dummy

Korkularına rağmen konfor alanının dışına adım atabiliyor musun?

Geçtiğimiz hafta belki de ilk kez bu kadar ıssız bir ormanda kısa bir yürüyüş yapma fırsatım oldu. Doğada olmayı çok seviyorum, yürüyüş de rutin olarak yaparım ama bu zamana kadar daha çok insanların bulunduğu alanlarda yapmıştım. Elime fırsat geçince bir hevesle ormana doğru yürümeye başladım. Etrafta kimse yok; sadece ben, ağaçlar, rüzgar, börtü böcek ve manzara. Bir yandan hayranlıkla manzaraya bakıyor, bir yandan rüzgar eşliğinde ağaçların sesini dinliyorum. Bir anda burnuma gelen çam kokusu beni mest ediyor. Diğer yandansa her adımımda “Ya karşıma büyük bir hayvan çıkarsa, tek başıma burada olmak güvenli mi?” gibi sorular korkularımı tetikliyor. Ama ben doğada olmayı ve bu deneyimi yaşamayı çok seviyorum ve adımlarıma devam ediyorum…

dummydummy

O gün bir kez daha fark ettim ki en büyük ödüller korkuna “rağmen” adım attığında önüne seriliyor. Ancak korkularına rağmen adım attığında doğa ile baş başa kalabiliyorsun, ancak korkularına rağmen adım attığında o muhteşem çam kokusunu içine çekebiliyorsun, ancak korkularına rağmen adım attığında ağaçların rüzgar şefliğinde verdiği konseri dinleyebiliyorsun. Ancak korkularına rağmen adım attığında gerçek anlamda YAŞIYORSUN!

Bu durum hayatın her alanında aynı. Evet, ortada bir korku var ve bu gerçek. Peki, sen bu korkuyla ne yapmayı seçiyorsun? Korkularından örülmüş bir kafeste, otantik halinden uzak bir hayat yaşamaya devam etmeyi mi? Yoksa korkularını görüp, onları kabul ederek, korkularına “rağmen” adım atmayı mı?

Korku, konfor alanından çıkmak için bir araç. Tabii kullanabilene. Genelde en korktuğun şeyler aslında yapmayı en çok istediklerin oluyor. İçindeki sen daha özgür birisiyken, sana iyi gelmese de bulunduğun şehirden, işinden, toksik ilişkilerinden uzaklaşma fikri seni korkutuyor ve o konfor alanında yaşamaya devam ediyorsun. Ta ki artık dayanılamayacak bir noktaya gelene kadar. Ancak o noktada anlıyor insan, “Benim istediğim bu değil, ben daha iyisini hak ediyorum, ben daha özgür birisi olmak istiyorum” diyor. Ve o son noktada gelen cesaretle beraber korkuna “rağmen” konfor alanının dışına attığın adımla yeni bir dünyaya geçiş yapıyorsun. Burası daha ferah, burada renkler daha canlı, daha hafif hissettiğin, sanki yüklerini geride bıraktığın bir yer. Bu hafifleme atacağın yeni adımları atmanı da kolaylaştırıyor.

Bir kez o yeni dünyaya adım attığında o korkunun da küçüldüğünü, hatta belki yok olduğunu fark ediyorsun. Korku karanlık bir mağara gibi çünkü. Bir kez içindeki feneri yaktığında aydınlanıyor. Korku küçülecek mi, yoksa tamamen kayıp mı olacak; bunun cevabı mağaranın büyüklüğüne ve fenerinin gücüne göre değişiyor.

O yeni dünyadan arkana, göz ucuyla geldiğin yere baktığında yıllarca orada nasıl yaşadığına hayret ediyorsun. Yeni geçtiğin dünya sanki içten içe hep bildiğin bir yer. Otantik halini daha çok yansıtıyor. Aslında sen buydun ama korkun, etrafına örülen bir kabuk gibi içindeki ışığı gölgeliyordu. Attığın adımla beraber o kabuk çözülmeye başladı!

Ben orman yürüyüşümden dönerken bana o duyumları hatırlatması için hatıra olarak bir kozalak aldım yanıma. Dilerim ki sen de o adımı atma cesareti gösterdiğin bir anını hatırlar ya da yakın zamanda bu adımı atarsın. Dilerim ki o duyumları, adım atmanın daha önce seni ne kadar genişletip hafiflettiğini hatırlarsın. Ve dilerim ki bir sonraki korku anında sana adım atacağın yolu göstermesine alan açarsın…

Uzun süredir birçok yolu denemene rağmen hala hayatını korkuların yönetiyorsa Mindfulness Koçu sana yol arkadaşı olabilir. Konuya farklı açılardan bakmana, iç sesini duymana ve eyleme geçmene alan açabilir. Hedeflerine, hayallerine ulaşırken sana engel olan korkularına farklı açılardan bakmak ve saf benliğinden, içinden gelen kararlarla ilerlemek istersen 15 dakikalık ücretsiz ön görüşmede tüm detayları konuşalım.

Ön görüşme talebin için bana e-posta yaz: momentbysibel@gmail.com

Instagram: 
https://www.instagram.com/momentbysibel/?hl=en
https://www.instagram.com/sibelsibel/?hl=en

İlginizi çekebilir: Hayatını nasıl yaşayacağını seçebilirsin: Seçimlerin gücü

Sibel Okan - moment by Sibel: Merhaba ben Sibel. Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunuyum. Daha önce özel sektörde pazarlama alanında çalıştım. Mühendislik eğitiminin bana katmış olduğu analitik düşünce yapısı ve süreç yönetimi bilgisinin yanı sıra, Hamburg'da 5 ay boyunca yaşama fırsatı bulduğum Erasmus programı ve yelkencilik deneyimi okulumun bana verdiği en keyifli hediyeler. Üniversite hayatından özel sektördeki iş hayatına geçtiğim ilk yıllarda, mutluluğu arama yolunda tanıştığım enerji dengeleme deneyimi, farkındalığımın artmasına ve içimdeki yaratma gücünü daha derinden tanımama vesile oldu. Çıktığım bu yoldaki tüm deneyimlerimde ortak öğreti "anda yaşamak" oldu. Daha mutlu bir Sibel'e dönüşmek için anda yaşamanın yollarını keşfederken edindiğim bilgileri olabildiğince çok kişiyle paylaşarak herkesin kendi yaşamına uygulayabileceğini göstermek ve ilham olmak isteğiyle farklı bir yolda ilerlemeye karar verdim. Mindfulness temelli yoga ve meditasyon eğitmeni, mindfulness koçu olarak; tüm servislerimi tek bir çatı altında topladığım moment by Sibel markamla anda yaşamak için farklı yollar keşfetmenize alan açıyorum!

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp