X

Korkma, yüzleş, özgürleş: Akışın ta kendisi ol!

Gerçek seni” yaşamaya karar versen hayatında neler değişirdi? Onu yaşamak için neleri gözden çıkarırdın? Kendine bile itiraf edemediğin en büyük korkun ne?

Onu yaşamak için neleri gözden çıkarırdın?
Mutlu bir yaşam ancak korkularımızdan özgürleştiğimizde gerçekleşir. 

Hepimizin çok derinlerde açığa çıkarmaktan ve yüzleşmekten korktuğu başka bir benliği var. Bu benliği ortaya çıkarıp yaşamaya başlarsak çevremiz tarafından reddedilmekten korkarız. Çoğunlukla korktuğumuz taraflarımız bizi “biricik” yapan yönlerimizdir. İçinde bulunduğumuz toplumun ve çevremizin onayladığı yoldan gitmek genelde daha güvenli görünür. Halbuki bizi korkutan taraflarımızla yüzleşip uzlaştığımızda, onların gitmesine de izin verebilir ve gerçek benliğimizi yaşamaya başlayabiliriz. Ve gerçek benliğimizi yaşamak, bizi daha önce hissetmediğimiz kadar mutlu hissettirir.

Pozitif psikolojiye yaptığı katkılarla bilinen Prof. Dr. Mihaly Csikszentmihalyi, günümüz insanının neden mutsuz olduğunu ve mutlu bir yaşamın sırrını şöyle açıklıyor: 

Çoğunlukla insanlar yaşamlarının boşa harcandığı duygusuyla baş başa kalıyorlar ve yıllarının mutluluk yerine kaygı ve sıkıntıyla dolu geçtiğini hissediyorlar. Peki, insanlar en çok ne zaman mutlu oluyorlar? Bu soruya bir yanıt bulabilirsek belki sonunda yaşamlarımızı içinde daha çok mutluluk olacak şekilde tasarlayabiliriz.

Yirmi beş yıl önce bu satırları yazmaya başladığımda bir şey keşfetmiştim. Keşfim, mutluluğun “olan” bir şey olmadığıydı. Mutluluk şans eseri ya da rastlantı sonucu olan bir şey değildir. Mutluluk dış olaylara değil, onları nasıl yorumladığımıza bağlıdır.

Çalışmalarım sırasında insanların en keyifli oldukları zamanlarda kendilerini nasıl hissettiklerini ve böyle hissetmelerinin nedenlerini olabildiğince doğru bir şekilde anlamaya çalıştım. İlk çalışmalarımı, içinde ressam, sporcu ve müzisyenlerin olduğu birkaç yüz kişilik bir grup üzerinde yaptım. Yaptıkları şeylerin onlara neler hissettirdiği ile ilgili anlattıklarına dayanarak “akış” kavramı üzerine kurulu bir üst düzey yaşantı kavramı geliştirdim. Akış, insanların kendilerini bir etkinliğe başka hiçbir şeyi umursamayacak kadar kaptırmalarıdır. Bu yaşantı kendi başına öyle zevklidir ki insanlar sırf o etkinlikte bulunmak için büyük bir bedel ödeyebilirler.” (1)

Mutluluk şans eseri ya da rastlantı sonucu olan bir şey değildir. Mutluluk dış olaylara değil, onları nasıl yorumladığımıza bağlıdır. 

Öyleyse nasıl akışta kalacağız? Yıllarca süren çalışmalar, akışta kalma yolunun, bilincimiz üzerinde denetim sağlamaktan geçtiğini gösteriyor. Mutluluk ve acı gibi deneyimlediğimiz her şey zihnimizde bir bilgi olarak kaydediliyor. Bu bilgiyi denetleyebilirsek yaşamımızın nasıl olacağına da karar verebiliriz. Tatmin dolu ve keyifli bir yaşam, düzenli bir bilincin sonucudur. Bunun için odağımızı hedefimize yöneltmemiz ve yeteneklerimize uygun eylemlere geçmemiz gerekir. Bir hedefe ulaşmaya çalışmak bilicimize düzen getirir. Çünkü hayatta bir amacımız olduğunda kendi irademizle tüm dikkatimizi buna yöneltir ve diğer her şeyi unuturuz. Odaklanma yeteneği üzerinde denetim kurmuş ve bu enerjiyi bilinçli olarak seçtiği hedeflere yöneltmiş kişi, istese de istemese de aynı kişi olmayacaktır. Olgunlaşacak, problem çözmede esnekleşecek ve giderek daha sıra dışı biri haline dönüşecektir. Ve bu sıra dışı halini yaşamaktan korkmayacaktır.

Mutluluk, masallardaki gibi canavarlarla savaşarak gerçekleşecek kadar ütopik bir şey değildir. İhtiyacımız olan tek şey, bilincimizi komple değiştirmektir. Bu da ancak bakış açımızı değiştirmek ve yüzleşmekten korktuğumuz şeylerle yüzleşip onları yeniden anlamlandırmakla mümkündür. Buradaki zorluk dışarıdaki canavarlardan ziyade, “eski sen olma alışkanlığından” vazgeçmektedir. Şu anki sen olmaktan vazgeçersen kaybedeceğin konforu düşünmek, seni değiştirmez. Özgürlük, gerçek seni yaşama sorumluluğunu aldığında gelir. Gerçek senin kim olduğunu bilmiyor musun? Onu bulmak için beş yaşındaki halini hatırlamaya çalış. Uzun zamandır ihmal ettiğin için kırgın ve küskün olabilir. Ama biraz anlayış ve dikkat, onun gönlünü almaya yetecektir. Özgürlüğünü geri kazanmak için bunu denemeye değmez mi?

Desteğe almak için bana www.ayselkeskin.net üzerinden ulaşabilirsiniz. Barış, sağlık ve sevgiyle kalın.

 

Kaynak: (1) Akış: Mutluluk Bilimi. Mihaly Csikszentmihalyi. HYB Yayıncılık.

 

İlginizi çekebilir:Hayallerini gerçekleştirmek ve kim olduğunu bulmak için hayallerinden vazgeç

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan
İlgili Makale