Kış kapıda: Soğuk algınlığına karşı gardınızı alın
Sonbaharın gelmesiyle soğuk algınlıklarının görülme oranı artıyor. Peki değişen hava şartlarına karşı gardımızı nasıl almalıyız? C vitamini takviyesi mi almalıyız, başka desteklere mi başvurmalıyız? Siz de bu soruların cevabını merak ediyorsanız bugünkü yazım tam size göre. İşte sonbaharı daha sağlıklı geçirmek için 3 öneri…
Her gün 1 kupa bitki çayı
Bitki çayları; sağlığın korunmasında, hastalıkların tedavisinde ve bazı şikayetlerin giderilmesinde etkili olduğu kadar bağışıklık üzerinde de olumlu etkilere sahip. Yapılan bir araştırmada, bitki çaylarının antioksidan etkisinin bal ilavesiyle daha da arttığı görülmüş, üstelik bu etki için 7 gram yani 1,5 tatlı kaşığı bal yetiyor. Çalışmanın sonucuna göre, melisa, adaçayı, ıhlamur, papatya, limonlu zencefil gibi bitki çaylarına çam balı ilavesinin çiçek balına oranla, antioksidan etkiyi daha fazla artırdığı görülürken, ekinezya gibi bitki çaylarında çiçek balı ilavesinin daha etkili olduğu bulunmuş. Bu yüzden bitki çaylarına bal ilavesi antioksidan aktiviteyi önemli ölçüde artırıyor ve günde en az 1 defa ballı çay içmek vücudu serbest radikallere karşı koruyucu etki gösterebiliyor. Çayınıza bal eklerken sıcaklığının ılık olmasına özen gösterin.
C vitamini şart mı?
Soğuk algınlığı belirtileri yaşanırken genellikle C vitamini kaynaklarına daha çok ağırlık verilir. Çaya ve çorbaya limon eklenir, ara öğünlerde daha çok portakal ve mandalina gibi meyvelere yer verilir. Bazı bireyler ise C vitamini takviyesi alma gereksinimi duyar. Peki gerçekten gerekli mi? C vitamini alımı ile üst solunum yolu enfeksiyonları arasındaki ilişkiye bakılan bir meta-analizde 0,2 g/gün veya daha fazla C vitamini takviyesi almanın üst solunum yolu enfeksiyonlarının görülme sıklığını veya şiddetini azaltmadığı sonucuna ulaşılmış. O yüzden her besinde olduğu gibi C vitamini kaynağı besinlerde de aşırıya kaçmanın ekstra bir sağlık faydası yok. Fazlasını tüketmektense farklı renkte sebze ve meyvelere beslenme düzeninizde yer vermeniz soğuk algınlığına karşı korunmada daha çok yardımcı olabilir.
Probiyotiklere ağırlık verin
Probiyotiklerin bağırsak sağlığı üzerinde olumlu etkilerinin olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Peki ya bağışıklık üzerindeki etkileri nasıl? 2019 yılında yayımlanan bir makale probiyotik bakterilerin veya probiyotik fermente sütün, bağırsak mukozası ve immün sistem işlevselliği üzerinde önemli etkilere sahip olabileceğini göstermiş. Probiyotikler bu etkiyi, bağırsakta bağışıklık sistemini ve konağın sağlığını iyileştiren sinyaller üreterek gerçekleştiriyor. Böylelikle probiyotik bakteriler, bağırsak dengesinin korunmasında ve mukozal bağışıklık sisteminin uyarılmasında etkili olabiliyor. Özellikle mevsim değişikliklerinde hem probiyotik hem de prebiyotik besinlere beslenmenizde daha çok yer vermeye özen gösterin. İhtiyaç durumunda hekim önerisiyle takviye de alabilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Beslenmenizde daha çok yer vermeniz gereken 3 yeşil sebze ve yeşillikli kahvaltı kasesi