X

Kimliğimiz inançlarımız üzerine mi kurulu, yoksa bildiklerimiz üzerine mi?

Sahip olduğumuz inançlar, dışarıya gösterdiğimiz kimliğimizin bir parçası hem de çok büyük bir parçası. Dışarıya gösterdiğimiz desem de bir şekilde inandığımız, o olduğumuza emin olduğumuz bir dış kabuk. İnanç dediğimiz şey, basitçe, bir manipülasyon sonucu ikna olduğumuz herhangi bir olgudur. İnanmak, kanmaktır bir şekliyle. Bir şeyin doğru olduğuna dair fikre olur vermek. Akıl ile verdiğimiz bir karar. Oysa bilmek başka bir şeydir. Bilmek bir ikna, bir manipülasyon gerektirmez. Sorgusuz bir biat getirir içten. Boyun eğme bile değil, ilahi bir kabul halidir. Bu ikisi arasında cidden incecik (süptil) bir fark vardır. Ancak bu fark yaşamlarımızda yol ayrımları geldiğinde uçurumlar yaratır. Aynen bir dairenin merkez noktasından alınan x derecelik açının, daire çapı genişledikçe açılması gibi.

İnanmak ile bilmek arasındaki farkı en basit şöyle anlatabilirim;
İsmimin Esra olduğuna inanıyor muyum, yoksa bunu biliyor muyum?
Var olduğuma inanıyor muyum, yoksa bunu biliyor muyum?
Bir ideolojiye inanıyor muyum, yoksa biliyor muyum?

Soruları çoğaltabiliriz. Cevaplarda kendimize dürüst olduğumuz sürece de aslında yaşam ile ilgili karar ve enerjimizi nerelere verdiğimizi görebiliriz.

Bu … Yapacağıma inanıyor muyum, biliyor muyum?
… Doğru olduğuna inanıyor muyum, biliyor muyum?

İnançlar genellikle, belirli yapıların büyük reklam kampanyaları sonucunda satın aldığımız dosyalar gibidirler. Kadınların zayıf olduğuna inanırız, hayatın zor olduğuna inanırız, insanın doğadaki diğer canlılardan üstün olduğuna inanırız, anlatılan dinlere inanırız, tarih bilgilerine inanırız, annemizin söylediklerine inanırız, bize sevgisiz davrananın, alt metinde sevilmeye değer olmadığımızı (ki kendisine diyordur da) söylemesine inanırız, layık olmadığımız fikrine inanırız, ayrı olduğumuz fikrine inanırız…

Ama içten içe biliriz. Ayrı olmadığımızı, dinlerde anlatılandan çok daha farklı gizli bir sevgiyi, sevgiliyi, aslında değer olduğumuzu… Biliriz, nasıl bildiğimizi bilmediğimiz bir şekilde biliriz. Bazen o kadar iyi biliriz ki, açıklamaya kalkınca kelimeler içleri boş, kof çekirdekler gibi ezilir ağzımızda. Ne söylesek doldurmaz içini. Fikrin karşısına kelimelerle geçemediği için “iç bilmelerimiz”, bildiğimizden şüphe ederiz. İnancın getirdiği güçlü motivasyona, manipülasyona teslim oluruz. Karşı koyacak akılcı bir güç bulamayız.

Oysa akılcı güce ihtiyacımız olması inancı bile satın alınmış bir gerçekliktir. Tek olanın, kendine benzer bir örnek arayışında yalnız olması çok doğaldır! Tekliğin doğası budur ve genel hikayeler ile desteklenip beslenemez! Burada cesaret, “benim” diyebilmekte ve tek olanın sorumluluğuna “evet” demektedir. Sorumluluk deyince kelimenin getirdiği enerjisel yükten sıyrılın lütfen, içinde nefes almaktan, hakim olmaktan bahsediyorum, mülkiyetsiz bir sahiplikten.

Bu tabloya bakarsak her şeyi yıkıp yeniden yapılandırmak lazım gibi ya, aynen de öyle.
Soru çok basit!
İnanıyor muyum?
Biliyor muyum?
Tek kuralı var, dürüstlük!
Amasız, mazeretsiz, kaçmadan…

İstediğim hayatı yaşayacağımı biliyor muyum?
Bu ilişkinin yürüyeceğini/yürümeyeceğini biliyor muyum?

Bilmek doğal bir topraklanmadır. Hep biliriz, sadece kabul etmek bazen bize zor gelir. Dürüstçe, bildiğini “gördüğünde” köklenirsin. O merkezlenme dediğini kolayca yaşarsın. Kendiliğinden! Binlerce ritüele ihtiyacın yoktur. Sadece bildiğin hal içinde kendine dürüst olursun. Gerçeksindir, varsındır ve oradasındır. Senin gerçekliğin, tek gerçektir. Başka bir soru, sual, sorgulama yoktur. Netlik güzel şey değil mi? Omuzlardaki tonlarca kum torbasını yere bırakmak gibi.

Hayatın zor olduğu bir inançtır, yaşamın acı olduğu bir inançtır, mutluluğun diğerlerine bağlı olduğu bir inançtır, tanrının cezalandırıcı olması bir inançtır. American Gods dizisinin ilk bölümünde Lucifer şöyle diyor; “Bunca insan bu demir yığınının uçtuğuna inanmasaydı bu uçak nasıl havada kalırdı?”

İnanç bu kadar güçlüdür. Düşüncelerin keskin ve bir dolu kaygı, bazen umut (ki genellikle bir hırs eşliğinde) ile bir yere yönlendirilmesidir. Her gün, her birimiz, birilerinin rüyaları için elimizdeki sihirli değnekler ile tatlı sihirler yapıyoruz. Hayalleri gerçek kılıyoruz, bilmeden… Satın aldığımız o fikirlere bizim gerçeklerimiz gibi sahip çıkarak… Başkalarının doğrularına körü körüne inanarak, onların kendi yaşamları için kurdukları düşlere gönüllü olarak yardım ediyoruz. Bazen de meydan okuyoruz hayata ve acılarımıza, göreceksiniz benim kim olduğumu! “İstanbul sen mi büyüksün, ben mi?” sendromu ile, kendimize sahte bir “binanç” yaratıyoruz. Bu da yeni bir terim olsun, *bildiğimize kendimizi inandırdığımız bir inanç hali!

Düşünsenize, mutsuz ne kadar çok evlilik, ilişki var. Sadece “dul” kadın olmanın zor olduğu inancından, başka bir ilişki için yaşının geçmiş olduğu inancından… Mutsuz ne kadar çok çalışan var, başka bir iş bulamayacağı inancından, başka bir beceriye bu saatten sonra sahip olamayacağı inancından… Ve bu inançlar, sorgusuz bir iç mecburiyet ile hizmet eden bir çalışanı doğurur. İş yerinin hayalini gerçek kılar. İlişkinin diğer tarafındakini özgür ve çabasız kılar.

Bu inançlara o kadar çok inanırız ki, artık binanç olurlar…

Bildiğimizi yaşamadığımızda, başka birinin veya sistemin bildiğini yaşamak zorunda oluruz. Otomatik olarak.

Kendiniz hakkında karar vermeye hazır mısınız? Sorumluluğunuzu almaya?
“Ben benim” demeye ve bu da benim bildiğim demeye!

Bu hayat tek, siz de teksiniz.
İçten içe bildiğiniz ben özelim duygusu buradan gelir. Teksiniz çünkü. Üstün değil, aşağıda, yukarıda değil, tek…
Ve bu tek olan, tekliğini kabul etmez ise, yaşam gerçekten var olur mu onun için?

Bugün, şimdi, bildiğin sen ile inandığın “şeyler” arasında seçim yaparken farkında ol, kimi seçtiğini…

Kendi hayallerinin büyücüsü olmaya, kendine evet diyenlere selam olsun!

İlginizi çekebilir: Farkında mıyız: Bilinçaltımıza kimler, neler fısıldıyor?

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale