X

Kitapları seven kız: Patricia Highsmith ile hamakta

Bütün yazı çilek yiyerek, gökyüzünü izleyerek, saçımı sprey boyayla mora boyayarak, rüzgarı yüzümde hissederek, burnumu deldirmeyi hayal ederek ve karanlık polisiye romanlar okuyarak geçirmek isterdim; tıpkı on yedi yaşındaymışım gibi.

Bir hamakta, kumların üzerine serili bir havlunun üzerinde ya da balkondaki paslı salıncakta yatarken; kulaklığımla müzik dinlerken, oğlanları düşünürken, arada sırada da ellerimin arasında tuttuğum Patricia Highsmith kitabından birkaç sayfa okurken, yaz ellerimden usulca kayıp giderdi ve ben tatlı bir uyuşukluk içinde, dünyaya boş verirken bulurdum kendimi.

Kahve içerdim sabahları. Kahvenin üzerine tarçın serperken sihir yapan bir cadı gibi hissederdim kendimi. Gözlerimi kapatırdım. Aşık olduğum çocuğun tarçın rengi çillerini düşünürdüm. Onlara dokunmanın nasıl bir şey olacağını… Kimseyi uyandırmamaya dikkat ederek dışarı çıkardım sonra.

Serin yaz sabahında kahvenin kokusu denizin kokusuna karışır, aniden mutlu ederdi. Aklım okuduğum kitaptaki cinayetlerde, az sonra hamağa kurulacağım için sevinerek, dünyadan kopmaya hazırlanırdım çimenlerin üzerinde çıplak ayak yürürken.

Dünyadan koparken, aynı anda da dünyanın bir parçası olduğumu hissederdim; hem de çocukluğum boyunca hiç hissetmediğim kadar. Dünyada yer kaplamaya herkes kadar hakkım olduğunu keşfederdim. Tam da orada, o hamakta yatar ve uzaktaki denizin ritmik sesiyle sakinleşirken, ilk kez kendi bedenimde evimde olduğumu duyumsardım.

Sonra pusulamı bir kenara atar ve bile isteye kaybolurdum Patricia Highsmith’in romanında. Bunun, yani bir romanda kaybolabilmenin benim gizli yeteneğim olduğunu bilirdim. İyi bir polisiye okurken kendini unutabilme yetisinin…

Neden özellikle polisiye? Bunu bilmiyorum, işte. Dünya -özellikle de on yedi yaşında bir kız için- çözülemeyen gizemlerle doluyken, bir dedektifin peşine takılarak çözülmesi imkânsız görünen bir gizemi çözmek bir tür kontrol duygusu verdiği içindir belki de.

En son ne zaman böyle hissettiğimi hatırlayamıyorum. En son ne zaman dinlendiğimi hatırlayamıyorum. En son ne zaman hiçbir şey için acele etmediğimi, anın tadını çıkardığımı ve birisi olmaya çalışmaksızın kendimi olduğum gibi kabul ettiğimi…

Bugünlerde çilek yerken ya da roman okurken bile bir programa uyuyor, hayattan ne olduğunu bile bilmediğim bir şey elde etmeye çalışıyorum sanki. Böyle olmayı sevmiyorum ama elimde değil; bana bir şey, herhangi bir şey katmayacak olan deneyimleri anlamsız buluyorum çoğu zaman.

Yoksa büyümek, yetişkin olmak böyle bir şey mi? Hamakta yatarken bile kafanın içinin planlarla dolu olması mı yetişkinlik? Çocukça belki ama isyan etmek geliyor içimden: Neden bütün yazı tembellik yaparak geçiremiyorum ki? Neden istifa edemiyorum yetişkin olmaktan?

O günlere dönemeyeceğimi çok iyi biliyorum. Dahası, kendine göre çok büyük travmaları olan o ergenlik dönemine dönmek istediğimden de o kadar emin değilim aslında. Ben sadece o hamakta olmak istiyorum. Biraz mola vermek, kendimi dinlemek ve beni alıp götürecek bir kitapla baş başa kalmak…

İnsanın kendisi olma yükümlülüğünden kurtulduğu zamanlar da var neyse ki. Rüyalar ve oyunlar bunun için var, öyle değil mi? Hem karnavallar da bu yüzden icat edilmemiş mi zaten? Bir günlüğüne de olsa kendimiz olmaya ara verebilelim diye?

Roman okumanın da bu işe yaradığını düşünüyorum ben. Bir süreliğine başka birinin yarattığı bir dünyanın içinde yaşamak büyülü bir şey gibi geliyor bana. Benim de tam olarak buna ihtiyacım var şu anda: Beni on yedi yaşımın o tembel yaz günlerine ışınlayacak iyi bir Patricia Highsmith romanına.

İlginizi çekebilir: Kitapları seven kız: Harper Lee ile gece kahvesi

Zeynep Alpaslan: Zeynep Alpaslan 1983’te İstanbul’da doğdu. Hem çocuklar hem yetişkinler için öykü, roman, şiir ve karikatür alanında eserler verdi. Tokyo (2018) isimli ilk çocuk romanı KYÖV Çocuk Edebiyatı ödülünü kazandı. Plüton Sakinleri isimli müzik grubu için şarkı sözleri yazdı. Resimleriyle karma sergilere katıldı. Zeynep kedileri Pogo ve Yoko ile birlikte İstanbul’da yaşıyor, boş zamanlarında resim yapıyor ve kendi çizgi romanlarını yazıp çiziyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale