X

Kitapları seven kız: Grimm Kardeşler ile yağmur altında

Çocukluk arkadaşlarımı çok düşünüyorum son zamanlarda. Onlarsız yaşayamayacağımı sandığım insanlar hayatımdan çıkınca nasıl da onlarsız yaşamaya devam ettiğimi. Evet, çocukluk arkadaşlarımı çok düşünüyorum, bir de çocukluk masallarını. En çok onları. Ve büyüdüğümde içlerinden bazılarını, belki de en çok sevdiklerimi, nasıl da arkama bile bakmadan terk etmek zorunda kaldığımı.

Andersen’i, Ezop’u geride bıraktım yıllar içinde, ancak kalbimde daima bir yer oldu Grimm Kardeşler için. Onlar başkaydı. Onlar bana aitti. O eski masallar, ne kadar kasvetli ve siyaseten “yanlış” olursa olsun, sanki sadece ve sadece benim için yazılmıştı.

Çocukluk arkadaşım A ile küçük odamdaki kırmızı kilimin üzerine yan yana uzanıp tavanı seyrederek o muhteşem ve biricik Kırmızı Başlıklı Kız masalını okuduğumuz tembel akşamüstlerini hatırlıyorum da…

Bir cinsel uyanış hikayesi olarak görüyorduk belki de bu karanlık masalı, tam olarak adını koyamasak da. Evet, bizimle ilgili olmalıydı bu masal bir şekilde. Bunu hissedebiliyorduk ruhlarımızın derinliklerinde. Büyüyorduk ve babaannemizin yatağında bizi bekleyen kurtları, yani erkekleri, merak ediyorduk gizlice.

Masum olmak istemiyorduk artık. Kırmızı pelerinimizi çıkarmak, çıplak kalmak istiyorduk. Evden kaçıp sirke katılma düşleri kuruyorduk bir de, gökyüzü odamın penceresinde pastel boya mavisine döner ve ilk akşam yıldızları birer birer belirirken, birbirimize usulca sokularak. A böyle zamanlarda başını göğsüme yaslardı bazen. Bunu severdim. Ölene dek ayrılmayacağımızı söylerdik birbirimize.

Sirk hayaline gelince… Fısıltıdan da küçük, sessiz bir şeydi bu. İkimizin arasında, asla yüksek sesle dile getirilmeyen, minicik bir sır. Onun birkaç yıl sonra büyük ihtimalle unutacağı, benimse hiçbir zaman unutamayacağım bir dilek. Çok fazla hayalim vardı o yıllarda. Sonrasında onlardan geriye “yazar olmak” kaldı bir tek.

Sonra mı? Sonra büyüdük ve sirk çok uzaklarda kaldı. En azından benim için. Çocukluğum boyunca bir kaşif ve gezgin olacağıma inanmıştım, oysa büyüdüğümde bir yazı masasına yapışık yaşamaya ve bunu çok sevmeye başladım. Benim sirkim kitaplarımdı. Kendim için yarattığım renkli, fantastik dünyalardı. Çocuklar için yazmam ise tesadüf değildi. Bunda Grimm Kardeşler’le geçen o tuhaf akşamüstlerinin payı vardı.

Bir ev duygusunun, kendime ait bir yuvanın peşine düştüm hep en çok. Dünyayı dolaşma hayallerimi unuttum. Ve sonunda, hiçbir zaman gerçek bir sirke katılamayacağımdan emin oldum. Sirk başkaları içindi. Gidebilenler için. Bense Grimm Kardeşler kitaplarımla birlikte daima burada kalacaktım. Yazar olmanın bedeli bu olacaktı benim için. Sonsuza dek bu ülkede kalmak ve kendi kafamın içinde yaşamak…

A ise bambaşka birine dönüştü büyüdüğünde. Benim bir zamanlar sessizce olmayı hayal ettiğim kişiye, belki de. O gerçekten de dolaştı dünyayı, ışıl ışıl parıldayan insanlarla tanıştı ve ben bu insanlara kıyasla çok sönük kaldım onun gözünde. Giderek beni aramaz oldu. Kendim için yarattığım dünyalardan habersizdi ve belki de beni fazlasıyla sıradan buluyordu. Sonunda Berlin’e yerleşti, bir sanatçı için dünyanın en ilham verici şehirlerinden birine. Ve beni yavaş yavaş unuttu.

Yıllar sonra Berlin’de buluştuk, Grimm Kardeşler’in mezarlarının başında. Yan yana iki küçük, siyah mezar taşıydı bunlar; kan kırmızısı güllerle çevriliydi etrafları. A bana köşedeki küçük kafede mezarlıktaki arıların yaptıkları balın satıldığını anlattı. Bir de, yıllar içinde beni ve odamda geçirdiğimiz o tembel akşamüstlerini ne kadar özlediğini…

Ona büyüdüğüm evin kentsel dönüşüm sebebiyle yıkıldığını, yerine yeni bir bina yapıldığını söyledim. A bir süre sessiz kaldı, sonra kopkoyu gözleriyle bana baktı ve tam da yağmur çiselemeye başlarken, “Bir roman yazıyorum.” diye fısıldadı.

Eğildim ve Jacob Grimm’in mezarındaki güllerin içine uğurlu kalemimi bıraktım. Ardından mezarlığı terk ettik ve A’nın kocaman, gotik şemsiyesinin altında kol kola yürümeye başladık Berlin sokaklarında. Berlin fil rengi bulutlarla kaplıydı ve çok güzel görünüyordu yağmur altında. Az sonra belki de sonsuza dek ayrılacağımızı biliyordum. A’ya döndüm. “Romanın ne hakkında?” diye sordum.

Bana tıpkı çocukken yaptığı gibi burnunu hafifçe kırıştırarak gülümsedi. “Evden kaçıp sirke katılan küçük bir çocuk hakkında” dedi. Bir an için yeniden o kırmızı kilimin üzerinde Kırmızı Başlıklı Kız’ı okuyan çocuklar olduk. Sonra bu anı bir sis gibi dağılıp gitti.

“Ona ne oluyor?”, diye sordum tren istasyonuna vardığımızda. “Romanın sonunda evden kaçıp sirke katılan o çocuğa ne oluyor?

“Aşık oluyor.” diye karşılık verdi A, bana başka türlüsü mümkün olamazmış gibi tuhaf tuhaf bakarak. “Şey… Şemsiye sende kalsın, olur mu?”, diye kayıtsızca ekledi. “Senin yolun benimkinden daha uzun…” Ve hemen sonrasında eğilip beni yanağımdan öperek elleri cebinde, usulca yürüyüp gitti.

Çocukluk arkadaşlarımı çok düşünüyorum son zamanlarda. Onlarsız yaşayamayacağımı sandığım insanlar hayatımdan çıkınca nasıl da onlarsız yaşamaya devam ettiğimi. Evet, çocukluk arkadaşlarımı çok düşünüyorum, bir de çocukluk masallarını. En çok onları. Ve büyüdüğümde içlerinden bazılarını, belki de en çok sevdiklerimi, nasıl da arkama bile bakmadan terk etmek zorunda kaldığımı.

Ama Grimm Kardeşler… Onlar daima ve sonsuza dek bana sadıktı.

İlginizi çekebilir: Kitapları seven kız: Paul Auster ile yalnızlığın keşfi

Zeynep Alpaslan: Zeynep Alpaslan 1983’te İstanbul’da doğdu. Hem çocuklar hem yetişkinler için öykü, roman, şiir ve karikatür alanında eserler verdi. Tokyo (2018) isimli ilk çocuk romanı KYÖV Çocuk Edebiyatı ödülünü kazandı. Plüton Sakinleri isimli müzik grubu için şarkı sözleri yazdı. Resimleriyle karma sergilere katıldı. Zeynep kedileri Pogo ve Yoko ile birlikte İstanbul’da yaşıyor, boş zamanlarında resim yapıyor ve kendi çizgi romanlarını yazıp çiziyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale