X

Komik insanlar neden daha zekidir: Mizah duygusu ve zeka arasındaki ilişki

‘Zekanın ölçütü bilgi değil, hayal gücüdür.’ Albert Einstein

Kendinizi komik buluyor musunuz? Peki, dünyanın gelmiş geçmiş en zeki insanları arasında gösterilen Albert Einstein’ın parlak zekasının çocuksuluğuyla ve mizah anlayışıyla özdeşleştirildiğini biliyor muydunuz? Keskin mizah anlayışıyla tanınan bir başka dahi de Stephen Hawking ve dünyanın en zeki iki bilim insanının ortak noktasının keskin mizah anlayışları olması sadece bir tesadüften ibaret değil! Komik insanların daha zeki oldukları bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış bir gerçek: 1970 yılında 55 erkek, 14 kadın komedyen katılımcıyla yapılan bir araştırmada, popülasyonun 90-110 arasında olan genel IQ skoruna kıyasla erkek komedyenlerin ortalama IQ skorunun 138, kadın komedyenlerin IQ skorunun ise ortalama 126 olduğu tespit edildi. Sizce de fark yeterince ortada değil mi?

Peki, komiklik ve zeka arasındaki bu bağlantı nereden geliyor? Eğlenceli ve üstün mizah anlaşına sahip kişiler neden daha zeki olarak biliniyor? Zeka ve espri anlayışı arasındaki ilişkiyi inceleyen pek çok araştırma, komik insanların daha yüksek IQ puanına sahip olmasının farklı nedenlerinin olabileceğini gösteriyor.

Komik insanlar gerçekten daha mı zekidir?

Espri anlayışı ve zeka düzeyi arasındaki ilişkiyi inceleyen bilimsel araştırmalar, komik insanların, özellikle de kara mizahtan hoşlananların daha az komik olan yaşıtlarına göre çok daha yüksek IQ puanlarına sahip olduğunu gösteriyor. Mizah üretmenin ve espri yapmanın aynı anda hem bilişsel foksiyonların hem de duygusal zekanın çok iyi kullanılmasını gerektirdiğini söyleyen araştırmacılar, komik insanların hem sözel hem de sayısal alanda çok daha başarılı sonuçlar elde ettiklerini, duygudurum bozukluğu ve saldırganlık konularındaysa daha az risk taşıdıklarını belirtiyor. Komik insanları daha zeki kılan ve hayatta bir adım daha öne geçiren bilişsel ve duygusal becerileri gelin daha yakından inceleyelim. 

1. Hayal güçlerini ve yaratıcılıklarını daha iyi kullanırlar

Kemal Sunal, Okan Bayülgen, Cem Yılmaz, Trevor Noah, Ellen DeGeneres ve Amy Schumer gibi ‘komedyen’ olarak adlandırabileceğimiz insanlar komik olmalarının yanı sıra, hiciv (şakayla karışık eleştiri) konusunda da son derece ölçülü ve yerinde espriler yapmalarıyla da ünlüdürler. Siyaset ve toplumsal meseleleri espritüel ancak bir o kadar da sert bir dille eleştirebilen bu insanların ürettikleri mizah, yaratıcı düşünmenin bir ürünüdür ve herkesin konuştuğu dilden bambaşka bir dille tüketicisine aktarılırken, aynı zamanda ‘anlaşılır’ olmayı da başarır. 

Açık fikirlilik, eleştirel düşünme, yaratıcılık ve hayal gücü gibi hem duygusal hem de bilişsel zeka göstergesi olan pek çok konuda oldukça ileri düzeyde sayılabilecek bu kişilerin ortaya çıkardıkları işler, zekalarının oldukça açık bir göstergesidir. 

2. Akıl yürütme ve sözel becerileri gelişmiştir

2011 yılında New Mexico Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, katılımcılardan önceden çizilmiş olan karikatürlerdeki konuşma baloncuklarını doldurmalarını istedi. Verilen göreve başlamadan önce de katılımcılardan soyut akıl yürütme becerilerini ve sözel zekalarını ölçen iki testi tamamlamaları istendi. 

Katılımcılar tarafından yazıları doldurulan karikatürlerden daha komik olarak derecelendirilen karikatürlerin, bilişsel yetenek testlerinde daha yüksek puanlar alan katılımcılar tarafından üretildiği bulundu. Özellikle sözel zekayı ölçen testte daha yüksek puan alan katılımcıların, daha komik metinler üretme olasılıklarının daha yüksek olduğu sonucu ortaya çıktı. 

Bu araştırmanın devamında yapılan bir takip çalışmasında, bu kez komedyen olan katılımcılardan benzer bir prosedürü tamamlamaları istendi. Komedyenler, bir önceki araştırmanın katılımcılarından çok daha komik fikirler ve metinler üretmekle kalmayıp, aynı zamanda sözel zekayı ölçen testten de daha yüksek puanlar aldılar. 

3. Daha kolay arkadaş edinebilirler

Yaşamınızın bir noktasında mutlaka komik olan inanların çevrelerinde daha fazla arkadaşları olduğunu ve yeni insanlarla çok daha kolay anlaşabildiklerini fark etmişsinizdir. Bunun büyük bir kısmı komik insanların kendilerini sözlü şekilde ifade etme becerilerinin oldukça gelişmiş olmasıyla mümkün. Komik insanlar nerede, ne zaman, ne söyleyeceklerini çok iyi bildikleri için, çevrelerindeki kişiler tarafından da ilgiyle karşılanıyorlar. 

Araştırmalar, iyi bir mizah anlayışına sahip olmanın yüksek duygusal zeka ile bağlantılı olduğunu ve komik olmanın partner seçiminde önceliklendirilen bir nitelik olduğunu gösteriyor. Evrimsel psikologlar, kişinin mizah anlayışının çevresel koşullara uyum sağlamak için gerekli olan zihinsel esneklik ve entelektüel beceriler konusunda ipuçları taşıdığını, bu nedenle de komik ve eğlenceli insanları partner olarak seçmeye daha yatkın olduğumuzu söylüyor. Mizah anlayışı ile partner seçimi ve çekicilik arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalarda, hem kadınların hem de erkeklerin komik ve eğlenceli insanları daha çekici olarak değerlendirdiklerini ve iyi bir mizah anlayışına sahip olmanın uzun süreli bir partner seçiminde dikkat edilen en önemli özelliklerden biri olduğu belirtiliyor.

Tabii ki, insanları kırmak ve kötü hissettirmek için kasıtlı bir çabanız yoksa, komik olmadığınız için daha az zeki olduğunuz ve sosyal çevrenizde ilgi görmeyeceğiniz çıkarımını yapmak doğru olmayacaktır. İyi bir mizah anlayışı, ortalamanın üzerinde bir zekaya işaret eden birçok özellikten sadece biri. Mizah üretemiyor olsanız bile başkalarının yaptığı esprilerden iyi olanları ayıklayabiliyor ve kaliteli mizah üreten kişileri takdir edebiliyorsanız bu da ortalamanın üstünde bir zekaya sahip olabileceğinizin bir işareti olabilir.

Olumlu ve olumsuz mizah anlayışı 

Psikolojide, ilişkilerini iyileştirmek ve çatışmayı azaltmak için mizahı bir araç olarak kullanan kişilerin espri yeteneğini tanımlamak için olumlu mizah anlayışı terimi kullanılıyor. Araştırmalar, bu türde bir mizah anlayışına sahip kişilerin ilişkilerinde daha fazla doyuma ulaştıklarını, daha dışa dönük karakterlere sahip olduklarını ve benlik saygılarının çok daha yüksek olduğunu gösteriyor. Hayata karşı espritüel ve eğlenceli bir bakış açısına sahip olmak aynı zamanda işlevsel bir başa çıkma stratejisi olarak da, stres ve kaygı yönetiminde son derece işe yarar bir yöntem olarak görülüyor.

Olumlu mizah stilinin tam tersine alay etme, aşağılama, küçük düşürme gibi daha olumsuz mizah stillerine sahip olmaksa sosyal izolasyon, içe kapanıklık, yabancılaşma, depresif ruh hali ve saldırganlık gibi negatif durumlarla ilişkilendiriliyor.

Mizah duygusu gelişmiş insanlarla bir arada olmak beyin yapısını nasıl değiştiriyor?

Komik insanlar sadece başkalarını güldürmekle kalmayıp, kendileri de daha çok gülüyor. Kahkahanın beyin yapısını değiştirdiğine yönelik araştırma bulgularının da, üstün mizah anlayışı ve zeka arasındaki bağlantıyı açıklayabileceği düşünülüyor.

Nöropsikoloji alanında yapılan araştırmalar, neşe, eğlence ve mutluluk gibi olumlu duyguları deneyimlemenin beyindeki dopamin üretimini artırdığını gösteriyor. Dopamin sadece kendimizi iyi hissettirmekle kalmıyor, aynı zamanda beynin öğrenmeden sorumlu bölümlerinde daha fazla sinirsel bağlantı oluşmasını ve var olan bağlantıların güçlendirilmesini de sağlıyor. Daha fazla dopamin salgılayan kişiler, daha esnek düşünebiliyor, daha yaratıcı fikirler üretebiliyor ve karşılaştıkları problemleri daha pratik yollarla çözebiliyor. Tüm bunların yanı sıra dopamin üretiminin artması, çalışan belleği (working memory) de güçlendirerek beynin daha aktif, zinde ve canlı kalmasına yardımcı oluyor. 

Espri yeteneği ve başarı arasındaki ilişki

Araştırma bulguları, mizah yeteneğinin özgüven, yeterlilik hissi ve statü algısını güçlendirdiğini, bunun da komik insanları özellikle iş yaşamında çok daha etkili kişiler haline getirdiğini gösteriyor. Mizah becerisi, dikkatleri üzerine çekerek daha uzun süre ve daha odaklı dinlenilmeyi sağlamasının yanı sıra, mesajların çok daha akılda kalıcı şekilde iletilmesine ve bilgiyi alan kişilerin daha kolay öğrenmesine yardımcı oluyor. Bu nedenle de pek çok başarılı lider, birlikte çalıştıkları grubun birbirine bağlılığını ve kurum kültürünü geliştirmek için mizahı güçlü bir araç olarak görüyor ve kullanıyor.

Pozitif kurum kültürüne sahip ve çalışanların mutlu olduğu organizasyonlar üzerine yapılan araştırmalar, çalışma ortamında ne kadar fazla  eğlenirsek o kadar üretken olacağımızı ve tükenmişlik yaşama ihtimalimizin de bir o kadar düşük olacağını gösteriyor. Mizahın bol olduğu, eğlenceli bir ortam kendimizi daha rahat ve mutlu hissetmemizi, olumlu duygulara daha fazla alan açmamızı ve bu yolla mizahın düşüncelerimizin, eylemlerimizin ve fizyolojik tepkilerimizin (beden sağlığımızın) olumlu şekilde dönüştürdüğünü gösteriyor.

Mizahın eğitim sisteminde araç olarak kullanılmasına ilişkin araştırmalar da mizahın öğrenmeye etkili bir yardımcı olduğu fikrini destekliyor. Çeşitli araştırmalar, mizahla işlenen derslerin öğrenciler için daha eğlenceli olduğunu, öğrencilerin konuyu anlama ve hatırlamalarını çok daha kolay hale getirdiğini gösteriyor.

Komik olmanın zeka gelişimi, insanlar arası ilişkiler ve iyi oluş üzerindeki faydaları göz önüne alındığında, hepimizin zaman zaman gülmeye, yanında rahatlıkla espri yapabileceğimiz insanlarla vakit geçirmeye ve hayatın eğlenceli yanlarını keşfetmeye ihtiyacımız olduğunu söyleyebiliriz. 

İlginizi çekebilir: Hayatta ve ilişkilerde mizah duygusuna sahip olmanın önemi

Kaynaklar: Life Hack, John Spencer, News Week

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.

Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale