İyiliğe uzanan değişim için: Konfor alanından çıkmaya cesaretin var mı?
Konfor alanının dışına çıkmak… Söylemesi kolay, cümle içinde kolaylıkla kullandığımız; ama uygulaması bir o kadar zor olan bir eylem. Zaten adı üstünde, konforlu olmayan bir geçiş söz konusu olduğu için kolay olmasını bekleyen de çok yoktur herhalde.
Konfor alanı dediğimiz şey hem fiziksel hem psikolojik olarak varlığını gösteriyor. Bir yanda rutin olarak gerçekleştirdiğimiz eylemler, yaşadığımız ev ve çevre, hayatımızdaki kişiler, işimiz… Yıllar boyunca aynı yoldan aynı eve ve işe gitmek, aynı semtte yaşamak, aynı kişilerle görüşmek, aynı işi yapmak. Bunları ne kadar uzun süre yapıyorsak o kadar bağlanıyor ve kendimizi güvende hissediyoruz. Diğer yanda düşünce kalıplarımız… Aynı şeyleri düşündükçe aynı ruh hali içinde oluyoruz ve bu düşünceler zinciri beynimizdeki yolunu güçlendiriyor. Aynı yolla, aynı şeyleri düşünmeye, aynı ruh haline bürünmeye meylimiz artıyor. Ve ister fiziksel ister zihinsel olsun, ne zaman farklı bir durum yaşasak kendimizi hazırlıksız ve stres altında buluyoruz.
Ben de yakın zamanda, uzun bir süredir konfor alanımda yaşadığımı fark ettim. Aslında kendimi bildim bileli değişik kişilerle tanışmayı seven, farklı hobiler edinen, farklı şehirlerde, farklı evlerde yaşamış birisiyim. Ama pandemiden midir, öncesinden midir; bir süredir rutinde yaşıyor olmak bende rahatsızlık yaratmaya başladı. Ve bu rahatsızlık hissinden dolayı hayatımda olup bitenlerden yakınmaya başladığımı fark ettim. Normal Sibel’e baktığımda sözün gücüne inanan, şikayet etmek ya da dedikodu yapmaktansa değiştirmeye enerjisini harcayan bir kişiyken; tam tersi durumda olduğumu fark edince yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu anladım. (Sözcüklerin yaşamınız üzerindeki yaratıcı gücü: Ağzınızdan çıkanlara dikkat!)
Albert Einstein’ın ünlü sözünde bahsettiği gibi aynı şeyi tekrar tekrar yapmak ve farklı sonuçlar beklemek delilikti. O yüzden bir şeyleri değiştirmem gerektiğinin bilincine vardım. Bunun sonrasında hikayem; bir süre neyi değiştirmem gerektiğini anlamakla, onu değiştirmek için ne yapmam gerektiğini bulmakla ve sonrasında adım atarak somut değişiklikleri gerçekleştirmekle devam etti. Hala da devam ediyor…
Harekete kolaylıkla mı geçiliyor?
Hayır.
Konfor alanının dışında seni nelerin beklediğini her zaman biliyor musun?
Hayır.
Ama harekete geçmesem şikayet durumum kat kat artacak ve kurban psikolojisine girecektim, o yüzden kolay olmayan ama uzun vadede benim iyiliğime olacak değişim yolunu seçtim.
Diyeceğim o ki hayat bir şeylerden rahatsızken, sırf konfor alanınız diye, onu değiştirmeden yaşamak için çok kısa. Oturup şikayet etmek, durumdan yakınmak, bildiğiniz yoldan gitmek kolay olanı, evet. Ama yerinizden kalkıp konfor alanınızın dışına çıkmak için harekete geçmek; o çizginin dışında hayatı, yaşamayı, keyfi gerçek anlamda deneyimlemek de mümkün. Konfor alanı çizgisinin hangi tarafında kalacağınız tamamen sizin seçiminiz. Peki siz hangi tarafı seçiyorsunuz?
Soru ve yorumlarınızı Instagram hesabımdan iletebilirsiniz. Sevgilerimle.
İlginizi çekebilir: Doğadan ilhamla yeniye alan açmak için 4 öneri