Korkuyu yenen merak duygusu: İnsanı geliştiren en harika his
Kendimi tanıma yolunda beni teşvik eden en büyük şey merak oluyor. Hayatta başıma gelen, yaşadığım her şeyin kendi seçimim, kendi düşüncelerimin sonucu olduğunu öğrendiğimden beridir hep sorguluyorum. Tabii bu noktada doğru soruları sormak en önemlisi. Doğru sorular bizi geliştiren, genişleten…
Mesela “Ben bu yaşadığımı hak etmiyorum. Neden ben?!” diye isyan etmek yerine artık “Böyle bir durumu yaşıyorsam mutlaka benim de bir payım var, bu durumu ben yarattıysam derinlerdeki sebebi nedir acaba ve bu konuyu nasıl dönüştürebilirim?” sorusuna yoğunlaşıyorum. Merak etmeyin bu hal bana gökten zembille inmedi tabii ki. Neden diye isyan ettiğim zamanlardan bu zamana geçiş gibi bir süreç yaşandı hayatımda.
Şahsen bendeki merak çok kuvvetli baş gösteriyor hayatımda. Tanıdığım çoğu kimse hayat düzenlerinin bozulmaması ve konfor alanından çıkmamak adına merakı bir kenara bırakıp sorgulamadan yaşayıp gitmeyi seçiyor. Yok, asla yanlış demiyorum. Herkesin kendi seçimi kendisine bu hayatta fakat bana artık bir noktadan sonra sıkıcı gelmeye başlıyor. Sınırlarımı, yapabileceklerimi, baş edebileceklerimi, edemeyeceklerimi, ne kadar kuvvetli olabileceğimi, ne kadar cesaretli olabileceğimi hangi durum karşısında olursa olsun merak ediyorum.
Zaten merak değil mi insanoğlunu geliştiren, büyüten?
Merak edenler keşifler yapmış; dünyayı keşfetmiş, insan bedenini keşfetmiş, doğayı, uzayı, ilaçları… Aklınıza ne gelirse hepsinin en başında aslında merak var.
Benim babam da her konuda merak eden bir adamdır ve çok okur. Asla onunla kendimi bir tutamam. Benim merak daha çok ilgimi çeken alanlarda oluyor. Hatta sanırım ben daha çok kendimi merak ediyorum diyebilirim şu an düşündüğümde. Bir defasında bir konu için hiç ilgilenmediğimi söylediğimde babamın “Nasıl merak etmezsin kızım?” diye şaşırdığını hatırlıyorum.
Merak, bir insana bahşedilen en harika duygu
Bir durum ya da konu için merak kendisini yoğun bir şekilde gösterdiğinde aslına bakarsanız korku da kalmıyor. Merak baskınsa korku azalıyor. Ters orantılılar yani.
Mesela uçaktan çok korktuğunuzu farz edin. Korkuyorsunuz fakat aynı zamanda merak da ediyorsunuz; nasıl bir his havada olmak, boşlukta kalmak, uçak sallandığında teslimiyet sınırım nerelerde geziyor, kendimi sakinleştirme yollarım nedir acaba, aşırı bir korku başıma gelirse? Korkunun aslında gerçek bir his olmadığını, illüzyon olduğunu bir çoğumuz biliyoruz. Fakat evet katılıyorum çok kuvvetli bir illüzyon! Gerçek gibi! Şahsen beni dondurduğu, yerimden kıpırdatmadığı konular da tabii ki var. Fakat o korkuyu: “Hey bir dakika tanıyorum seni!” diye yakaladığınız an gerisi müthiş haz! Keşif üzerine keşif demek ve dünyada kendimize dair sınırsız keşfedeceğimiz şeyler mevcut. Harika değil mi?
Ya da köpekten korktuğunuzu hayal edin. Eliniz ayağınız titriyor, sokak değiştiriyorsunuz gördüğünüzde. Ama merak da ediyorsunuz. Köpekten korkmadığınızda hayatınız nasıl olurdu acaba? Daha kaliteli? Daha rahat? Köpekten korkmadan yaşamak nasıl bir his?
Demem odur ki merak etmek önemli ve insanoğlunu geliştiren en harika his. Eğer siz de durumlarda korku ve merak arasında kalıyorsanız korkunun hiçbir gerçekliğinin olmadığını bilerek merakı seçin. Tek bir altın kural var. Acele etmeyin. Kendi üzerinize gitmeyin. Kendinize zaman verin. Kendi zamanınızda ilerlemeye saygı gösterin. Kendinize anlayışlı olun. Kızmayın. Sinirlenmeyin. Bu şekilde geliştiğinde çok eğlenceli olduğunu göreceksiniz.
Sevgiyle…
İlginizi çekebilir: Kendinizi sevip yolunuzu seçin: Ben-ci mi bencil mi olacaksınız?