kolonya gibi ürünlerle sık sık temizlemeye çalışın.

Neden?

Corona virüsü taşıyıcı kişinin dokunduğu yüzeylere bulaştığında uzun bir süre orada yaşamaya devam eder. Mevcut bulgular, yeni korona virüsünpek çok farklı malzemelerden yapılmış yüzeylerde saatlerce, hatta günler boyunca yaşayabildiğini gösteriyor. Görünür şekilde kirli olan yüzeylerin temizlenmesi ve ardından dezenfekte edilmesi, evinizde ve toplu yaşam alanlarında COVID-19 ve diğer viral solunum yolu hastalıklarının önlenmesi için en etkili korunma yöntemlerinden biri. Özellikle toplu taşıma, ofis, alışveriş merkezi gibi toplu olarak kullanılan ortak yaşam alanlarında ellerinizle dokunmak durumunda olduğunuz pek çok yüzeyden virüsün ellerinize aktarılması, dolayısıyla bedeninize taşınmasını ve enfekte olma riskini de beraberinde getirir. Elleri su ve sabun ile yıkamak ya da alkol içeren dezenfektanlarla temizlemek dokunduğunuz herhangi bir yüzeyden bedeninize girme riski bulunan virüsleri öldürerek virüsün bedeninize girmesini engelleyecektir.


Görsel: T.C Sağlık Bakanlığı

Öneri: Viral enfeksiyonlardan korunmak için sabun kullanmak dezenfektandan daha etkili olabilir(5)

Virüsler sanıldığının aksine bakteriler gibi canlı organizmalar değildir. Bir virüs bir çok küçük parçacığın (nano parçalar) kendi kendine bir araya gelmesiyle oluşmuş cansız bir yapıdır ve küçük parçacıkları bir arada tutan yağlı bir çeperle çevrilidir. Sabun, yağ çözücü özelliğiyle yapısında yağ bulunduran bu zarı çözerek virüsü oluşturan küçük parçaların dağılmasını, dolayısıyla virüsün parçalanmasını sağlar. Dağılan virüs bu yolla etkisiz hale gelir. Virüsler canlı hücreleri konak olarak kullanarak varlıklarını sürdürebilirler, canlı bir hücre bulamadıklarındaysa maksimum birkaç gün içinde dağılarak yok olurlar. Dezenfektan jeller ve sıvılar genelde canlı organizmalar olan bakterileri etkisiz hale getirecek özellikte oldukları için virüsle başa çıkmak konusunda sabun kadar etkili olamayabilirler. Bu nedenle korona virüsünden korunmak için en etkili silahınız sabun olacaktır. Ancak sabun da alkol de virüsleri yok ederken cildinize zarar verebilir. Bu nedenle bu dönemde ellerinizin bakımına ekstra özen göstermelisiniz.

Sabun ve fazla yıkama nedeniyle kuruyan ve çatlayan ellerinizi rahatlatmak için (6):

  • Cildinizin pH dengesine uygun ve losyon ya da gliserin içeren, nemlendirici özellikteki sabunları tercih edin.
  • Antibakteriyel sabunlar içerdikleri ekstra kimyasallar nedeniyle ellerinizin daha fazla kurumasına neden olabilecekleri gibi bakteriler gibi canlı yapıda olmayan virüslerin engellenmesi konusunda normal sabundan daha fazla fayda sağlamayacaktır.
  • Ellerinizi ılık suyla yıkayın. Çok soğuk ya da çok sıcak suyla temas etmek ellerinizin kurumasına ve çatlamasına yol açar.
  • Ellerinizi tam olarak kurulamayın, hafif nemli bırakın ve elleriniz kurumadan bir nemlendirici sürün. Eller hafif ıslakken nemlendirici sürmek ellerinizdeki duyun cildinize hapsolmasını ve ellerinizin daha uzun süre nemli kalmasını sağlayacaktır.
  • Gece yatmadan önce günlük kullandığınız el kreminden daha yoğun yapıdaki nemlendiri bir kremi (vazelin kullanabilirsiniz) ellerinize bolca sürün ve eldiven giyerek uyuyun.
  • Temizlik yaparken mutlaka eldiven kullanın.

Başkalarıyla iletişim kurarken fiziksel mesafenizi koruyun

Özellikle öksüren ya da hapşıran biriyle aranızda en az 1 metre mesafe olmasına dikkat edin. Virüs yalnızca temas değil havadan damlacık yoluyla da bulaşabildiği için özellikle kapalı ortamlarda diğer insanlarla mümkün olabildiğince uzak mesafede olmaya çalışın. Günlük yaşamınızda öpüşme, tokalaşma, sarılma gibi fiziksel olarak karşınızdaki kişiyle yakın temas kurmanızı gerektirecek davranışlardan kaçının.

