X

Korkulu rüyamız özlemek: Özlem olmadan geçen günleri ömürden saymayanlara

Özledim. Söyleyeceklerim bu kadar kısa ve derin…” Cemal Süreya

Hayatımızda özlemek türlü türlüdür. En çok sevdiklerimizi özleriz genelde. Annemizi özleriz, babamızı özleriz, kardeşimizi özleriz, arkadaşlarımızı özleriz. Sonra akrabalarımızı, belki yeni tanıştığımız bir insanın hoş sohbetini, dünya üzerindeki şehirleri, sevdiğimiz bir yemeği özleriz mesela. Fakat ben bugün bu yazımda sizlerle birlikte canımızı en çok yakan özlemlerimize odaklanalım istiyorum. Sevgili Sedef bu yazı senin için. Bana tam olarak şöyle yazmıştın “sevdiklerimizin bizi tercih etmemesine kabul verebiliyoruz bir dereceye kadar ama özlem duygusuyla baş etmek çok zormuş!

“Özledim. Söyleyeceklerim bu kadar kısa ve derin…” Cemal Süreya

Ben bu yazımda sizlerle birlikte Sedef’in bu aslında hepimizin adeta dilimizin ucuna kadar gelip de seslendirmeye cesaret edemediğimiz o özel özlemlerimize bakalım istiyorum. Bizi korkutan, bizi acıtan, deyim yerindeyse bizi yerle bir eden o güzel özlemlere korkmadan, çekinmeden, üzerini kapatmaya çalışmadan, arkasına saklanmadan ve en önemlisi hiç ama hiç inkar etmeden bakalım istiyorum.

Evet, özlemle baş etmek neden zor gelir bizlere? Özellikle söz konusu olan eski bir eş, eski bir kız arkadaş, erkek arkadaş belki bir nişanlı veya sadece bizim isteyip de olduramadığımız (hani kısmet değilmiş dediklerimiz) aşk hikayeleri… Kalbimizin aktığı her bir durumda sonu ne yazık ki özlem ile biten bu hikayelerden bize kalan kalbimizin üzerine oturan bu özlemlerle baş etmek neden bu kadar zor gelir bizlere?

Şimdi size kendimden örnek vererek biraz anlatmaya çalışacağım (ki bu yazımı yazarken dinlediğim parçaları bile değiştirmem gerekti bu yazıya hakkını verebilmek için) ve benimle birlikte zamanda yolculuk etmenizi istiyorum. Evliliğimi çok büyük bir sevginin ertesinde bitirmek durumunda kaldığımda, çok ama çok fazla acı vardı. Beni en çok şaşırtansa şunu görmek olmuştu, içimde o kadar fazla sevgi vardı ki tek başıma bunu ne yapacağımı bilemiyordum. Bu sevgi beni geçtiğimiz sekiz yıl boyunca dünyanın en mutlu insanı yapmıştı, evet yorulduğum, kızdığım ve kırıldığım zamanlar olmuştu ama bir kere ilk kez gördüğüm andan itibaren aşık olmuştum. Bu dünyada erişebileceğim en normal olmayan, parayla satın alınamayacak kadar ender ve özel bir durumdu…

Evet, özlemle baş etmek neden zor gelir bizlere?

Uzun süre ne yapacağıma karar veremedim bu sevgiyle, bana o kadar ağır gelmeye başlamıştı ki… Sonra uzun uzun düşünmek fırsatım oldu, ben aslında sırf başkası “bilecek” diye odaklamıştım kendimi. Sevgim o diğer kişinin varlığı ile bağlanmıştı. O hayatımda olmadığında (ve bu kararı ayaklarım üzerinde duran ben vermiştim herkese ve her şeye ve o kişiye rağmen evet ben tek başıma devam etmek kararı vermiştim) sevgim darmadağın olmuştu…

Fakat işte burada kaçırdığımız nokta “hiçbir duygumuzun başkasının varlığı” ile bağlantılı olmadığıdır. Tüm duygularımız sevgi de özlem de sadece ve sadece bize özeldir. İçimdeki kocaman sevgilerle arkadaş oldum, kimsenin görmesi, duyması, bilmesi, “takdir etmesi”, sevgilim olması, eşim olması, yanımda olması gerekmiyordu “gerçekten sevmek” için… Gerçek sevgi ben ancak o sevgide kendi kendime bulunabildiğimde onun varlığını tüm gerçekliği ile “tek başıma” kabul edebildiğimde gerçekten sevgi olmuştu… Günlerce onu dinledim, haykırışlarını, acılarını, korkularını ve işte sıra geldiğinde özlemlerini…

Gün gelip bana tek geriye kalan şey özlemek olmuştu, özlemek… Ve evet birçoğumuzun bildiği üzere yaşanan tüm kötü durumlara, belki asla dönmek istemeyeceğimiz tüm anlara rağmen özlemek… İtiraf edelim, şu cümleleri sarf ederiz birçoğumuz “hiç üzülmedim”, “hiç özlemedim”, “ben zaten istemedim”, “zaten unuttum” gibi… Aslında evet “özlemekteyizdir” her ne olursa olsun o muhteşem özlem işte orada kalbimizin ortasında her ne yaparsak yapalım tahtını kurmuş oturmaktadır…

Günlerce onu dinledim, haykırışlarını, acılarını, korkularını ve işte sıra geldiğinde özlemlerini…

Gelelim “nasıl baş edeceğiz?” ile ilgili kısma. Burası aslında hikayemizin en can alıcı bölümü… Genel olarak özlemek yabancı bir duygudur birçoğumuza, biz ona yabancı muamelesi yapmayı tercih ederiz. Özlemek sanki ikinci bir bedenimiz olsaydı ona vereceğimiz bir duygu gibidir, özlemekte acı vardır, isteyip de yapamadıklarımız vardır, hayal ettiklerimiz vardır, “veda” etmek zorunda kaldıklarımız vardır, gençliğimiz vardır sonra yaşlandığımızda elini tutmayı istediğimiz kişinin sesi vardır, kokusu vardır… Ama “gerçekte” elimizde olan o kalakalmış kalbimizle adı üzerine öylece “kalakalmışızdır”… Korkarız bu yüzden özlemeyi kalbimize davet etmekten, ona bulanmaktan, onun rengini keşfetmekten, hani bir bardak kırıldığında küçük cam parçaları oluşur çıplak elle dokunduğumuzda kısacık bir an olur elimize batma anı, işte özlemek de öyle batar kalbimize… Bu yüzden özlemek konusunda hep “az” davranırız kendimize hep kısıtlarız kendimizi. Bizi kanatacağını düşünürüz oysaki bırakmak gerekir. Ne kadar özlersek o kadar güzelleşiriz, ne kadar özlersek içimizdeki sevgi damıtılır biz özledikçe o ateşte şekil alan cam gibi oluruz aslında, özlemek o özlem ile bir olmak o özlemeye dayanabilmek bize olağanüstü bir form sağlar. Olgunlaşırız, kim olduğumuzu görürüz, ne kadar güçlü olduğumuzu öğretir bize özlemlerimiz… Bir insanı “özleyebilmek” erdemine erişiriz, kalpten sevebilmenin, sonra her ne olursa olsun her “nasıl” olursa olsun onun “iyi” olması ve mutlu olması gelir özlemimizle birlikte… Kendimizi bıraktığımızda “özlemlerimiz” bize öğretmen olur; kalbimizi görmemize, karanlıklarımızı görmemize ve en önemlisi kim olduğumu görmemize yol olur.

Bu yüzden özlem ile başa çıkmak ondan kaçmak, korkmak ve saklanmak yerine, “canım yanıyor” diye bağırmak yerine onu kucaklamaktan geçer. Bırakın delicesine özlem olsun kalbinizde, bırakın delicesine özlem kokusu çıksın yanaklarınızdan. Yanmanın özlemenin ve özledikçe daha çok sevebilmenin, özlemenin de size “bahşedilmiş” bir hediye olduğunu anladığınızda yanmanın ve gerçekten insan olmak halinin güzelliğine kapılırız. Tarihte en büyük şairlerin, yazarların, sanatçıların hikayeleri özlem ile kaplıdır. Çok ama çok özlemişler ve en değerli eserlerini ancak bu muhteşem özlemler ile oluşturmuşlardır… Hiçbiri özlemekten kaçınmamıştır.

Özlem ile başa çıkmak ondan kaçmak, korkmak ve saklanmak yerine, “canım yanıyor” diye bağırmak yerine onu kucaklamaktan geçer.

Bugün bu yazımı okuyorsanız, kalbinizi kırmış içinizi yakan hala “bakamadığınız” bakmaya yaklaşamadığınız belki derinlere bir yere sakladığınız tüm özlemlerinizi kucaklamanızı isterim sizden… Sizinle arkadaş olmak için kalbinizde olduklarını, sizi güzel hayat yolculuğunuzda dönüştürecek, büyütecek, damıtacak, akıtacak, olgunlaştıracak ve sizi “size getirecek” olan o muhteşem özlemlerinize ve ne büyük şans ki hayatınızda böyle özleyebileceğiniz bir kişi olduğu için hayata ve o güzelim özlemlerinize teşekkür etmenizi dilerim…

Bugün, tüm içimizdekilere; özlemleri olmadan geçen günleri ömürden saymayanlara, selam olsun…

 

İlginizi çekebilir: Tüm sıfatlarından sıyrılıp “Ben benim” diyebilir misin?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale