Zafiyet… Kelime olarak baktığınızda pek de olumlu bir çağrışıma sahip olduğunu söylemek mümkün değil. Dahası, fonetik olarak da çok güzel değil. Ancak bizleri inandırıcı kılan şey, özümüzdeki bu zaaflar. Başkalarıyla aramızdaki güvenin kurulmasını sağlayan şey de o.
Bir yazar düşünün, içindeki her şeyi ortaya döküp, içindeki en derin noktaları açtığında okuyucular o yazarla bir ilişki kurmaya başlar ve yazarın daha dürüst olduğunu hisseder. Okuyucuların, yazarın gerçeği anlattığına dair inancı artar.
Öte yandan zafiyet kişinin kendisini de konforlu bölgesinden çıkaran ve korkularla dolu bir bölgeye sokan hisleri barındırır. Bir yazar tüm zayıflıklarını, mücadele ettiği şeyleri, itiraflarını ortaya döktüğünde, yabancılara içinin en derinlerini açmış olur. Bu aynı zamanda ufukta bekleyen bir dışlanma hissini temsil eder. Okuyucuların bazıları, böyle bir yazarın kitaplarından çok etkilenirken, bazıları ise tamamen reddetme eğilimine girer.
Aslında gerçek şu ki; yazarlar okunmak için yazmazlar. Anlatmak istedikleri bir şey olduğu için yazarlar. Bu durumda zafiyet ne kadar rahatsız ediciyse, sonunda elde edilen tatmin de bir o kadar değerli olur. Bir yazar, tüm yaratıcı süreçlerinden zaaflarının uçup gitmesine izin verdiği sürece okuyucularıyla iletişim kurabilir. Reddedilme korkusuna rağmen bir yazar kafasında yarattığı hikayelerin gerçek olmadığını bilir.
Zafiyet sahibi olmak aynı zamanda başkalarına da çekici gelir. Bir düşünün, karşınızdaki en kişisel şeyleri size anlatmaya başladığında, hiç kimse o kişiyi susturup yoluna devam etmez. Birçok insan, kişisel şeylerini anlatan birine karşı kendini daha yakın hisseder. Bu yakınlık belki empati, belki de sizi de kendi hakkınızda kişisel bir şeyler anlatmaya zorlayan bir his olabilir. Zaaflar böylelikle insanlar arasındaki bağı güçlendirir. Herkesin gizlediği kötü şeyler olabileceğini ve bunların herkesin başına gelebileceğini öğretir.
TED konuşmacılarından Brene Brown da benzer bir şeyi savunuyor. Brown’a göre gerçek mutluluk bir insanın gerçekte olduğu kişiye sahip çıkması ve olması gerektiği kişiyle ilgili dertlerini bir kenara bırakması.
Bir yazar, yönetici, işçi, öğretmen veya ne olursanız olun, zafiyetlerimiz hepimizi daha başarılı kılıyor. Fırsatlar dünyasıyla iletişim kurabilmek için bir kapı açıyor. Büyümek, evrilmek, fethetmek için sizi gerçek sevgiye, tutkuya, geleceğe, mutluluğa ve özgürlüğe davet ediyor. Dahası, sizden sadece kendiniz olmanızı istiyor.
Kaynak:
PsychCental
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Hayatımızın anlamını ararken nerede kayboluyoruz?
Dış dünyanızı anlama reçetesi: Her gün sadece 5 Dakikanızı içinize bakmaya ayırın