Neden?

Birisi öksürdüğünde veya hapşırdığında, hatta konuşurken yanlışlıkla ağzından tükürük sıçradığında virüs içerebilecek küçük sıvı damlacıkları burundan veya ağzından havaya karışır. Eğer bu kişiyle fiziksel olarak çok yakın bir mesafedeyseniz ve öksüren kişi korona virüsü taşıyıcısıysa havaya karışan bu damlacıkların ve dolayısıyla korona virüsünün bedeninize girmesi riski oluşur. Ayrıca fiziksel temasta bulunduğunuz ya da tokalaştığınız kişinin ellerinde virüs taşıyor olma ihtimali de oldukça yüksek.

Öneri: Tokalaşmayı ya da fiziksel temas içeren hareketleri nazikçe nasıl geri çevirebilirsiniz?

Dünya Sağlık Örgütü’nün Pandemik ve Salgın Hastalıklar Direktörü Dr. Sylvie Briand, COVID-19’un yayılmasını önlemek için el sıkışmaya alternatif olarak selamlaşmak için el sallamak, kafayla selam vermek, dirsekleri tokuşturmak gibi tensel temasın olmadığı yöntemlerin kullanılmasının ve alışkanlık haline getirilmesinin önemli olduğunu vurguluyor. Harvard Üniversitesi’nin yayınlamış olduğu bir raporda tokalaşma sonucu ellerinize bulaşabilecek virüs miktarının yumruk tokuşturarak bulaşabilecek virüs miktarının tam on katı olduğu belirtiliyor.

Gözünüze, burnunuza ve ağzınıza dokunmaktan kaçının

Gün içinde farkında olmadan ellerimizle pek çok yere dokunuyoruz. Kapı kolu, tuvalet kapağı, bilgisayar klavyesi, metro demiri… Peki ortalama bir insanın saatte 23 kez yüzüne dokunduğunu biliyor muydunuz? Sanıyoruz daha fazla açıklamaya gerek olmaksızın vermek istediğimiz mesajı aldınız. Yüzünüze dokunduğunuz her an daha fazla korona virüsünün bedeninize girme riski artacaktır.

Neden?

Eller gün içinde tahmin bile edemeyeceğiniz kadar çeşitlilikte birçok farklı yüzeye dokunur ve bu yolla topladığı tüm virüsleri bedeninizin içine açılan gözlerinize, burnunuza veya ağzınıza aktarabilir. Özellikle tırnak aralarındaki temizlenemeyen noktalara saklanmış virüsler ellerinizi ne kadar yıkarsanız yıkayın yüzünüze dokunduğunuz her an vücudunuza girme tehlikesi taşır.

Öneri (7):

Ellerimizle yüzümüze dokunmak bir çoğumuzun istemsizce yaptığı bir hareket. Ancak bazı küçük önlemlerle bu alışkanlığınıza engel olabilmeniz mümkün:

  • Kolunuzu hareket ettirdiğinizde rengiyle dikkatinizi dağıtacak ya da üstünde zil olan ve sesiyle sizi uyaracak, dikkat çekici bir hatırlatma bilekliği takabilirsiniz.
  • Ellerinize yoğun aromalı bir yağ ya da parfüm sürebilir, elinizi yüzünüze doğru getirdiğinizde kokuyla uyarılarak ellerinizin yüzünüze dokunmasına engel olabilirsiniz.
  • Boş kaldığınız zamanlarda ellerinizi kullanabileceğiniz aktivitelere yer verebilirsiniz. Stres topu sıkmak ya da örgü örmek gibi…

Solunum sistemi hijyeniniz konusunda dikkatli olun

Yalnızca kendinizin değil çevrenizdeki diğer kişilerin de nefes alıp verirken solunum hijyeniyle ilgili kurallara dikkat etmesini sağlamalısınız. Öksürdüğünüzde ya da hapşırdığınızda solunum yollarınızı dirseğinizle ya da kağıt bir peçeteyle kapatarak ağız sıvılarınızın havaya yayılmasına engel olun. Kağıt mendil kullandıysanız virüslerin yayılabileceği masa üstüne ya da çantanıza değil doğrudan çöpe atın.


Görsel: T.C. Sağlık Bakanlığı

Neden?

Solunum sisteminizdeki virüsler havaya damlacıklarla yayılır. COVID-19 hastalığına neden olan korona virüsü de tüm bulaşıcı virüs ve hastalıklar gibi bu yolla çevrenizdekilere bulaşabilir.

Öneri: Maske kullanmak Corona Virüsünü engellemek için yeterli mi (8)

Dünya Sağlık Örgütü sağlıklıysanız, ancak corona virüsü taşıdığından şüphelendiğiniz kişilerin olduğu bir yerde ya da kalabalık ortamlarda kesinlikle maske takmanız gerektiğini vurguluyor. Virüs, henüz kuluçka aşamasındayken yani henüz hastalığın semptomları açığa çıkmamışken de bulaşabildiği için öksürüyorsanız ya da hapşırıyorsanız da maske takmanız gerekiyor. Ancak ne kadar etkili ve koruyucu olursa olsun sadece maske kullanmak virüsten tam anlamıyla korunmanız için yeterli değil. Alkol içeren dezenfektanlar ve ellerin sabunla sık sık yıkanması maske önlemiyle birlikte dikkat edilmesi gereken hijyen kurallarının başında geliyor. Corona virüsünden korunmak için maske kullandığınızda maskenin nasıl kullanılacağını bilmeli ve kullandıktan sonra uygun koşulları göz önünde bulundurarak maskeyi imha etmelisiniz.

Maske nasıl takılır, kullanılır, çıkarılır ve atılır?

  • Koruyucu maskenizi takmadan önce ellerinizi bol su ve sabun ile, suya ve sabuna erişiminiz olmadığındaysa güvenilir bir dezenfektan jel ile güzelce temizleyin.
  • Maskeyi ağzınızın ve burnunuzun tamamını içine alacak şekilde yüzünüze yerleştirin ve yüzünüzle maske arasında en küçük bir boşluğun bile olmadığından emin olun. Korunmaya çalıştığınız şeyin bir virüs olduğunu ve en küçük bir boşluktan bile sızabilecek boyutta olduğunu aklınızda bulundurun.
  • Maskeyi yüzünüze yerleştirdikten ve sabit durduğundan emin olduktan sonra tekrar dokunmaktan kaçının. Dokunduğunuz takdirde ellerinizi en kısa sürede su ve sabunla yıkayarak ya da alkol içeren bir dezenfektanla sterilize edin.
  • Maske nefesinizdeki su buharı nedeniyle bir süre sonra nemlenmeye başlayacaktır. Nemlenen maskenizi en kısa sürede yenisiyle değiştirin. Tek kullanımlık maskeleri kullanımınızdan sonra çöpe atın ve kesinlikle tekrar kullanmayın.
  • Makenizi çıkarırken ağız ve burnunuzu çevreleyen kısma dokunmayın, arkasından tutarak çıkarın ve hemen bulabildiğiniz en yakın çöp kutusuna atın. Mümkünse bir poşete koyup ağzını bağlayarak çöpe atın. Maskenizi çıkardıktan sonra da ellerinizi dezenfekte etmeyi unutmayın.

Belirtilerinizin ve güncel gelişmelerin farkında olun

Ateş, öksürük ve nefes almada zorluk gibi korona virüsünden kaynaklanan COVID-19 hastalık belirtileriniz varsa mümkün olabilen en çabuk şekilde bir doktora görünün. Kendinizi iyi hissetmiyorsanız evden dışarı çıkmayın. Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü gibi resmi kuruluşlar tarafından yapılan tüm açıklamaları ve korona virüsüyle ilgili güncel haberleri güvenilir ve resmi kaynaklardan takip edin.

Neden?

Semptomları fark ettiğiniz an en erken şekilde tıbbi yardım almak, doktorunuzun sizi en hızlı şekilde uygun tedaviye yönlendirebilmesini ve hastalığın tehlikeli boyutlara ulaşmadan önlenebilmesini sağlayacaktır. Kaynağı belli olmayan çarpıtılmış bilgilerin ve spekülatif haberlerin sosyal medyada korona virüsünden daha hızlı yayıldığı bir dönemdeyiz. İnsan sağlığı gibi hassas ve ciddi bir konuda, hem de küresel bir alarm durumu söz konusuyken resmi merciler ve yerel yetkililer yaşadığınız bölgedeki durum hakkında en güncel bilgileri en güvenilir yoldan takip edebilmenizi sağlayacaktır.

 

 

Kaynaklar:

1. Worldometers – https://www.worldometers.info/coronavirus/

2. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) – https://www.who.int/news-room/q-a-detail/q-a-coronaviruses

3. Boğaziçi’nde Bilim – https://bogazicindebilim.boun.edu.tr/content/yeni-virusler-nasil-evrimlesiyor-ve-yayiliyor

4. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) – https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019/advice-for-public

5. Evrim Ağacı – https://evrimagaci.org/sabun-koronavirus-da-dahil-virusleri-bakterileri-ve-diger-mikroplari-yok-etmekte-neden-bu-kadar-etkili

6. Self – https://www.self.com/story/heal-dry-cracked-hands-from-washing

7. Well and Good – https://www.wellandgood.com/good-advice/how-to-stop-touching-your-face/

8. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) – https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019/advice-for-public/when-and-how-to-use-masks

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale