X

Korona günlerinde varoluşsal düşünceler 2: Kaygı ve belirsizliğe karşı anlam arayışı

Geçtiğimiz günlerde sevgili arkadaşım Doğanay Konalı ile bir canlı yayın yaptık. Konularımızdan biri de malum günlerin getirdiği belirsizlik ve kaygı idi. Sonra sevgili Cenk abinin (Cenk Doğru) yazısına denk geldim. “Her şey çok belirsiz” diye başlıyordu yazı. “Şimdi neler olacak? Bana, aileme, işime, bu ülkeye neler olacak?” diye devam ediyordu.

Evet, her şey çok belirsiz. “Ama salgından önce ne kadar belliydi ki?” diye sordum kendime. Hayatımızın ne kadarı planladığımız gibi gidiyordu? Ne kadarını kontrol edebiliyorduk? Her şey dört dörtlük olsun diye sabahtan akşama kadar çalışmıyor muyduk? Gelecekte rahat edelim diye durmadan koşturup “şimdi”yi es geçmiyor muyduk? İşler yolunda gitmediğinde keyfimiz kaçmıyor muydu? Kaygılarımızı def etmek için alışveriş, tüketim, temizlik ve düzen takıntılarına sarılmıyor muyduk? Hepsi belirsizlikle baş etmenin bir yoluydu aslında. Çünkü belirsizlik hep vardı. Olmaya da devam edecekti.

Bu düşünceler içindeyken, acaba belirsizlik zihnimizi nasıl etkiliyor sorusu geldi aklıma. Belirsizlikle ilgili yapılmış çok meşhur bir deney var. Bilgisayar başına oturtulmuş bir grup deneğe çeşitli sorular soruluyor. Denekler soruları doğru cevapladıklarında ekranda artı, yanlış cevapladıklarında eksi işareti beliriyor. Bazen de yanıtlardan sonra ekranda bir soru işareti beliriyor. Deney esnasında bu kişilerin beyin elektrik akımları da ölçülüyor. Beklendiği gibi eksi işareti gerginlik yaratıyor. Ancak soru işaretinin eksiden bile fazla gerginliğe sebep olduğu görülüyor. Yani bir durumun sonucunun olumsuz olduğunu bilmek bile, ne olacağını bilmemekten daha iyi.

Mükemmeliyetçi, kaygılı, garantici ve kontrolcü olmak belirsizliğe tahammülü azaltıyor. Rutinimizi ve alışkanlıklarımızı beklenmedik bir şekilde bozan şeyler kaygı uyandırıyor. Ancak olaylar her zaman beklediğimiz ve istediğimiz şekilde gitmiyor. Kusursuz gelecek planı bir ütopyadan ibaret. Beklenmedik durumlara karşı hazırlıklı ve esnek olamamak hayal kırıklığı yaratıyor. Ama hayatta her şeyi kontrol edemiyoruz. Önemli olan kontrol edemediklerinizi nasıl anlamlandırdığınız.

Aldığım travma eğitiminin ilk dersinde insanın temel korkularını konuşmuştuk. Varoluşçuluğa göre insanın dört temel korkusu var: Ölüm, özgürlük, yalnızlık ve anlamsızlık. Ölüm korkusu, bir gün bu dünyadan ayrıldığımızda sonrasında ne olacağını bilmemekten kaynaklanıyor. Özgürlük korkusu, içten içe özgürlüğün sorumluluk getirdiğinin farkında olmakla ilgili, çünkü sorumluluk almak herkesin harcı değil. Yalnızlık korkusu, aidiyet ihtiyacından geliyor. İnsan biyolojik, psikolojik ve nihayetinde sosyal bir varlık, tek başına kalma düşüncesi korkutuyor. Anlamsızlık korkusu ise, yaşamın anlamını kaybetme korkusu. Yaşamdaki anlam duygusu yitirildiğinde yaşamayı gerektirecek bir şey de kalmıyor.

Herkes yaşamında “anlam” arıyor. Yaptığınız işten oturduğunuz eve, okuduğunuz kitaptan izlediğiniz diziye kadar tüm seçimleriniz hayata verdiğiniz anlamla ilgili. Size anlamlı gelmese sabahın erken saatinde kalkıp işe gitmezsiniz. Yaşamak için gayret bile göstermezsiniz. Verdiğiniz tepkiler, büyük ölçüde hayatı anlamlandırma şeklinize bağlı. Bireysel psikolojinin kurucusu ve Freud’un öğrencisi Alfred Adler, Yaşamın Anlamı ve Amacı adlı kitabında “Hayatın karşısına çıkardığı problemlerin dokusu ve bu problemlerin yapmaya zorladıkları işi bilmeden bir birey hakkında doğru bir yargıya ulaşmak mümkün değildir. Ancak, bireyin bu problemlerle karşılaşma tarzına, bu karşılaşmada iç dünyasında olup biten şeylere göre gerçek tabiatı kendini gösterir” diyor.

Kierkegaard, Nietzche, Schopenaur, Camus, Sartre ve Jaspers gibi birçok filozofun hayatın anlamına ilişkin çeşitli söylemleri olmuş (Bollnow, 2004). Özellikle II. Dünya Savaşı ile XX. yüzyıldan itibaren yaşanan savaş ve siyasi süreçlerle birlikte insanlar hayatın anlamını daha çok aramaya başlamışlar. Savaş gibi yaşamı tehdit eden bir unsur ile birlikte dünyanın güvenilir bir yer olup olmadığı ve insan yaşamının anlamlılığı daha fazla sorgulanır olmuş (Sezer, 2012).

Varoluşçu psikolog Irvin Yalom’a göre insan şu iki unsurun yarattığı temel bir çatışmaya sahip: Ölümün kesinliğinin bilinmesi ve hayatta kalma arzusu. Aslında ölüm ile yaşam aynı anda var, ancak Yalom’un tarifi ile “Ölüm, hayat perdesi ardında sürekli olarak sesini duyurmakta ve yaşantı ve davranış üzerinde büyük etkide bulunmakta” (Yalom, 1999). Logoterapinin kurucusu Viktor Frankl, insanların iki farklı anlamsızlık tablosu sergileyebileceğini belirtiyor.

Bunlardan ilki varoluşsal boşluk; varoluşsal hayal kırıklığı olarak da tanımlanan, insanlar tarafından yaygın olarak deneyimlenen bir durum. Can sıkıntısı, boşluk, duygusuzluk gibi sübjektif ve Frankl’a göre dünya genelinde gittikçe sayısı artan olguları içine alıyor. Bunların ikincisi olan varoluşsal nevroz ise kişinin içinde bulunduğu anlamsızlığın yanında nevrotik belirtiler de göstermesi olarak tanımlıyor ve bu durumun “alkolizm, depresyon, takıntılar, bağımlılıklar, suçluluk, cinselliğin aşırı artışı, aşırı cesaretlilik” şeklinde ortaya çıkabileceğini belirtiyor (Frankl, 1994; Yalom, 1999).

Viktor Frankl Duyulmayan Anlam Çığlığı kitabında insanların tecrübe ettikleri şartlara bağlı olmadığını ancak bu şartların insanın kararına bağlı olduğunu ifade ediyor. Bu konuda kendi görüşünü Freud ile de şu şekilde karşılaştırıyor: “Sigmund Freud bir keresinde şöyle demişti: ‘Birbirinden çok farklı bir grup insanı, aynı şekilde açlığa terk edelim. Zorlayıcı açlık dürtüsünün artmasıyla birlikte, bütün bireysel farklılıklar bulanıklaşacak ve bunların yerine, zorlayıcı bir dürtünün tek biçimli dışavurumu ortaya çıkacaktır.’ Ne var ki toplama kamplarında tam tersi doğruydu. İnsanlar daha çok farklılaşıyordu. Hayvanlar da, azizler de kendini gösteriyordu. Açlık aynıydı, ama insanlar farklıydı.

Her şey çok belirsiz. Ama belirli olan iki şey var ki bunlar da temel çatışmamızı oluşturuyor: Yaşam ve ölüm gerçeği. Anlam yok ise, yaşama motivasyonu da olmuyor. Öyleyse neyin anlamlı ve değerli olduğuna karar verme zamanı. Hazır evdeyken bolca zamanınız var. Bu süreçte iç sesinizi ve duygularınızı karşılamak cesaret gerektiriyor. Bunu söylemesi kolay ama tek başına yapması zor olabilir. Bu konuda bir psikolojik danışman olan benden online veya yüz yüze psikolojik destek almak isterseniz ayselkeskin2004@yahoo.com adresine e-mail gönderebilirsiniz. Ayrıca bu sürece özel olarak hazırladığım “Online Duygusal Dayanıklılık Eğitimi” hakkında bilgi almak için de bu adresten ulaşabilirsiniz. En kısa zamanda sağlıklı ve özgür günlere kavuşmak dileğiyle.

Kaynaklar:
Adler A. (2011). Yaşamın Anlamı ve Amacı, 1985. 9. Baskı. Çev. Kamuran Şipal, Say Yayınları, İstanbul.
Bollnow OF. (2004). Varoluş Felsefesi: Kierkegaard, Hiedegger, Jaspers. Çev. Beyaztaş M, Efkar Yayınları.
Frankl V. (1994). Duyulmayan Anlam Çığlığı – Psikoterapi Ve Hümanizm.1978. Çev. Selçuk Budak, Öteki Yayınevi, Ankara.
Sezer S. (2012). Yaşamın Anlamı Konusuna Kuramsal ve Psikometrik Çalışmalar Açısından Bir Bakış. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 45(19): 209-227.
Şahin S. (2018). Yaşam Deneyimlerinin Yetişkinlerdeki Benlik Saygısı, Psikolojik Sağlamlık ve Hayata Verilen Anlam ile İlişkisi. Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.
Yalom I. (1999). Varoluşçu Psikoterapi (1. Basım). Yalom Family Trust. 1980. Çev. Zeliha İyidoğan Babayiğit, Yayınevi, İstanbul.
http://kocunkesifgunlugu.blogspot.com/

İlginizi çekebilir: Duygusal dayanıklılık nedir: Zor zamanların üstesinden nasıl gelinir?

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale