dummy

Korku sizi ele geçirdiğinde hatırlamanız gereken 6 ipucu

Bir anda kendimizi çok acayip bir şeyin içerisinde bulduk.
Evlerimize kapandık, sevdiklerimizi göremiyor, dokunamıyoruz, izoleyiz ama güzel olan bir tarafı da var; tüm insanlar bir olduğunu hatırlama yoluna girdi. Belki de bugüne kadar pek umursamayışımızın aksine, kendimize nasıl iyi bakacağımızı öğreniyoruz; ve tüm bunlar olurken bir sürü ama bir sürü duygudan geçiyoruz.

dummydummy

Mesela ben; bir an her şeyi unutup sohbetlerde neşeyle var oluyorum, bir an kaybettiğimiz insanlar için yas tutuyorum, bir an sosyal medyadaki komik şeylere kahkahalarla gülüp hemen ardındaki diğer an korkudan donup kalıyorum. Sevdiklerimi kaybetme ihtimaliyle korkum her şeyin üzerine çıkıyor ve bedenimden ateş gibi çıkıyor.

Öyle bir dönem ki; duygular her an ama her an değişiyor. İyi bir gözlemci ve iyi bir yakalayıcı olmak gerekiyor. Yani bir gözünüzün daima kendi üzerinizde olması gerekiyor ki yakalayalım anlarımızı ve orayı şefkatle kabul edip ardından korkuda kaybolmadan çıkmak için bilinçli seçim yapabilelim.

Korku geliyor ve gelecek de. Şu an hem bireysel bazda hem de kolektif bazda ciddi bir korku enerjisi gezmekte. Yani bu korku bazen size aitse bazı anlarda da size ait değil. Sadece çevredeki titreşimleri kendi üzerinize alıyorsunuz demek.

Bugün, bu dönemdeki korkuya değinmek istiyorum. Öncelikle bunun çok normal olduğunu bilmemiz gerekiyor. Korku, bizim bu dünyada insan türü olarak devam etmemizi sağlayan içgüdülerimizden bir tanesi. Ayrım şurada ki; korku mu sizi ele geçiriyor yoksa siz korkunuzu fark edip yönetebiliyor musunuz?

Bilmekte fayda var: İnsan, tüm duygularını kontrol edebilir. Güç, hislerde değil de tamamen bizdedir! Gücünü fark et, gör, anla ve sahiplen! Altın kuralımız bu!

Korku anına girdiğiniz an öncelikle bunu fark edebilmeniz önemli tabiî ki. O an hemen bakın en son ne okudunuz, ne izlediniz, kimlerle konuştunuz? Yani hangi andan sonra korku hissi sizde yoğunlaştı? Cevap her ne ise, ilk yapacağınız şey oradan uzaklaşmak olsun.

Ardından yapabileceğimiz şeyleri aşağıda sıralayacağım ki unutabiliriz, insanız. Unuttuğumuz ve donup ne yapacağımızı bilemediğimiz anlarda dönüp buraya bakabilelim. Yani bu yazımı bir nevi hatırlatıcı gibi düşünebilirsiniz; kendime, yani bize bir not.

  • Korkunla konuş.
    Dışlama onu.
    Kaçma ondan.
    Kızma.
    Aksine anlamaya çalış, şefkatle yaklaş.
    Küçük çocuğuna korktuğunda nasıl yaklaşırdın? Kendine de öyle yaklaş.
    Konuş korkunla. İzin ver konuşsun, döksün içini. Görüldüğünü anlasın. Görülmek, dinlenmek her hissi sakinleştirir ve çözer; aklınızda bulunsun.
  • Ağlamak istiyorsan bırak ağla. Tutma. Ağlamak öğretilenin aksine güçsüzlük sembolü asla değil. Gerçi güçsüz olsan ne olmuş; o da ayrı konu. Ağlamak stres çözücüdür. Bağıra çağıra ağladıktan bir süre sonra rahatlama geldiğine şahit olacaksın.
  • Haberlerden uzaklaş!
    İletişim uzmanlarını dinliyorum; şu an bu noktaya bu kadar gelmemizin büyük sebebi sosyal medya diyorlar. 2009’da da domuz gripleri, kuş gripleri oldu; yine birçok ölümler meydana geldi fakat sosyal medya bu kadar aktif değildi. Çevremizden, haberlerden duyduklarımızla yetinmek zorundaydık. İyi de oluyordu. Şu anda tehlike varsa x1000, ölümler x1000 gösteriliyor. Mesela kimse iyileşme oranlarından bahsetmiyor farkında mısınız? Bir tuhaflık yok mu? Var tabiî ki ama medyanın da işi buymuş benim anladığım kadarıyla. Köpürtmek. Köpürtmek ama insanların dikkatini en çekecek şeyleri köpürtmek ki bu da korku bazlı herhangi bir haber demek oluyor. Ayrıca, neden anlamıyorum ama çok fazla yalan haber dönüyor. İnanmayın! Okumayın. Arkadaşlarınıza yollamayın. Gelenin okumadan önce kaynağını sorun. Kaynım, yakın arkadaşım, eltimin babası gibi kaynaklara asla ama asla aldırış etmeyin. Daha yeni çürüttüm bir arkadaşımın en yakın arkadaşından duyup doğru olduğuna emin olduğu bir haberi. Bu konuda daha fazla söze gerek yok sanıyorum; haberlerden uzaklaşın!
  • Enerjini hareket ettirmen çok ama çok önemli. Dans et, oyun oyna, yürü, koş vb. Ne ise seni harekete geçirecek şey 20-30 dakika yorulana kadar hareket et. Enerjin donmasın çünkü tüm hastalıklar o donan alandan çıkıyor. Bizim sistemimiz hareket üzerine kurulu. Hareket etmeye ihtiyacımız var. İyi haber; hareket korkuyu anında çözüyor! Ne yap et ve hareket et!
  • En sevdiğin şarkıyı aç ve sesli söyle. Kendi kendine sesli şarkı söylediğin için deli olmayacaksın merak etme. Aksine tam olarak akıllıların yaptığı hareket bu; özellikle şu an kendilerini korumak için. Şarkı söyledikçe içindeki neşeye tekrar ulaşacaksın. Dene bak; çok eğlenceli.
  • Gülmek en büyük ilaç. Gülmek bağışıklık sistemini o an kuvvetlendiren en büyük araç. Bu çok önemli. Hani bazıları bu virüsü şakaya vuran insanlara kızıyor ya; kızmayın. Hem herkes kendisine bu durumu hafifletecek bir çıkış yolu arıyor hem de hepimizi bu durumda bile bir şekilde güldürerek şifalandırıyorlar. Korkunun bedenini ele geçirmeye başladığını hissettiğin an, direkt en sevdiğin komedi programını ya da diziyi açabilirsin mesela. Nasıl hemen kaybolmaya başladığını görünce o korku hissinin; sen bile inanamayacaksın.

Ve son olarak…
Hepsi çok önemli ama belki de en önemlisi paylaşmak. Aylar önce Dr. Nirdosh Kohra’nın 5 Biological Law üzerine olan sağlıkla ilgili workshop’unda paylaşmanın üzerinde o kadar çok durulmuştu ki ben çok şaşırmıştım. Paylaşmanın birçok hastalığı bile engelleyebileceğinden bahsetti. Biz sosyal varlıklarız. Tek başımıza bu hayatta kalmamız pek mümkün değil. Ben de kendi adıma bunu yeni yeni öğreniyorum inanın. Değilmiş. Evet, izoleyiz ama kendinizi yakın hissettiğiniz insanları arayın ve o anki hislerinizi tüm kalbinizle paylaşmayı deneyin. Ağzınızdan yüksek sesle çıktığı an, görüldüğünüzü ve anlaşıldığınızı hissettiğiniz an o korkunun çözülmeye başlayıp yavaş yavaş kaybolmaya başladığını göreceksiniz.

Bugünlük benden bu kadar.
Enteresan, daha önce hiç bilmediğimiz bir süreçteyiz. Tekrar hatırlatarak bitirmek isterim ki; duygularınızın kontrolü sizde, güç sadece sizde!
Tekrar buluşmak dileğiyle.
Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Zihnin yarattığı illüzyonlardan kurtulmak için en kısa yol: Kalbinizi ve bedeninizi dinleyin

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp