#kintsugiwithemma: Emma Krafft ile geleneksel Japon sanatı Kintsugi atölyesi deneyimi
Japonca’da “altın ile onarma” anlamına gelen Kintsugi ya da Kintsukuroi, yalnızca bir restorasyon yöntemi değil, kırık seramiklerin tamir edildikten sonra daha güzel olduğunu öne süren 600 yıllık bir seramik sanat biçimi. Kırık, eski veya göz ardı edilenlerin estetik takdiri olan Wabi Sabi’nin gerçek ritüeli olan bu eski Japon tekniği ile tanışmam ise, yıllar önce Uplifers’da okuduğum “Kusurlu olmanın güzelliği: Kintsukuroi” yazısına dayanıyor.
Kintsugi, yazıyı ilk okuduğumda oldukça ilgimi çekmiş, hem aklımda hem de kalbimde kendine yer edinmişti. Diğer yandan yaratıcılık gerektiren elişi faaliyetlerine çocukluğumdan beri ilgi duyduğum için, gerçek bir Kintsugi deneyiminin ne keyifli olabileceğini hayal etmiştim.
Ve sonunda, 25 Ocak Cumartesi günü Cooklife Balat’ta gerçekleşen ve Türkiye’nin ilk Kintsugi atölyesi olma özelliğini taşıyan #KintsugiWithEmma etkinliğine katılma şansı yakaladım.
#kintsugiwithemma: Emma Krafft ile geleneksel Japon sanatı Kintsugi atölyesi
Workshop saati geldiğinde, içlerinde benim de yer aldığım 15 heyecanlı ve hevesli kişi, atölyedeki yerlerimizi çoktan almıştık. Mekana vardığımızda bizim için önceden hazırlanmış, kırılmış seramikler, farklı renkteki altın tozları, onarım esnasında ihtiyaç duyacağımız tüm materyaller ve Tomomi’nin muhteşem tatlıları bizi bekliyordu.
Etkinlik uzun yıllar Uzakdoğu’da yaşamış ve Kintsugi’nin inceliklerini orada öğrenmiş olan Esin Nalbantoğlu’nun sunumuyla başladı. Esin bizlere Kintsugi felsefesini, bu etkileyici felsefenin doğuş hikayesini, geleneksel ve modern yöntemleri anlatıp malzemeleri tanıttıktan sonra heyecanla kolları sıvadık. Ben küçük ama altın tozuyla bir araya geldiğinde güzel bir birliktelik yaratacağına inandığım bir parça seçtim.
Esin’in sunum esnasında dile getirdiği, Kintsugi’nin“yalnızca seramikleri onarmak değil, belki içimizde de onarılmayı bekleyen bir yerlere gideceğimiz bir yolculuk” olması fikri de içimdeki heyecanı artırdı. Parmaklarım çalışırken, bir yandan da kendimle ilgili düşüncelere daldım. Esin’in yönlendirmeleriyle çalışmamıza devam ederken; yalnızca sonuç için meraklanmıyor, aynı zamanda sürecin de keyfini çıkarıyorduk. Etkinlik boyunca Esin, zaman zaman bilgilendirici detaylar paylaşırken sorularımıza da içtenlikle yanıt verdi.
İstekli ellerimiz çalışırken, Tomomi’nin matcha çayından sonra bu kez de hazırladığı nefis tatlıların tadına baktık. Biz geleneksel Neriki hamuru ile yapılan Wagashi tatlılarının tadına bakarken, Matcha çayı yapımı ve Japon tatlıcılığının felsefesi üzerine de keyifli bir söyleşi gerçekleşti.
Kendi adıma bu deneyimin, uzun süredir klavye tuşlarına basmak dışında etkin kullanılmamış parmaklarımın da en az benim kadar keyif aldığı, meditatif ve renkli bir aktivite olduğunu söyleyebilirim. Üzerinde çalıştığım ve aşamalarını aşağıda görebileceğiniz parça da, en sevdiğim takılarımın yer aldığı dekoratif bir obje olarak evdeki yerini aldı.
Siz de Kintsugi sanatının detaylarını keşfetmek ve deneyimlemek isterseniz, gelecek etkinlikleri @emmakrafft_co ve @kintsugiwithemma hesaplarından takip edebilir; [email protected]’dan kendisiyle iletişime geçebilirsiniz.
“Kusursuzluk, gençlik ve yeniliğe tapan bu dönemde Kintsugi sanatı kırık bir çay bardağına olduğu kadar kendi hayatımıza uygulayabileceğimiz bir bilgeliği korur.
Parçalanmış kaplara harcanan özen ve sevgi kendimiz ve etrafımızdakilerle başlayarak hasarlı ve yaralı, savunmasız ve kusurlu olan her şeye saygı gösterme cesaretini verir.”