“Tamam konfor alanımın dışına çıktım, hemen ardından en derindeki korkular yüzeye çıkmaya başladı. Hissettiklerimin korkularım mı, yoksa bir şeyi yapmamamı söyleyen içgüdüm mü olduğunu ve aradaki farkı nasıl bileceğim?”
Bu aslında düşündüğünden çok daha önemli bir soru; korku normaldir ve biriktirilmeden kaynağının çözümlenmesi gerekir. Genellikle korku varsa; içinde bulunduğun durum, gelişimin için bir fırsat olduğunun göstergesidir.
Öte yandan içgüdülerin de kuvvetliyse, sana boşuna alarm vermeyecektir ve başına gelebilecek olası tehlikelerden seni korumak için oradadır. Bazen korku ile koruyucu içgüdü, kelebek kanatlarının çırpıntılarını midende hissettirebilir.
Biraz kafan karıştı değil mi? Haydi gel düğümleri çözelim. Aslında her seferinde doğru olanı seçmene yardımcı olacak basit teknikler var.
Kendine sor: “Bu his bana ne mesaj veriyor?”
En iyi hislerin ile ister korku olsun, ister içgüdü olsun iletişim kurabilmenin yolu soru sormaktır. Konfor alanının dışına çıktığında, kendine yapıp yapamayacağın şeyleri düşündüğünde şunu sor: Bir olayın ya da durumun gerçekleştiğini hayal ettiğinde kendini genişlemiş ve büyümüş mü hissediyorsun yoksa daralmış ve küçülmüş mü?
Biraz daha açıklayayım; karar vereceğin durumu düşündüğünde, omuzların geriye doğru gitmiş, göğsün öne çıkmış bir halde heyecanlı ve “Aman Tanrım bunu yapmalıyım!” hissini yoğun bir şekilde hissediyorsan bu ‘genişleme/büyüme’ ile ilgilidir. Bir nevi öne doğru akan bir enerji hissidir.
Öte yandan tersi olduğunda; yani bir olayın ya da durumun gerçekleştiğini hayal ettiğinde, omuzların öne doğru kapanmaya başlamış, başını “Hayır!” der gibi sağa sola doğru sallarken buluyorsan kendini, kaygı ve “Eyvah bana ne olacak acaba?” hissi doğuyor ise bu ‘daralma/küçülme’ ile ilgilidir. Bu da, oradan koşarak uzaklaş anlamına gelir. Bu şekilde hissediyorsan, iç sesin bu durumun içine girmemen konusunda sana uyarısını yapıyor demektir.
Kaygılar mesaj verir, içgüdüler yol gösterir
Kaygı hissinin tersine heyecan ama yine de hafif bir korku ile genişleyen ve büyüyen bir hissiyat geliyorsa, bu sana “Devam et! Önündeki senin gelişimin için bir basamak ve korkuyu hissetmen gayet normal, yine de adım at.” mesajı vermektedir, yani iyi bir şeydir.
Bu, benim koçluk seanslarımda çok dikkat ettiğim bir konudur. Şayet danışan karar vermesi gereken bir konudan bahsediyor ve ten rengi soluk, gözleri ışıksız, omuzları öne düşmüş ve kısık kısık, kaygılı nefes alıyorsa biliyorum ki bu onun için doğru yol değil. Öte yandan bir danışanım, çok korkmasına rağmen belli bir durumun olasılığından dahi bahsederken parıldamaya, ten rengi açılmaya, omuzları dikleşmeye, duygu ve heyecan dolu konuşmaya başlıyorsa, biliyorum ki bu anlattığı durum onu geliştirecek, ona iyi gelecek bir..
Uzun süredir istediğin ama senin için doğru mu değil mi, kişisel gelişimin adına atılması gereken bir adım mı, ruhuna iyi mi gelecek yoksa kötü mü diye karar veremediğin bir durum var ise, güvendiğin arkadaşlarını bir araya toplayabilir ve sen anlatırken onların sana beden dilin ile ilgili geri bildirim vermelerini isteyebilirsin. Yok olmadı, yapamıyorum dersen yaz bana, içindeki güce bağlanıp, doğru yolun hangisi olduğunu bulup, beraberce hayallerine doğru yürüyelim.
yeliz@yelizruzgar.com / yeliz@powercoaching.us
Yazarın diğer yazıları için tıklayın.