X

Kimilerine göre “hayalet şehir” kimilerine göre “tarihin ta kendisi”: Edinburgh

“Hayaletin de turizmi mi olurmuş?” demiştim ilk duyduğumda. Çocukken uykularımızı kaçıran onlarca hikayenin baş müsebbibi olan hayaletler, nasıl olur da turizm yani para kazanma yolu olabilirdi. 

Edinburgh’a tarihi yapı ve heykellere olan hayranlığımdan gitmeyi hep çok istemiştim, rota günün birinde oraya çevrilince açtım okunacak ne varsa. Şehre dair tarihi bilgilere tam mest olmuştum ki gözüme bir kaynakta “hayalet hikayeleri” başlığı takıldı; sonrası ise tam bir şaşırtıcı olaylar silsilesi.

Hala hayaletlere inanır mısınız bilmiyorum ya da hayalet denince aklınıza tek gelen isim “Casper” mıdır yalnızca? Eğer öyleyse şehrin hayalet turları çok ilginizi çekmeyebilir ama fantastik kitaplar okuyup, hayal gücünüz de size farklı oyunlar oynuyorsa o zaman kendinizi hayalet turizmine kendinizi teslim edebilirsiniz. 

Edinburgh / İskoçya

Zamanında tüccarlar tarafından depo olarak kullanılan mahzenler, su baskınlarından dolayı kullanamaz hale gelince terk edilmişler. Sonrasında ise evsizler bu mahzenleri kendileri için ev haline getirmiş. Fakat zamanla buralar cinayetin kol gezdiği yerler haline gelmiş ve insanları öldürüp kadavra olarak tıp fakültesine satabilmek için cinayetler işlenir olmuş. Bu cinayetler de hayalet hikayelerini doğurmuş. Hatta öyle ki şehre ait ünlü seri katiller türemiş.

Bu hikayeler her ne kadar benim dikkatimi çekmemiş olsa da, eğer bu tarz korkular yaşamayı seven biriyseniz “hayalet turlarına” katılmanızı öneririm.

Fakat Edinburg hafızamda tam da hayal ettiğim gibi, tarih şehri olarak kalsın istediğim için, ben turlar yerine tarihi yerleri gezmeyi tercih ediyorum. O zaman başlayalım!

Edinburgh: Nasıl gidilir, nerede kalınır, havası nasıldır?

Edinburgh havaalanından şehre ulaşımı çok rahat olan Avrupa şehirlerinden biri, şehir merkezine sık aralıklarla kalkan otobüsler ile hem ucuz hem de çok kolay bir şekilde ulaşabiliyorsunuz. Konaklama içinse yine şehir merkezinde yer alan butik otelleri tercih edebilirsiniz. Konaklama hem para biriminden hem de bu bölgenin genel olarak pahalı olmasından kaynaklı diğer Avrupa şehirleri kadar ucuz değil ama şehri gezmeniz için 2 gün yeterli olacağından 1 gece konaklamanız da sizi çok zorlamayacaktır.

Bu bölgenin klasik hava durumu yağışlı olsa da benim gibi güneşe aşık birinin geleceğini duymuş olacak ki, gezimiz boyunca hava hep ışıl ışıl güneşliydi. Ama yine de siz gezi öncesi hava durumunu mutlaka kontrol edin, zira buraların yağmuru bir başladığı zaman kolay kolay bitmez.

Edinburgh Kalesi 

Odamıza yerleşip yola koyulmadan önce haritada ilk işaretlediğim yer olan Edinburgh Kalesi’ne odamın camından “bekle geliyorum” diye avaz avaz bağırmak istiyorum. Şehrin hemen hemen her noktasından görülebilen kale, o kadar büyüleyici ki sizi kendine hayran bırakıyor. 

Edinburgh’ta her yer yürüme mesafesinde olduğu için çok şanslıyız, gezmek istediğimiz noktalara yürürken aynı zamanda diğer tarihi yerleri de görme şansımız oluyor.

The Royal Mile Caddesi / Edinburgh

The Royal Mile Caddesi’ni gezmek zaten başlı başına bir tarih turu. Caddenin her iki tarafı minik, renkli cafeler ve pub’larla dolu. İster cafelerde İskoçya’ya özgü kurabiyeler ile çayınızı yudumlayın isterseniz de İskoçya’nın nam salmış viskilerinin tadına bakın. Yola daha yeni başladığımız için henüz soluklanmak istemiyoruz ama tasarım dükkanlarını da gezmekten kendimi alamıyorum. Bu yol boyunca kendinizi orta çağda geziyor gibi hissedebilirsiniz. Dokusuna hiç zarar verilememiş yapılar ve sokaklar insana bir film platosunda geziyor hissi yaşatıyor.

Kaleye bir an önce ulaşabilmek için hızlı adımlarla ilerliyoruz veeeee perde…

Edinburgh’un en önemli simgelerinden biri olan şehrin “old town” kısmında yer alan kale, 1000 yıldır yıkılmadan ayakta kalan dünyanın nadir kalelerinden biri. Kalenin girişinde William Wolce heykeli  karşılaşıyor bizi, bu kişi İskoç halkı için kahraman olarak sayıldığı için kale girişine heykelini dikmişler. Kalenin bahçesinde hala sembolik olarak kullanılan birçok top bulunmakta ve bu toplar belirli günlerde kullanılmaktaymış. Aktif olarak içerisinde yaşam olan dönemlerin lüks hayatını yansıtan ve  ziyarete açık odalarını dolaşırken döneme tanıklık edebilirsiniz. Gezerken kalenin içerisinde yer alan ve Edinburgh’un en eski yapılarından biri olduğu söylenen St. Margaret’s Chapel’i göreceksiniz. Sanırım bu yapı evlilik ve vaftiz gibi törenlerde hala kullanılmaktaymış. Kaleyi detaylı bir şekilde gezmek yarım gününüzü alacaktır; yapı içerisinde engebeli yollar ve birçok merdiven olduğu için mutlaka rahat bir ayakkabı giymenizi öneririm.

St. Margaret’s Chapel / Edinburgh

Yorgunluğumuzu atmak için şehrin merkezinde yer alan ve Princess Street boyunca uzanan  yemyeşil parkta soluklanmaya gidiyoruz. Şehrin “new town” bölümünde yer alan, muhteşem doğası ve Edinburgh Kalesi manzarası ile dinlenmek için iyi bir tercih.

Yola tekrar koyulmaya karar verdiğimizde ise güneşin batmasına az bir zaman kaldığı için güneşin batışındaki eşsiz manzarası ile nam salmış Calton Hill’e gitmek için yürümeye başlıyoruz. Princess Street’in doğu kısmında yer alan yapı asıl bulunduğu konum ile önem arz ediyor. Güneşin batışına doğru yetişebilirseniz nedenini anlayacaksınız. Çok şükür yetişip o eşsiz manzarayı yakalıyoruz. Size ufak bir tavsiye, güneşin batımına 1 saat varken orada olursanız fotoğraf çekmek için iyi bir nokta yakalayabilirsiniz. Hem yerli halk hem de turistler tarafından rağbet gördüğü için çok kalabalık oluyor.

Calton Hill / Edinburgh

Şehrin manzarasını ise ayrıca paylaşmak isterim.

Edinburgh

Görebilmek için yalnızca tek bir akşamımız olduğundan bu manzarayı kaçırmadığımız için kendimi çok şanslı hissediyorum…

İlk gün için oldukça çok yer gezdiğimizden iyi bir yemeği hak ediyoruz. Hem yemek hem de azıcık dinlenip yarın yola devam etmek için biraz dinlenme vakti. Sabah erken uyanıp hayatı ıskalamayanlardansanız bu özelliğiniz en çok da böyle tatillerde işe yarayacaktır. Güne erkenden başlıyoruz yine. Bugün için rotada 2 yer var, onun dışında da azıcık alışveriş!

Scott Anıtı

İkinci günün ilk durağı Scott Anıtı! Ki zaten dün Princess Street’de gezerken önünden geçmiştik ama durup inceleme ve fotoğraf çekilmeye zaman kalmamıştı. Bu anıt bir yazar için dikilmiş en büyük anıt özelliği taşıyor. Walter Scott isimli yazar için yapılmış olan anıtta yazarın sadık köpeğine de yer verilmiş. Anıtta yazarın kitaplarında geçen karakterin küçük heykelleri de bulunmakta.

Walter Scott isimli yazar için yapılmış olan anıtta yazarın sadık köpeğine de yer verilmiş.

Yalnızca İskoçya değil, aslında tüm Birleşik Krallık’a baktığımızda da edebiyata ne kadar değer verdiklerini yaptıkları eserlerden bile anlayabiliriz.

Bu nokta hem Princess Street, hem Edinburgh Kalesi hem de o dün gittiğimiz yemyeşil parkın tam orta noktasında yer aldığı için kafamızı çevirdiğimiz her yer fotoğraflamak ve bu gezimize birer kare daha katmak için mükemmel bir yer.

Şimdi ise son durağımıza doğru yavaş yavaş ilerlemeye başlayalım. Orayı da anlatayım size biraz, sonra ben tasarım dükkanlarına gömüleceğim…

St. Giles Katedrali

Son durağımız St. Giles Katedrali. Katedrale geçmeden önce fotoğrafta da görebileceğiniz gibi katedralin önünde büyük bir heykel yer alıyor. Bu heykel İskoçyalı ünlü filozof Adam Smith’e ait. “Ulusların Zenginliği” demem yeterli olacaktır, sanırım.

Gotik emareleri rahatlıkla görebileceğiniz katedrale doğru ilerlemeye başlıyoruz.

St. Giles Katedrali / Edinburgh

Şehrin en önemli dini yerlerinden biri olan katedral 900 küsur yıldır görevini sürdürmektedir. Bu katedralin en önemli özelliklerinden biri fotoğrafta da görebileceğiniz gibi “taç” şeklindeki çan kulesidir. Bu özelliği ile diğer katedrallerden ayrılmaktadır. İçerisini gezmek isterseniz az bir ücret ödeyerek gezebilme şansınız var, ki nitekim gotik eserleri sevenler için gezilmesi gereken önemli yerlerden biri. Katedralden ayrılıp ilk gün gördüğü tasarım dükkanlarına doğru yol almaya başlıyorum.

Sonrasında ise yine yolculuk vakti. Kim bilir belki bir gün yollarda karşılaşırız.

Yolların insanı geliştirdiğine inananlardansanız yollarınızın çok olması dileğiyle…

İlginizi çekebilir: Sokaklarında yürümekten bıkmayacağınız masal şehri: Canterbury

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Ceren Elitas: "Üç kelimeyle kendini anlatır mısın?" sorusu ile sınandığımız zor günlerden geçen biri olmamdan mütevellit kendimi anlatma konusunda antremanlıyım. Ama gel gör ki bu durum, kısıtlamaların sonunda gelen patlamalardandır sanırım, yetmez oldu üç kelime meramımı anlatmama… Mayıs’ta doğduğumdan ayrı bir severim baharı, güneşi, güneşin verdiği enerjiyi… Burcum ikizler:) Tamam tamam aklınızdan geçenleri biliyorum. Evet, dengesizim. Evet, maymun iştahlıyım. Ve evet itici gücüm tutkularım. Gülmeye bayılırım. Hayatta şansa inanmayanlardanım. Varsa iyi şeyler hayatımda bilin ki, elde edene kadar hayat canımı çıkarmıştır; bu sebeple de hayatımdakilerin kıymetini iyi bilirim. Çalışmayı çok severim. Hani öyle ‘pazartesi sendromu’ zırvası benlik değil azizim. Okumak, hobim değil nefes alma biçimim. Gezerim, ülkemi de dünyayı da. Yürümeyi çok severim. Dilim döndüğünce buralardayım.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale