X

Konuşmaktan korkmayın: Sağlıklı iletişimin sırrı duyguları dile getirmek

Biraz dağılmış, biraz kırgın, biraz kızgın mısın? Belki her şeyin tam ama eksik bir şeyler mi hissediyorsun hayatında? Belki yanlış anladığın birçok şey var. Belki kendi mutsuzluğunun farkında bile değilsin. “Hadi boş ver şimdi, kırgınlık olmasın, söylemeye değmez” dediğin ve içine attığın her ne varsa, işte her şeyin kilit noktası orası, yani iletişim…

Hepimiz bazen böyle yapmıyor muyuz? “Aman takılma canım, ne gerek var şimdi? Söylemeyeyim, gitsin bitsin” diye kolaya kaçıyoruz ya? Hani hem karşı tarafa hem de kendine iyilik yaptığını sanarak konuşmaktan kaçınıyoruz ya? En büyük problemimiz bu işte! Karşı taraf kırılacak diye sustuklarımız kar topu gibi büyüyerek bilinçaltımızda saklı durup büyüyor, büyüyor, sonra en ufak başka bir yanlış anlamada daha da büyüyerek durdurulamaz koca bir kar küresine dönüşüyor. Sonrası önüne geleni ezip geçmek oluyor tabii. İşler o noktaya ulaşmadan küçük kar toplarını yok etmek gerekiyor.

Birbirimizi kırmaktan ya da bir şey söylediğimiz zaman karşı tarafın vereceği tepkiden neden bu kadar korkuyoruz? Bu denli kırılmaktan neden korkuyoruz? Geçmişe bir sünger çekip beynimizi sadece altında hiçbir şey aramadan yalın olana, söylenene odaklamak bu kadar zor olmamalı.

Aslında bunların hepsinin kaynağı çocukluğumuzdan itibaren bize bilinçaltı olarak kodlanmış yaşanmışlıklardan başka bir şey değil. Ama atalarımızdan bize geçen davranış bozuklukları zincirini bir yerde kırıp çocuğumuza da doğru olanı aşılamak en büyük görevimiz diye düşünüyorum. Burada en büyük görev kişinin sadece kendisine düşüyor. Zinciri kıracak olan halka bir yerde durup neden-sonuç ilişkisine varmalı ve tüm bu tepkileri vermem doğru mu diye düşünmeli. Başka türlü öğretilmiş ama yanlış olan davranış bozukluklarına doğru tepki vermeyi öğrenemeyiz.

Hiç kimseyi değiştirmemiz mümkün değildir. İnsan yalnızca kendisini değiştirir ve geliştirirse bu dünya güzelleşir ve iyileşir. Bunun için de en temel ihtiyacımız her ne olursa olsun ortada yanlış olduğunu düşündüğünüz bir olay ya da düşünce varsa boş vermeden ve korkmadan “Bunu neden bu şekilde yaptın? Bu yaptığın bana şu duyguyu hissettirdi ve üzüldüm” vs. şeklinde sorabilmeli ve iletişim kurabilmeliyiz.

Sonra ne oluyor biliyorsunuz zaten. Kırılan gidiyor, başka birine anlatıyor. Üçüncü bir kişinin olaya dahil olması ile farkında olmadan, bilmeden yanlış anlamaya sebep olmuş olan taraf kırılanın kırıldığını başka bir kişiden öğreniyor. Bu sefer kırılan tarafın samimiyetini sorgulamaya başlıyorsunuz ve bu da başka bir sorun olarak ortaya çıkmış oluyor.

Konuşabilmek samimiyettir. Altında hiçbir şey olmadan karşı tarafa yüreğini açabilmektir. Bu sizi zayıf göstermez. Aksine ne hissettiğinizi söyleyebilmek sizi güçlü kılar ve her ne yanlış anlama varsa hiç büyümeden düzelir, gider.

Bazen de her şey yanlış anlamadan ileri gelmeyebilir. Bazı insanlar maalesef ki kendi içlerindeki mutsuzlukların kurbanı olurlar. Ben bir uzman değilim. Fakat bana göre o da yine insanın durup şöyle bir kendi duygu ve düşüncelerini süzgeçten geçirip tartmamasından, o öğretilmiş kodlama ile zinciri bir yerde kendi içinde kırmamasından, kendini geliştirmeye çalışmamasından kaynaklanır.

Herkesin yaşanmışlıkları, eksik hissettiği tarafları, çocukluğundan kalma acıları olabilir. Ama bir yerde bir şeylere tepki verirken vereceğimiz tepkiyi düşünmeden veriyorsak bu da bizim kendimizi geliştirmeye çalışmamızdan kaynaklanıyor demektir. Bu sefer ne oluyor? Sen farkında bile olmadan -kendi içindeki mutsuzluktan dolayı- başkasının en ufak mutluluk ve sakinliği sana batmış oluyor. Böyle insanlara tüm kalbimle iyilik ve sonsuz mutluluk diliyorum. Ama her şeyden önce o mutluluğu fark edebilecek bir farkındalık diliyorum.

Çünkü bir yerde hepimizin mutsuzlukları var. Hepimizin acı tecrübeleri var. Ama sonuçta hayat nefes aldığın her saniye devam ediyor ve herkes kendinden sorumludur. Kimse kimsenin ne yaşadığını, sorumluluklarını, ihtiyaçlarını bilemez.

Başka bir duruma ya da kişiye kızıp en çok nazınızın geçtiği ya da sakin görüp ses çıkartmaz sandığınız insanlara verdiğiniz saçma tepkiler, laf sokmalar falan tamamen sizin mutsuzluğunuzdan kaynaklıdır. Hiç kimse kimsenin mutsuzluğunun ağır yükünü çekmek zorunda değil ve buna da hiç kimsenin hakkı yok.

Hayat zaten çok karmaşık bir denklem üzerine kurulmuşken, birbirimize daha çok ihtiyacımız varken her ne olursa olsun iletişim kurmaktan korkmamalıyız. Biz duygu ve düşünceden ibaretiz. Ama hiç kimse müneccim değil ve sizin sessizliğinizden bir şeyleri anlamak zorunda değil.

Daha çok iletişim, doğru kelimeler ve hoşgörü eşittir samimiyet ve sevgi. Bu böyledir! Kır zincirleri ve konuşmaktan korkma!

Sevgilerimle…

İlginizi çekebilir: Kendine rağmen susmak mı, konuşmak mı: Duyguları ifade etmek neden önemlidir?

Gamze Okutan: 15 Aralık 1986 Beykoz İstanbul doğumlu olan Gamze Okutan 2004 yılında Paşabahçe Ferit İnal Lisesi’nden mezun olduktan sonra uzun yıllar mağazacılık sektöründe satış danışmanlığı ve sağlık sektöründe hizmet veren bir firmada yönetici asistanlığı yaptı. Çalışma hayatı sebebiyle üniversiteye biraz ara verdikten sonra 2015 yılında Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünden mezun oldu. Şu anda Yazılım ve Teknoloji alanında hizmet veren bir firmada Mali & İdari İşler Yetkilisi olarak meslek hayatına devam ediyor. Evli ve bir kız çocuk sahibi bir anne. Pusula kitabının yazarı. Gamze Okutan’ın kendini bildi bileli sanata, kişisel gelişime, psikolojiye olan ilgisi hep vardı. Zaman zaman şiir yazmayı, deneyimlerini ve gözlemlerini paylaştığı yazılar yazmayı, kendi çapında hobi olarak müzikle uğraşmayı ve söylemeyi çok seven biri. Ayrıca arada sırada meditasyonla zihnini sakinleştirip stres atmayı, yoga ile bedensel enerjisini korumayı seviyor. Hayatta pozitif ve negatif her şeyin bir bütün olarak güzel olduğunu düşünüyor. Olaylara bakarken çoğunlukla pozitif taraftan değerlendirmeyi yani bardağın dolu tarafından görmeyi ve çözüm odaklı olmayı seviyor. Fakat negatifin ağır bastığı durumlarda duyguların sonuna kadar yaşanması gerektiğini aksi takdirde mutlu olmanın mümkün olmayacağını düşünüyor. Hayatı dolu dolu, tutkuyla, hissederek yaşamayı seven aslında hayatın kendisine aşık, hayalperest bir yolcu olarak tanımlıyor kendini. Hayatın paylaştıkça güzellikler getireceğine olan inancını ve umudunu hiçbir zaman kaybetmemiş biri olarak paylaştıkça belki küçük dokunuşlarla bakış açımızdaki yansımaları çok daha renklendirebiliriz diye düşünüyor. Hep birlikte, el ele birbirimizin yoluna daha çok ışık tutarak yönümüzü bulmamıza bir nebze olsun katkı sağlayabileceğimize inanıyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale