X

Kimsin sen: İyi oluşun yolu benliğin tek ve sabit olmadığını kavramaktan geçer

“Kimsin sen?” diye sorsam kendinizi nasıl tanımlardınız? Böyle bir soru, kesintisizce var olan bir varlık olduğumuz ön kabulünden kaynaklanıyor. Acaba gerçekten de öyle mi? Kimsin sen sorusuna verilecek cevaplar genelde bedene ve zihne atıflar yapılarak veriliyor. Öyleyse kimsin sen sorusunun cevabı beden mi yoksa zihin mi? Aslına bakarsanız insanlar olarak bizler tamamlanmamış varlıklar olarak dünyaya geliyoruz. Yaşantısal ve çevresel olaylar ile sürekli değişiyoruz. Bedenimiz de zihnimiz de tamamlanmış, sabit bir bütün değil. Bedenimizdeki ve beynimizdeki hücrelerin tümü belli aralıklarla tamamen ölüp yerine yenileri oluşuyor. Bu durumda “ben bedenim” veya “ben zihinim” şeklinde bir tanım yapmak anlamsız. Hele de duyum, duygu ve düşünce gibi zihinsel durumların sürekli değiştiğini göz önünde bulundurursak sürekli değişen bir yapıyı nasıl tanımlayabiliriz?

Bu sebeple “Sen kimsin?” sorusu, cevabı belirsiz bir soru. “Sen”i neyin belirlediği belirsiz. “Sen” bedene de zihne de göndermede bulunuyor olabilir. Her iki durumda da kim olduğumuza, yani her gün aynı insan olarak kaldığımıza ilişkin inancımızın temeli de kuşkulu. Nasıl aynı nehirde iki kere yıkanamazsak, yani bir nehrin sürekli aynı nehir olarak kalması mümkün değilse, aynı şekilde bir insanın da sürekli aynı insan olarak kalması mümkün değil (Kolak & Martin, 1989).

Benlik tek ve sabit değil: Ego ve Self ayrımı

Peki kim olduğumuzu tanımlamak mümkün görünmüyorsa kendimizi nasıl tanıyacağız? Bunun için önce beynimizin yapısına bir bakalım. İnsan beyni üçlü bir yapıya sahip. Birinci bölüm olan sürüngen beyin (veya beyin sapı) tüm hayvanlarda var olan, kontrolümüz dışında faaliyet gösteren yaşamsal fonksiyonları yöneten beynimiz. İkinci bölüm olan limbik sistem, duygusal yaşantıları düzenleyen kısım. Beynimizin üçüncü ve diğerlerine göre çok daha genç olan bölümü olan neokorteks ise düşünme ve anlamlandırma merkezi. İşte bizi diğer hayvanlardan ayıran en önemli şey neokortekse sahip olmamız.

Beynimizin bu üçlü yapısı sürekli zihin üretiyor. Görüldüğü gibi birbirinden farklı fonksiyonları olan (ama bir bütün olarak çalışan) beynimizin ürettiği zihin de bu yapılardan bağımsız değil. Örneğin eski beyinler olan beyin sapı ve limbik sistemin temel amacı hayatta kalmak. İşte bu yazı boyunca, sadece hayatta kalmaya programlanmış olan bu kısmın ürettiği zihne “ego”, düşünme ve anlamlandırma gibi faaliyetleri yerine getiren, düşündüğü üzerine düşünebilen neokorteksin ürettiği zihne de “self (öz)” diyeceğiz. Şimdi kendimizi tanımak için egomuzun nasıl çalıştığına bir göz atalım.

Egonun temel çalışma prensibi “hayatta kal!” olduğu için tanıdık olana sıkı sıkıya bağlı olmak ve çok güzel olsa bile değişime direnmek gibi huyları var. Şu ana kadar değişmediğini düşündüğünüz ne varsa yüksek olasılıkla egonun direnciyle ilgili. Ancak egonun sınırlamalarına şefkat göstermek önemli. Çünkü kendimizdeki ya da başkalarındaki egoyu kınarsak onu güçlendirmiş oluruz. Egonun tipik özelliklerden biri de, sürekli kişisel gelişim okumaları ve eğitimleri içinde kişiye kendini kaybettirmek. Bu tür çalışmaları yapan kişiler o kadar çok okuyor ve eğitim alıyorlar ki bir yerden sonra “ben bunu zaten biliyorum” tuzağına düşüyorlar. Bu aynı yerde takılıp kalmaya sebep oluyor. Öyleyse “her şeyi bilmemize rağmen” neden değişemiyoruz? Cevap basit: Bilgi başka bir şeydir, deneyim başka bir şey. Benlik dediğimiz şey dinamik ve sürekli değişen, olmaya devam eden bir şey. Dolayısıyla bizi dönüştüren güç ego olarak adlandırılan benlikten kaynaklanmıyor.

İnsan benliği (zihni ve bedeni) sürekli değişmekte olan bir yapıya sahip ise ne yapacağız? Aslına bakarsanız hiç bir şey “yapmayacağız”. Bir şey yapmamız gerektiğini söyleyen de ego zaten. Elimizde sadece şu an olduğuna göre, şu anda olana nasıl tepki verdiğimizi ve onu nasıl anlamlandırdığımızı gözlemlemekten başka yapacağımız bir şey yok. Gözlem yapan (yani ne düşündüğünün farkında olan) benlik parçamıza da self (öz) diyecek olursak, egoyu gözleyen parçamız bizi iyi oluşa götürür. Ego dirençlidir ve savunmaları devreye sokar. Ancak egomuzun dirençlerini bırakmaya istekli olmak bile iyileşmeyi başlatır. Ego kontrolün kendisini gözleyen başka bir şeye bırakılmasına direnir çünkü aslında kişinin sıkışıp kaldığı konumun getirilerinden zevk alıyordur. İşte kendinizi olduğunuz yerde sıkışmış hissetmenizin sebebi egonun bundan bir kazanç sağlıyor olmasıdır.

İşte kazanç/fayda odaklı olan Ego, hayatta kalmak için sürekli olarak tehditlere odaklanır, dost/düşman, iyi/kötü gibi kavramsallaştırmalar yapar. Ego neyin faydalı, neyin zararlı, kimin düşman, kimin dost olduğunu sürekli olarak ve çok hızlı saptayan bir bilgisayar gibidir. Ancak bilgisayarlar bir bilgi parçasına diğer bilgiden daha fazla değer ve anlam atfetmez. Ama ego bunu yapar. Bu sebeple ego ile gerçeklik arasında çok küçük ama önemli bir fark vardır. Dolayısıyla ego hiç bir zaman şimdiki anı deneyimleyemez. Ego sürekli bir yapma hali içinde olmalıdır zira bir şeyler yapmak egoyu canlı tutar. Fayda ve kazanç odaklı olan Ego “haklı kızgınlık”, iyilik yaparak kendini iyi hissetmek, “haklı mağduriyet” gibi kılıfları da sever. İnsan neden acı çekmek istesin ki diye düşünebilirsiniz ama aslında pek çok insan haksızlığa uğramaktan ve rahatsız edilmekten (kurban olmak) büyük zevk alır (Hawkins, 2020). Çünkü Ego acıya bağımlı olmayı sever. Bu bakış açısı egonun kendini değiştirmek yerine dünyanın değişmesini talep etmesinden gelir. İşte bu nedenle iyi oluş, diğer insanları/toplumu/dünyayı değiştirmek yerine kendinizi değiştirmeye istekli olmanızla ilgilidir. Zaten kendinizi değiştirdiğinizde başkalarını/olayları da farklı şekilde deneyimleyeceğiniz için, bir yerde onlar da değişmiş olur.

Ego her zaman -acı verici olsa bile- tanıdık olana çekilir ve ona tutunur dedik. Bunun pek çok örneğini günlük hayatta görürüz: Kendisine şiddet gösteren bir eşten ayrılmamak, manipüle edildiğimiz ilişkilerde ısrarla kalmak, hiç de mutlu olmadığımız işlere gitmeye devam etmek gibi. Egonun bunu yapma sebebi bilinen şeye tutunarak gelecekteki belirsizlikten korunmaya çalışmasıdır. Ego geçmişin acı verici de olsa kesinliğini, gelecekteki belirsizliğe yeğler. Çünkü bilinmeyene kalkışmak çaba ve enerji gerektirir. Ama ego en az çaba ve enerjiyle hayatta kalmaya çalışır. Bu nedenle “değişmek” göze büyür. Peki değişim için çaba göstermeye karşı bu isteksizliğin üstesinden nasıl geleceğiz? Burada öncelikle “çaba” ile ne anladığımıza bir bakalım. Ego açısından çaba göstermek bir şeyi değiştirmek için ona müdahale etmek, onunla mücadele etmek, çok enerji harcamak gibi anlamlara geliyor. Ama aslında içsel değişimin sırrı değiştirmeye “çabalamadan” sadece gözlemlemekten geçiyor.

“Değiştirmeye çabalamadan olanı gözlemlemek” niyeti sayesinde Heisenberg’in belirsizlik ilkesi devreye girer ve gücünüzü artık egonuzdan değil, alandan almaya başlarsınız. Heisenberg’in belirsizlik ilkesine göre “bir şeyin gözlemlenmesi onu değiştirir.” Böylece daha fazla farkında olur ve istemediğiniz şeye verdiğiniz anlamı nötürleştirirsiniz, yani artık “olsa da olur olmasa da olurdur”.  Zaten istemediğiniz şeyi hayatınızda tutan da ona olumsuz anlamlar yükleyerek onu güçlendirmektir. “Bu çok kötü/tahammül edilemez bir şey, asla olmamalı” şeklinde bir kavramsallaştırma zorla değiştirmeye çalışmaktır. Ama zorla güzellik olmaz.

İşte şeylere iyi/kötü, doğru/yanlış ikililiğinde anlamlar yükleyen Ego, gördüğü dünyanın onun gördüğü gibi olduğundan emindir. Ego, olan şey ile kendi algısı arasında bir fark olabileceği gerçeğini kabul etmek istemez. Bu nedenle olanı çarpıtmayı sever. Algısının olgudan uzak oluşu sebebiyle ego başkalarını kınama, haklı olma, dışarda bir suçlu arama, intikam ve nefret içinde olma hallerini yaratır. Bunu aşmanın yolu bu bilgilerin kendimiz için de geçerli olduğunu kabul etmekten geçer. Yapabileceğiniz tek şey başkalarının egosuyla değil kendi egonuzla ilgilenmek ve ona gözlemciden bakmaktır. Böylelikle dürüstleşir ve iyi oluş yolculuğunuzu başlatmış olursunuz.

Bir psikolojik danışmandan profesyonel destek almak isterseniz detaylı bilgi almak için bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz.

Kaynaklar:
Elbeyoğlu, K. (2011). Zihin Felsefesi. Editörler: Veli Urhan & Serdar Uslu. Anadolu Üniversitesi.
Hawkins, D. R. (2020). The Map of Consciousness Explained A Proven Energy Scale to Actualize Your Ultimate Potential. Hay House Inc.
Kolak D. & Martin, R. (1989). Wisdom Without Answers: A Guide to the Experience of Philosophy, Belmont, California: Wadsworth Publishing Company.

İlginizi çekebilir: İnsan aritmetik bir toplam değil, olasılıktır: İyi oluş bir inşa sürecidir

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale