X

Kitapların iyileştirici gücü bibliyoterapiyi duydunuz mu?

“Bir kitap okudum hayatım değişti!” cümlesini eminim ki duymuşsunuzdur. Veya bu cümleyi hayatınızda en az bir kere kullanmış…

İşte bibliyoterapinin alameti farikası da burada gizli: Kitapların bizi değiştirme ve etkileme gücünde!

Üstelik bu güç yeni fark edilmiş de değil. Antik çağlardan beri var olan, hissedilen bir gerçek. Antik Yunan’da Teb (Thebes) kentindeki Asclepion tapınağına bağlı olan kütüphanenin girişinde yazan: “Ruhun Şifa Bulduğu Yer!” yazısından kitapların iyileştirici gücünün ne kadar eskilere dayandığını anlayabiliriz.

Son yıllarda bilimsel araştırmalar ile de desteklenen Bibliyoterapi; daha önce bu terimi duymayan ama kitaplarla şifa bulan herkesin aslında aşina olduğu bir yöntem. Bu yazıda okumanın zihinsel ve ruhsal sağlığı iyileştirmesi anlamına gelen bu kavramı biraz araştırmak istedim. Siz de kitaplarla ilişkinizi “iyi hissetme” temelinde kuruyorsanız bu konu eminim sizin de ilginizi çekecek!

Bibliyoterapi nedir?

Bibliyoterapi için okuma ve psikolojinin bir arada olduğu bir kavram diyebiliriz. Okuma terapisi anlamına gelen bu sözcük, kişilerin kitaplar aracılığıyla duygusal ve psikolojik sorunlarıyla başa çıkmasını kolaylaştıran, kişisel gelişimini destekleyen bir terapi yöntemi olarak da ifade edilebilir.

Bibliyoterapi, bir uzman aracılığıyla geleneksel terapi yöntemlerine ek olarak kitaplar ve edebiyatın da gücü ile uygulanan yaklaşımın genel adı da denebilir. Terapistin önerdiği kitaplar ve bu kitaplar üzerine terapist rehberliğinde konuşma, farklı egzersizleri uygulama şeklinde ilerler. Kişiler önerilen hikayelerdeki karakterler ile özdeşleşme kurar, danışman yardımı ile iç görü geliştirir. Başka hikayeler aracılığıyla kendi yaşam öykülerine farklı bir pencereden bakma imkanını yakalarlar. Tabii bu kısım daha çok klinik bibliyoterapi alanına girmektedir. Burada ruh sağlığı uzmanları rehberliğinde bir çalışma söz konusudur.

Bibliyoterapi çalışmalarının faydaları

Araştırmalar kitapların farklı yollarla ruh sağlığını iyileştirme gücüne sahip olduğunu göstermiştir. Bibliyoterapi çalışmaları sonrası okuyucunun depresif semptomlarının azaldığı gözlemlenmiş, yeni bakış açıları kazandırması sayesinde başkalarına karşı empati ve hoşgörü geliştirme becerileri artmıştır. Ayrıca yapılan incelemeler kitap okumanın stresi de büyük oranda azalttığını göstermiştir. Okumanın kişiyi sakinleştiren bir etkiye sahip olması sayesinde anksiyete, kaygı, korku gibi psikolojik durumlarda da bibliyoterapinin faydalı olduğu gözlemlenmiştir.

Çocuklar için bibliyoterapi

Çocuklar oyun yoluyla kendi hayal dünyalarını inşa eder. Onların hayal gücünü zenginleştiren ve geliştiren bir başka yol da hikayeler ve masallardır. Çocuklarla birlikte okuma deneyimi, tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi onların da zorlu duygularla baş etmesine iyi bir yardımcıdır. Kurgusal karakterler çocukların kendilerini onlarla bağ kurma ve özdeşleştirmesini sağlar. Farklı karakterler üzerinden kurgulanan hikayeler sayesinde kitaplar, çocukların empati kurması ve geliştirmesinde önemli bir araç olur.

Okumak, büyüme deneyiminde çocuklara yalnız olmadığını hissettirir. Okula alışma problemi, bir yakının kaybı, sevdikleri bir hayvanın ölümü gibi zor başa çıkılacak duygular için farklı karakterler üzerinden benzer duyguları okumak onların hislerini daha iyi anlamasına yardımcı olur. Yalnız olmadıklarını hissederler.

Çocuğunuzla birlikte okumak ayrıca sizle olan bağını da kuvvetlendirir. Birlikte okunan hikayeler, hikayenin üstüne sorduğunuz sorular ve üzerine edilen ufak bir sohbet, ona görülme ve anlaşılma deneyimini yaşatır. Çocuğunuzun ilgi alanı ve zorlandığı konulara göre kitap seçimleri yaparak ona okuma rehberi olabilir, duygusal becerilerini geliştirmesine katkı sağlayabilirsiniz.

Bibliyoterapi ve kitapların her yaş grubunda olumlu etkileri görülmektedir. Ben burada konuya klinik bibliyoterapi özelinde değil de; daha çok iyi hissetme ve kendi kendine yardım etme odağında yaklaştığımı belirtmeliyim.

Okuma yolu ile iyileşmenin dayanılmaz hafifliği!

Okumak bana hep iyi gelmiştir. Bunun bilimsel bir karşılığının da olmasına heyecanlandım açıkçası. Okuyarak hafifleyen kitapseverler için de kendi iyi hissettiren kitap listemle yazıma son vermek istiyorum.

Sevdiğim, bana iyi geldiğini hissettiğim kitap tavsiyelerine geçmeden önce şunu belirtmek isterim. Mustarip olduğunuz belirgin bir sorun veya şikayete kesin olarak yardımcı olacak bir kitap veya yazar önerisi olmadığı gibi, insanların aynı kitaba dair hisleri ve tepkileri de birbirinden farklı olabilir. Kimisine iyi gelen kimi için hiçbir şey ifade etmeyebilir.

Yazının ilk cümlesine dönecek olursam “bir kitap okudum hayatım değişti” dedirtecek boyutta olmasa da zorlandığım duyguları çözme de bana gerçekten yardımcı olan, bende özel bir yeri olan kitaplar oldu hayatımda. Okuduğumda iyi hissettiğim zaman zaman tekrar dönüp baktığım, zihnimde farklı pencereler açan ve içimi ferahlatan… Hatta bazı kitaplar ve yazarları ile duygusal bir bağım var diye de ekleyebilirim.

İşte kendi kendine bibliyoterapi yapacak olanlara bir bibliyofil (kitapsever) olarak benim tavsiye edeceklerim:

İlginizi çekebilir: Neşeyi yaşamımıza dahil etmek: ‘Neşenin Gücü’ kitabından öğrenilecek dersler

Seda İstifciel: Mehabalar, ben Seda. 2014 yılından beri çeşitli markalara ve e-ticaret alanında içerik uzmanlığı yapmaktayım. Ege Üniversitesi Felsefe bölümünü bitirdikten sonra kısa bir öğretmenlik tecrübem oldu. Sonrasında sosyal medya, SEO ve blog tarafında farklı mecralarda ve markalarla çalışmaya başladım. Okumak ve yeni yerler keşfetmek sanırım bu hayatta en keyif aldığım şeylerin başında geliyor. Burada görmekten keyif aldığım yerleri ve okuduğum kitaplarla ilgili etkilendiğim, sorgulamayı sevdiğim konuları paylaşmaktan mutluluk duyacağım. Doğayı, tüm hayvanları özellikle de kuşları, huzurlu ve şirin mekanları fotoğraflamayı, buralarda kahve içip hayaller kurmayı seviyorum.

Akbank’tan sürdürülebilirlik yolunda ilham veren bir rehber

Sürdürülebilirlik, günümüz dünyasında her zamankinden çok daha büyük bir öneme sahip. Çünkü, doğal kaynaklarımız hızla tükenirken yalnızca kendi geleceğimizden çalmakla kalmıyor, gelecek nesillerin sahip olabileceği yaşamdan da çalıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel sorunlar bir yana, kişisel tercihlerimiz, hızla artan tüketim alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler ve daha pek çok sebep, sürdürülebilirliğin ne kadar hayati bir gündem olduğunu defalarca gözler önüne seriyor. Artık yalnızca bugünü değil, yarınları da düşünerek doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi ve gelecek nesillerin geleceğini garanti altına almak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için adımlar atmalı, değişimi geç kalmadan başlatmalıyız. Sürdürülebilirlik, artık bir tercih değil; kendimiz için, dünyamız için, geleceğimiz için benimsememiz gereken bir zorunluluk. Aksi halde yarınlar, hayalini kurduğumuz yarınlardan çok uzak olacak.



Bu bağlamda sürdürülebilirlik konusunu merkezine alan ve hem bireysel hem toplumsal farkındalığı artırmayı hedefleyen Akbank, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilirlik insan için, #Hepimizİçin” diyor ve sürdürülebilirlik odaklı bloguyla bizleri buluşturuyor. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutuyla ele almayan, sosyal ve ekonomik boyutunu da göz önünde bulunduran Akbank, bu önemli konuda liderlik ederek sürdürülebilirliğin her yönüyle ilgili bilgi ve farkındalık dolu içerikleri kaleme alıyor. Hem sürdürülebilirlik konusunda neler yapabileceğini merak eden herkese hem de bu konudaki bilgi birikimini artırmak isteyenlere geleceğimizi koruma yolunda ilham verici bir rehber oluyor. Peki, bu rehberde başka neler var, gelin yakından bakalım.

Akbank Sürdürülebilirlik Blog’da neler var?

Akbank, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçladığı bu blogda, bireyleri harekete geçmeye teşvik edecek güncel bilgileri ve sürdürülebilir alışkanlıkları hayata dahil etmenin pratik yollarını aktarıyor. ‘Herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşarak toplumun tüm kesimlerini kapsamayı ve bireysel olarak atılabilecek adımlar konusunda da ilham vermeyi amaçlıyor.

“Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için” anlayışını benimseyen Akbank, eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması ve sürdürülebilir yarınlar için çalışıyor. Bu bağlamda Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan, farklı alanlara hitap eden başlıklardan bazıları ise şöyle:

Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının hem toplumsal bilincin artmasında hem de kalkınmanın sağlanmasında kritik bir öneme sahip olduğunu biliyor muydunuz? Akbank, blogunda yer verdiği Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yazısında bu konuyu detaylıca ele alıyor ve UN Women’ın verilerinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının getireceği faydaları, ekonomik, sosyal ve daha pek çok açıdan sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriyor.

Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur?

Sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemenin en önemli adımlarından biri de hiç şüphesiz bireysel olarak finansal sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor, bunun da en etkili yolu bireysel yeşil bütçeler oluşturmak. Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur? yazısında Akbank, çevreyi korumaya odaklanan harcamaların nasıl planlanacağından yeşil bütçe oluşturmanın pratik yollarına kadar pek çok kolay uygulanabilir yöntem paylaşıyor.



5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş

Günümüzde hızla yaygınlaşan tüketim çılgınlığının hem bütçeye hem doğaya verdiği zarar aşikar. Bu tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların bilinçsizce harcanmasından karbon ayak izinin artmasına, çevre kirliliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar gezegenin doğal dengesini bozan pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Karşılığında ise ‘az, çoktur’ anlayışını benimseyen minimalizm, bu gereksiz harcama alışkanlıklarına bir panzehir olma görevi üstleniyor. Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan 5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş yazı da modern dünyada minimalist alışkanlıklar benimsemenin yollarını aktarıyor.

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin genellikle pek değinilmeyen ya da bağlantısı sorgulanmayan fakat aslında çokça göz önünde bulunan kısmı; sürdürülebilirlik ve sanat ilişkisi üzerine hiç düşündünüz mü? Sanat, yüzyıllardır toplumsal bilinci artırmada ve en zor görünen konuları bile daha anlaşılır kılmada güçlü bir iletişim aracı. Bu gücü onu sürdürülebilirlik konusunda da etkili bir özneye dönüştürüyor. Sanat eserlerinde kullanılan materyallerden sanatçıların toplumsal konulara farkındalık yaratmak amacıyla benimsedikleri yaklaşımlara kadar sanat ve sürdürülebilirlik bağını pek çok açıdan ele almak mümkün. Akbank Sürdürülebilirlik Blog’ta yer alan Sanatta Sürdürülebilirlik başlıklı paylaşım da bu bağın ne denli güçlü olduğuna dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir Turizm, Karbon Nötr, Doğa Dostu Teknoloji ve dahası

Sürdürülebilirliği tüm yönleriyle ele alan Akbank, blogunda daha pek çok konuya dikkat çekiyor. Sürdürülebilir turizmden, karbon nötr kavramına, doğa dostu teknolojik gelişmelerden sürdürülebilirlik alanında öne çıkan yeni trendlere kadar yaşama, insana, dünyaya ve geleceğe dair her alanda sürdürülebilirliğin önemine ve etkisine değiniyor. Hayatın her alanına yayılan stratejilere ihtiyacımız olduğunun farkında olan Akbank, sürdürülebilirliğin kalbinde insan var diyor ve toplumsal dönüşüm için bütünsel bir yaklaşım benimsemenin gerekliliğini vurguluyor.

Siz de çok geçmeden bir adım atmak ve daha yaşanılabilir bir dünya için bugünden neleri değiştirebileceğinizi öğrenmek istiyorsanız Akbank’ın sürdürülebilirlik odaklı bu blogunu takip edebilir, hem kendiniz hem de gelecek nesiller için değişimi başlatabilirsiniz.

*Bu yazı, Akbank katkılarıyla hazırlanmıştır.



Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.



Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale