Kırılganlıklarımızı kucaklamak: Varlığımızın zarafeti kırılgan yanımızda gizli
Bildiğimiz her şeyi unutup yeniden, sil baştan öğreniyoruz. Dişil enerjimizi kullanmayı, onu korkusuzca ortaya koymayı öğreniyoruz.
Kırılganlığımız artık saklanması gereken şey değil, değer gören olmaya başladı. İnsanın varoluşsal değeri, kendi benliğine dair biriktirdikleri hep o “kırılganlığının” ardında duruyor. Tüm kişiliği, tüm hazinesi…
Şimdiye kadar kırılganlıklarımız her ne kadar bizim “zayıf” olduğumuz yönlerimiz diye satılmış olsa da dış pazarlarda, gerçek şu ki bu pazarlama sonucu değerlerimizden uzaklaşarak, hatta kaçarak yaşadık. Tüm değerlerimiz “alınganlık”, “zayıflık” kisvesi altına sıkıştırıldı. Evet buna biz tamam dedik!
Biz hor gördük, biz görmezden geldik.
Çünkü dış dünyada bunlar hep aşağılandı.
Ama artık durum değişti, değişiyor. Kırılganlıklarını tanıyan ve bunları kullanabilen, ortaya koyabilen, bu saf detayları ile yaşamın oya olmuş gerçeğini okuyabilenler, yaşamın sihrine tanık olabiliyor.
Bir filin hortumunun ucundaki hassasiyet gibi bir şeyden bahsediyorum. Tonlarca ağırlığı kaldırabilen ama narin bir kelebeğin kanadını zedelemeden dokunabilen bir ustalıktan.
Gücün skalasından.
Bizler gücün kaba manifestosuna alıştık, bu yüzden tek bir noktayı “güç” diye nitelendirdik. Oysa onun ince ve keskin notaları da vardır. Kırılganlıklarımız, gücümüzün ince ve keskin notalarıdır. Detayları, manayı, ince örüntüyü algılayabilen tarafımız ve yaratabilen tarafımızdır.
Biz bu skalanın en alt notalarını, oturttuğumuz kalıplar ve sıfatlar yüzünden, inandığımız “sözde gerçekler” yüzünden kesip attık. Bu yüzden de çolak bir gazi gibi dolaşır olduk yeryüzünde. Bir yanımız hep eksik.
O eksikliği dışarılarda arasak da, yerine koyduğumuz hiçbir şey yaşamın naturel olarak oluşan “zarafetine” uymadığından suniliği hep hissettik.
Şimdi ortaya çıkıp kendi hazineni tek tek açma zamanı. Birbirimizden farkımız detaylarımızda ve senin detayların o kırılganlıklarında gizli. Senin değerin o hor gördüğün, zayıf gördüğün hallerinde gizli.
Oysa seni sevdiren, güzelliğini veren, ışıldatan da o.
Korkma, zarafetle aç kırılganlığını.
O yara değil, o sırça camdan haller…
Onu korumana gerek yok, varlığının kabulü, onun kendi doğal koruması zaten. Korunmaya değil, sahip çıkılmaya ihtiyacı var, o kadar.
Varlığının zarafetini üzerine al ve taşı artık!
Bundan daha güzel, daha çekici, daha gerçek, daha eşsiz ne olabilir ki?
İlginizi çekebilir: Öz değeriniz sadece size bağlı: Kendi olma cesaretini göstermek