Kendinizden sık sık şüphe ediyor musunuz? Örneğin çalıştığınız iş yerini hak etmediğinizi düşündüğünüz oluyor mu? Patronunuz sizden övgüyle bahsettiğinde bunu hak etmediğinizi düşünerek kendinizi aşırı rahatsız mı hissediyorsunuz? Aslında tecrübesiz, yeteneksiz, başarısız, bilgisiz olduğunuzun bir gün ortaya çıkacağını mı düşünüyorsunuz?
Eğer bu sorulara verdiğiniz yanıt evet ise, psikolojide kimlik hırsızlığı sendromu (impostor sendrom) denilen sendroma yakalanmış olabilirsiniz. Yalnız değilsiniz, insanların yüzde 70’i kariyerlerinin belli noktasında bu sendroma yakalanıyor.
İlgili yazı: Kendine güven sorununun üstesinden gelmek için en pratik 5 yöntem
Kimlik hırsızlığı sendromu nedir?
Kimlik hırsızlığı sendromundan muzdarip kişiler kendilerini yetersiz hissediyor ve bunun aksini gösteren bir şey karşılaştıklarında kendilerinden şüphe duymaya başlıyor. Kimlik hırsızlığı sendromu insanların kendilerini sanki entelektüel birer hırsız gibi hissetmelerine neden oluyor. Bu kişiler başarılarının ve kazanımlarının farkına varamıyor.
Bu sendrom genellikle işinde başarılı olan, kendi çevresinde veya yaş grubunda öncü olabilecek başarılar elde etmiş olan profesyoneller arasında görülüyor. Kimlik hırsızlığı sendromu yaşayan kişiler, kariyerlerinde yükselirken etraflarında olup bitenle ilgilenmeyi bırakıyor ve bir noktadan sonra bulundukları yerde paniklemeye ve kendilerini sahtekar gibi hissetmeye başlıyor ve çevrelerindeki insanları aslında bu başarıyı hak ettiğine ikna etme çabası içine giriyor.
İlgili yazı: Kendine güvensizlik sorununun 3 sebebi ve başa çıkma yolları
Peki, kimlik hırsızlığı sendromunun kaynağı nereden geliyor?
Psikologlar, diğer tüm alışkanlığa bağlı kalıplaşmış düşüncelerde olduğu gibi kimlik hırsızlığı sendromunun da aile yapısından veya yetiştirilme koşullarından kaynaklandığını düşünüyor. Kimlik hırsızlığı sendromuna neden oluşturabilecek bazı yetiştirilme örneklerini şöyle sıralamak mümkün:
Hak edilmemiş övgü
Eğer anne babanız veya hayatınızda belirleyici bir rolü olan aile büyükleri aldığınız övgüleri aslında hak etmediğiniz düşüncesini aşıladıysa, bir süre sonra kendinizi sahtekar gibi hissetmeye başlamış olabilirsiniz. Size sık sık “iyi bir kız” veya “iyi bir oğlan” olduğunuzu mu söylediler? Spor, sanat veya okuldaki derslerinizde başarılı olduğunuzda sizi
sadece kendi başarılarınızdan ötürü değil başkalarıyla kıyaslayarak mı alkışladılar? Eğer durum böyleyse, başarılarınızın ve yeteneklerinizin aslında sahte olduğunu düşünmeye başlamış olabilirsiniz.
Hiç övgü almamak
Yaptığınız güzel şeylerin sonunda bile hiç övgü almadıysanız, kendinizi yetersiz hissetmeye bu şekilde başlamış olabilirsiniz. En küçükten en büyüğüne, herkes kendine olan öz saygısını ve özgüvenini beslemek için övgüye ihtiyaç duyar. Koşullara bağlı övgü almak veya hiç övgü almamak derin bir güvensizlik duygusu oluşturabilir. Çocuklar için bu durum daha büyük önem oluşturabilir. Eğer çocukken bu ihtiyacınız karşılanmadıysa, yetişkin olduğunuzda da kendinize karşı bakış açınızda sorunlu yanlar olabilir.
Yetki verilmemesi
Eğer çocukken “Abin önde oturmayı hak ediyor çünkü o tabağındaki yemeği bitirdi ama sen bitirmedin” şeklinde veya “Odanı toplamadığın için istediğin tatlıyı yemeye hakkın yok” gibi cümlelerle terbiye edildiyseniz, genellikle hiçbir şeyi hak etmeyen bir insan olduğunuzu düşünmeye başlamış olabilirsiniz. Eğer bir şeyi hak etmek size öğretilirken her seferinde cezayla ilişkilendirildiyse, hak etme kavramını yanlış algılamış olabilirsiniz.
İlgili yazı: Kendine güvenen çocuklar yetiştirmenin ve huzurunuzu korumanın 3 yolu
Aile tarafından biçilen roller
Eğer ikiziniz varsa, aileniz tarafından size bazı roller biçilmiş olabilir: Zeki olan, hassas olan, hırslı olan… Aile tarafından biçilen bu tür rollerin dışına çıkmak her zaman kolay olmuyor. Eğer bir kişinin gerçek özellikleri, biçilen rolle uyum sağlamıyorsa kişide derin bir şüphecilik belirebiliyor.
Kronikleşmiş kendinden şüphe duyma eğilimiyle mücadele yöntemleri
Kimlik hırsızlığı sendromundan kurtulmanın tek yolu, kökleri çocukluğunuza dayanan bazı inanışları ortadan kaldırmaktan geçiyor. Ancak yıllardır sizinle birlikte gelen bu inanışlardan kurtulmak pek de kolay olmayabilir. İşte kimlik hırsızlığı sendromuıyla mücadele etmeniz için bazı öneriler:
Niceliğe değil niteliğe odaklanın
Kimlik hırsızlığı sendromundan muzdarip kişiler genellikle kendilerini erişilmez hedeflere göre değerlendirmek yoluna gider. Bu yüzden en sonunda kendilerinin yetersiz olduklarını veya övgü alsalar bile sahtekar olduklarını düşünürler.
Başarılarınızın niceliğine değil niteliğine bakın. Profesyonel başarıların bir ölçütü yok, bu yüzden kariyerinizde neredeyseniz oradasınız işte. Sadece bazı zorunlulukları yerine getirdiğiniz veya bazı sorulardan iyi puanlar aldığınız için değil, hak ettiğiniz için oradasınız.
Övgüleri objektif bir şekilde sahiplenin
Bir sonraki sefer övgü aldığınızda, bunu bir gerçek olarak kabul edin. Söylenen şeyi yargılamayın veya analiz etmeyin, sadece kabul edin.
Kelimeler saçmayı bırakın
Başarılarınızla ilgili açıklamalar yaparken, bunun aslında çok da etkileyici bir şey olmadığı anlamına gelecek kelimeler sarf etmeyi bırakın. Böyle yaparak hak etmediğinizi düşündüğünüz bir başarı karşısında hissettiğiniz rahatsızlığı bastırmaya çalışıyorsunuz. Bunun yerine “Teşekkür ederim, işe yaramasına çok sevindim” deyip yolunuza devam edebilirsiniz.
Sadece şanslı olduğunuzu düşünmeyi bırakın
Başarılarınızı anlatırken “şans” kelimesini sözlüğünüzden çıkarın. Evet, bazen doğru zamanda doğru yerde bulunmak diye bir şey var. Ancak en zor koşullarda bile sıkı bir çalışma ve teknik yeterlilik sayesinde başarılar kazanmak mümkün. Aldığınız başarılar, terfiler, kazandığınız ödüller sadece şanslı olduğunuz için değil; çaba ve emek harcadığınız için sizin oldu. Onların hepsini hak ettiniz.
Kaynak:
PsychCentral