Cildimiz; koruyucu kalkanımız olmasının yanı sıra, yaşam kalitemizi, toplum içinde sosyalleşebilmemizi belirleyen ve hem fiziksel hem de psikolojik olarak bizi biz yapan organımızdır. Hal böyle olunca cildimize, deyim yerindeyse ‘gözümüz gibi bakmamız’ kaçınılmazdır. Yaş ilerledikçe kıymetini daha da iyi anladığımız cildimize; yaşlanma karşıtı kremler, nemlendiriciler, serumlar gibi günlük bakım ürünlerini uyguluyoruz. Peki ya cildimizi kış aylarında güneşten yeteri kadar sakınabiliyor muyuz?
Güneş, cilt yaşlanmasına neden olan en büyük unsurdur; yine de faydalarından yararlanıp, zararlarından sakınmak aslında çok da zor değil. Dilimize güneş kremi olarak yerleşmiş olsa da, bu ürünleri güneş koruyucu olarak adlandırmak daha doğru olacaktır. UV’nin deriye kısa ve uzun dönem etkileri arasında; güneş yanığı, bağışıklık sistemi baskılanması, yaşlanma, kanser oluşumu ve DNA hasarını sayabiliriz. Güneşe çıktığımızda bronzlaşmamızın yani ten rengimizin koyulaşmasının nedeni; cildin renk pigmenti üreten hücrelerinin (melanosit) ultraviyole ışınları gördüğü anda, cildi DNA hasarından korumak amacıyla melanin denilen renk pigmentini üretmesi, hücre DNA’sını bir şemsiye gibi korumasıdır. Yani vücut tehlikeyi algılar ve kendini korumak için savunma mekanizmasını devreye sokar. Mekanizma bu kadar muhteşem işlerken bile hasar çok fazla olduğunda dışarıdan destek vermemiz gerekmektedir. Peki ama güneşli saatlerde kendimizi nasıl güvence altına alacağız? Tercihlerimizi yapmadan önce hangi koruyucunun ne anlama geldiğine biraz yakından bakalım.
Güneş koruyucuları iki kategori altında toplayabiliriz: Fiziksel güneş koruyucuları; deri üzerine sürüldüklerinde genellikle emilmez ve cilt üzerinde oluşturdukları tabaka sayesinde güneş ışınlarını yansıtarak veya bloke ederek cildi korur. Kimyasal içerikli güneş koruyucular ise sürüldükten sonra deri içine emilir, güneş ışınlarının çoğunu absorbe eder. Fiziksel güneş koruyucular mineral filtreli olarak da bilinir. Çinko oksit (ZnO) ve titanyum dioksit (TiO2), fiziksel içerik olarak kullanılan maddelerdir.
Fiziksel filtre içeren koruyucularla kimyasal koruyucuların farkları
Fiziksel filtre içeren ürünlerin koruyuculukları sürüldüğü anda başlar. Kimyasal koruyucuların etkisini gösterebilmesi içinse deri tarafından emilmeleri gerekir. Çoğu koruyucunun arkasında yazan; ‘Güneşe çıkmadan en az yarım saat önce sürülmelidir’ ibaresi bu yüzdendir.
İlgili yazı: Güneş koruyucular hakkında bilmediğiniz 11 şey
Titanyum dioksit ve çinko oksit içeren fiziksel koruyucuların avantajı daha geniş spektrumlu olmalarıdır. Bunun anlamı şudur; bu tip güneş koruyucular güneşin zararlı ultraviyole ışınlarının her ikisini birden, yani hem UVA hem de UVB ışınlarını bloke ederek koruyuculuk sağlarlar.
Fiziksel güneş koruyucular ciltte iyi tolere edilebildiğinden bazı kimyasal filtreli koruyucularda olduğu gibi, cilt problemlerine ve alerjilere yol açmaz.
Fiziksel güneş koruyucular serbest radikal oluşumuna da sebep olmaz. Fiziksel ürünlerin en büyük dezavantajı ise, güneşi tamamen bloke ettikleri için insan derisinde güneş ışınlarının etkisiyle sentezlenen D vitamininin üretimini engelleyebilecekleri görüşüdür.
Güneş koruyucuların içerisindeki maddelere dikkat
Günümüzde kullanılan güneş koruyucular ağırlıklı olarak kimyasal filtre içermektedir; çünkü güçlü etki mekanizmaları klinik olarak kanıtlanmaktadır. Avobenzone, octinoxate, oxybenzone, homosalate, helioplex, tinosorb, mexoryl gibi maddeler en çok kullanılan kimyasal koruyuculardır.
Kimyasal filtre içeren güneş koruyucularda bazı maddelere dikkat etmeniz gerekmektedir. Bu tip koruyucular, sürüldükten sonra kan dolaşımına katılabilen ve böylece vücudun her yerine taşınabilen “oxybenzone” adlı bir madde içerebilirler. Araştırmacılar, emilerek kan dolaşımına katılan oxybenzone adlı kimyasalın vücutta kadınlık hormonu olan östrojen benzeri etkiler gösterdiğini ileri sürmüşlerdir. Bu sebeple, oxybenzone içeren güneş koruyucuların kullanımı önerilmemektedir.
Bir A vitamini formu olan “retinil palmitat” adlı maddeyi içeren güneş koruyucuları da kullanmanız önerilmemektedir. Bunun sebebi ise, güneş ışığına maruz kalan bu maddenin kanserojen etki gösterebilmesidir.
Güneş koruyucu seçerken dikkat edilmesi gerekenler
Güneş koruyucu seçerken marka bilinirliğinin olması, formülünün bilimsel ve güvenilir oluşu, UVA koruma gücü, bağışıklık sistemini güçlendirme gücü, su ve tere dayanıklılığı önemli kriterlerdir. Unutulmaması gereken şey ise, sağlıklı bronzlaşma diye bir şeyin olmadığıdır. Güneşten korunmak sadece yaz ayları için değil, tüm mevsimler için geçerlidir. Güneş ışınlarından yeteri kadar korunduğunuzda ise ortaya çıkacak riskler minimuma iner ve güneşten köşe bucak kaçmaya gerek kalmaz.