X

Köpekler de affeder: Köpeklerin dünyasında özür dilemek ve affetmek

İnsanlar tarafından ilk evcilleştirilen hayvan türünün köpekler olduğunu biliyor muydunuz? Araştırmacılar bu konuda tam bir görüş birliğine ulaşmış olmasalar da birçok çalışma köpeklerin yaklaşık 40 bin yıl öncesinde evcilleştirilmiş olduğuna dikkat çekiyor. Öte yandan çoğu araştırma da köpeklerin en eski ve en yakın evcil dostlar olduğunu öne sürüyor. Birçok köpek sahibine bunun nasıl bir duygu olduğunu sorsak, hemen hemen hepsi köpek dostlarının aile üyelerinden farksız olduğunu söyleyecektir. Şüphesiz ki evde bir köpeğin olması ekstra bir sıcaklık, huzur ve dostluk ortamı sağlıyor. Sadık, nazik ve anlayışlı ruhlarıyla bilinen köpekler, zor geçen bir günün ardından evine dönen sahiplerinin yüzlerinde kocaman bir gülümsemeye yol açıyor; yanılıyor muyuz?

Eğer evinizi paylaştığınız minik patili sevimli bir köpek dostunuz varsa onun davranışlarını çözdüğünüzü, aranızda özel bir bağ olduğunu mutlaka hissetmişsinizdir… Sizi tanıdığını, sizin de onu tanıdığınızı, ne zaman ne tür davranışlar sergilediğini ve neden öyle davrandığını bildiğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Peki ya minik dostunuzun duygularını ne kadar iyi anlıyorsunuz? Köpeğiniz kızacağınızı düşündüğü bir şey yaptıktan sonra koşarak yanınıza geliyor, pati uzatıyor ya da yüzünüzü yalamaya, arkanızdan koşturmaya başlıyor mu? Cevabınız evetse, sizden özür dilemeye çalışıyor olabileceğini hiç düşündünüz mü? Sadık dostlarımız konuşabilselerdi kedilerin aksine (evet, çünkü onlar genelde bir şeyleri kırmaktan, masanın üzerinden eşyaları yere atmaktan çok mutlu görünüyorlar ) kızabileceğiniz davranışlar sergilediklerinde içten bir özür dileyebilirlerdi. Ama konuşmuyor olsalar da aslında kendi tarzlarında özür dileyebiliyorlar. Birçok çalışma köpeklerin duygusal olarak gelişmiş canlılar olduklarını ve insanların duygularını anlayabildiklerini, kızgınlıklarını sezdiklerini gösteriyor. Yani, sizi kızdırdığında köpeğiniz affedilmek istiyor.

Her köpek ebeveyni zaman zaman çiğnenmiş terlikler, parçalanmış yastıklar ya da tırmalanmış minderlerle karşılaşıyor olabilir ve devamında üzgün gözlerle bakan köpeklerini fark edebilir. Kısacası köpeğinizin yaptığı bazı davranışlardan sonra aslında pişman olduğunu ve sizden af dilemeye çalıştığını kolayca seziyor olabilirsiniz. Peki ama neden, köpekler neden affedilmek istiyorlar, niçin özür dilemeye çalışıyorlar?

Köpeklerin özür dilemesinin altında yatan 3 neden

Üzgün bakan gözler, öne eğilmiş bir baş, patilerini ellerinizin üzerine getiren, yüzünüzü bir şey söylemeye çalışırmış gibi yalayan köpek dostunuz, pişmanlığını dile getirmek için kendi yöntemleriyle bunu ifade ediyor olabilir.

Başını öne eğerek, kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırarak fiziksel işaretlerle özür dilemeye çalışan köpeklerin bu davranışlarının kurt atalarından onlara miras kaldığı; düşük kulaklar, geniş gözler veya yüzlerini patilerine sürtmenin itaatkar özür ifadeleri olduğu düşünülüyor. Peki, köpekler neden bunları yapıyor? Affedilmeyi neden bu kadar çok istiyor ve çabalıyorlar?

Köpekler neden özür diler sorusuna cevap arayan bazı araştırmacılar, köpek davranışları üzerine yaptıkları birtakım çalışmalar ile bu soruya cevap oluşturabilecek çeşitli teoriler ortaya atıyorlar. Kristina A.F.Walters ve arkadaşlarının evcil köpeklerde uzlaşma davranışları üzerine yaptıkları bir araştırma, köpeklerin neden affetme konusuna önem verdikleri sorusuna ışık tutuyor. Araştırmanın sonuçları köpeklerin özür dileme ve affetme yaklaşımları ile ilgili 3 teori sunuyor:

  1. Belirsizliği ortadan kaldırmak
  2. İlişkileri eski haline getirmek
  3. Hiyerarşiyi sağlamak

Köpeklerin özür dilemelerinin altında yatan ilk teori; belirsizliği ortadan kaldırmak. Evet, köpek dostlar belirsiz, çözülmemiş, strese neden olabilecek bir durumun içerisinde kalmak istemiyorlar. Anlaşmak istiyorlar. Yani sahiplerini kızdıracak bir şey yaptıklarında aralarının bozuk kalmasını değil, her şeyin açıklığa kavuşmasını tercih ediyorlar. Bu nedenle de olası başka duygusal olumsuzlukların oluşmasını önlemek için affedildiklerinden emin olmaya çalışıyor; kendilerince özür dileme davranışları sergiliyorlar.

Bir diğer teori ise ilişkileri geri yüklemekle ilgili. Yani; bir nevi fabrika ayarlarına dönüş. Sahiplerini kızdıran olaydan önceki ilişkilerine geri döndüklerinden ve her şeyin eskisi gibi devam ettiğinden emin olmak istiyorlar. Tıpkı insanlar gibi değil mi? Biz de sevdiğimiz biriyle ilişkimize zarar verebilecek ya da onu üzebilecek bir şey yaptıktan sonra eski halimize dönmeyi arzulamıyor muyuz? Bu durumda köpeklerin de en az biz insanlar kadar duygusal oldukları söylemek mümkün…

Köpeklerin affedilmek istemesi ile ilgili son bulgu da hiyerarşi. Köpekler, uzlaşmak ve sosyal düzeni yeniden sağlamak, herkesin statüsünün netleşmesini istiyorlar. Yani, herkesin yeri belli olsun, ilişkiler mutlu olsun istiyorlar .

Amerikalı biyolog Marc Bekoff, araştırmanın ortaya koyduğu bu üç teoriyi köpeklerin kendi aralarında uzlaşmaları açısından da değerlendiriyor ve köpek dostların iletişimlerinde 4 altın kural olduğunu ortaya koyuyor:

  1. Önce sor ve net bir iletişim kur
  2. Tavırlarına dikkat et
  3. Yanıldığın zaman kabul et
  4. Dürüst ol

Kurallar sizce de şaşırtıcı değil mi? Köpekler oynarken sürekli kuralları anlamak ve bunlara uymak, adil bir şekilde davranmak için çabalıyorlar. Oyun partnerlerinin davranışlarını dikkatli bir şekilde izleyerek ve yukarıdaki kurallara uymaya özen göstererek kendi davranışlarına ince ayarlar yapıyorlar. Coşkulu bir şekilde hoplayarak zıplayarak oyun oynarken işler biraz çığrından çıktığında ‘üzgünüm seni çok sert ısırdım’ dercesine geri adım atabiliyor, biraz uzaklaşarak ‘daha adil oynayacağım‘ mesajını verebiliyorlar. Ayrıca, yüksek rütbeli köpeklerin egemen olmasına veya kontrol etmelerine izin vermek için rol değişimleri de yapıyorlar. Kısacası, ilişkileri dengede tutmak ve çatışmadan uzak yaşamak için her yolu deniyorlar.

Son olarak, Miller ve arkadaşlarının araştırmasında sonuçlarında köpeklerin anlaşmazlık yaşadıkları köpeklerle daha fazla zaman geçirdikleri de bulgulanmış. Adeta ortadaki bir sorunu çözmek için çaba ve zaman harcıyorlar gibi…

Evcil dostlarımız köpeklerin davranışlarına ve bakımlarına dair farklı bakış açıları kazanmak isterseniz aşağıdaki yazılarımıza da göz atabilirsiniz:

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale