Instagram’da takipçi sayısı ve aldığı beğeniler ünlülerle yarışır durumda. Aslında kendi alanında bir süperstar. 14 yıllık graffiti kariyerinde çok fazla şey tecrübe etmiş ancak uzun uzun konuşup anlatmayı pek sevmiyor. Pandası ile The Guardian’a çıkmayı da, polis-mahkeme anılarını da aynı sakinlikle ve kısalıkta anlatıyor.
Leo Lunatic’te işini manyaklık derecesinde seven ve yaptığı işten başka birşey yapmayı asla hayal bile etmemiş insanlarda olan, gözle görülmeyen ama hissedilen “ışık”tan bolca var.
Yaptığın işi nasıl tanımlarsın? Graffiti? Streetart? Sanat?
Boyuyorum, sadece boyuyorum. 🙂
Eğleniyorum, mutlu oluyorum. Kendimi sokakta boyarken iyi hissediyorum.
Nasıl graffiti sanatçısı oldun? Hangi aşamalardan geçtin? Ne zaman başladın?
İzlediğim bir filmden etkilendim; Beat Street. Sizler de izleyin, belki etkilenirsiniz. Hiphop temalı bir film, 80’lerin başı New York’ta geçiyor.
1998’de ilk defa kağıda çizmeye başladım. 2000’lerin başında da sokakta ilk çizimimi yaptım. Güngören’de çizmeye başladık. Sokak ve mahalle kültürünü arkadaşlarımla birlikte yaşadık.
Çok çeşitli aşamalardan geçtim, anlatmaya nereden başlayayım ne anlatayım bilemedim. Dayak da yedim, ödül de aldım, Çanakkale’ye okul gezisi var diye tren boyamak için yalan da söyledim, boya almak için harçlıklarımı da biriktirdim…
Merter’de lise öğrencisi olduğum yıllarda bir gün sokakta yürürken sprey kokusu aldık bir dükkandan. Arkadaşlarımla dükkana girip spreyle yazı işi varsa yapalım dedik. İlk paramızı mağazanın adını yazarak kazandık.
Bildiğin gibi genelde kızgın bir panda çiziyorum. Pandam şehrin griliğine kızgın.
Şehrin ve içindeki insanların renksiz, soğuk ve mutsuz olmasına tepkili.
İnsanların mutsuz ve isteksiz bir şekilde günlük hayatlarına yaşamalarına, sevmedikleri işlere gidip gelerek ömürlerini boşa harcamalarına da kızgın.
Çalışma saatlerin nasıl?
O gün nasıl şekillenirse o şekilde oluyor. Ancak boyamadığımız günlerde gece 12:00’den önce eve girmeyiz. Boyadığımızda 3’ü 4’ü buluyor. Saat 9 gibi eve gittiğimde ailemin şaşırdığı oldu.
Sokak senin için ne ifade eder?
(Uzunca bir süre düşündükten sonra) Sokak benim için bir galeri, her graffitici için olduğu gibi.
Her gün geçtiğiniz, bildiğiniz sokaklarda gece yarısı biz boyarken sadece sokak hayvanları ve keşler olur.
Graffiti siz uyurken sokaklarda yaptığım sanattır aslında.
Ulaşmak istediğin en büyük hayalin ne?
Pandaların olduğu bir hayvanat bahçesine pandamı çizmek.
Ama bu sefer kızgın olmayacak gülecek.
Sokaktan ve şehir hayatından ilham alırım. Ayrıca insanlar ve müzikten de ilham alırım.
Tag”leme nedir? Neden yapılır?
Tag’leme adını yazdığın graffitidir.
Orada bulunduğumu belli etmek için tag’leme yaparım. Tag’lerime bakarak hangi semtlerde bulunduğumu anlayabilirsin.
Malzeme olarak sprey, marker, taş, kömür, tebeşir, asit, ruj, hatta kanınla bile yazabilirisin.
Cross’lama büyük hakaret sayılır. Yüzleşiriz ve suçlu olan genelde suçunu kabul eder.
Gerçekten iyi bir graffiti sanatçısı tüm şehri tuval gibi görürmüş. Senin gördüğün en yaratıcı yer neresi?
Çeşme’de bir bacanın kendi beyaz rengini kullanarak siyah boya ile pandamı yaptım.
Ayrıca çanta ve ayakkabı var.
Bir de tavanlara çizdiğim bulutlarım var.
Yıllar içinde tecrübelerim hemen hemen her zaman polisten kaçmanın kötü bir fikir olduğunu kanıtladı. Her türlü durumda beklemek en iyisi, zaten her türlü “game over” oluyor.
Yaklaşık bir yıl önce Asmalı Mescit’te bir polis gece beni çağırdı. Bir süre gitmedim, bekledim. İnatla çağırınca yanında gittim. İşlerimi takip ediyormuş, telefonumu istedi, onun için birşeyler çizmemi isteyecekmiş.
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.