X

Kilo vermek isteyenlerin doğru sandığı 10 yanlış

Kilo vermek söz konusu olduğunda hepimizin bildiği ya da bildiğini sandığı bazı şeyler var. Ancak bunların bir kısmının aslında gerçekle yakından uzaktan alakası yok. Gelin, doğru sandığımız yanlışlara göz atalım.

“Saat 19.00’dan sonra yemek yemek kilo aldırır.”

Keşke hepimiz yemeklerimizi saat 18.00 itibarıyla bitiriyor olabilsek… Ancak metropoldeki yaşamda pandemi öncesi trafikte zaman kaybederken şimdi de evden çalışma ile çalışma saatlerinin uzaması ile bilgisayarları kapatamadığımız için geç saatlerde yemek yer olduk. Ayrıca yaz mevsiminin de başlamasıyla, karantina yasakları da kalkınca yemek saatleri geç saatlere kadar uzayabilmekte. İşte hal böyle olunca özellikle akşam yemeğini yemeyerek kilo vermeye çalışan/kilo veren birçok insan için de kilo almak kaçınılmaz olur.

Bilmeliyiz ki kilo kaybı vücudun enerji dengesine göre, yani kişinin günlük temposuna göre gerçekleşir. Gün içinde alınan kaloriden daha az kalori yakılıyorsa enerjinin fazlası vücuttan atılamamış demektir. Bu kalori dengesinde tabii ki isteğimiz kahvaltıyı yoğun, öğleyi daha hafif, akşamı da öğle yemeğine göre de daha hafif bir öğünle geçirmek…

Ayrıca alınan kalorinin içeriği de önemli: Ne kadarı karbonhidrat, ne kadarı protein, ne kadarı yağ gruplarından? Karbonhidrat ve yağdan zengin yiyecekleri akşam saatlerine bırakmayarak, daha yağsız protein kaynakları ve sebzeden oluşan bir akşam öğünü kan şekeri dengesini sağlar. Kahvaltı ve öğle saatlerinde karbonhidrat tüketmek akşam yemeği saati gecikse de kalori tolerasyonunu artıracaktır.

“Karbonhidrat kilo aldırır.”

Karbonhidrat, temel besin bileşenlerinden en önemli olan gruptur. Günlük alınması gereken kalorinin %50 kadarı karbonhidratlardan sağlanmaktadır. Vücutta fizyolojik işlemlerin çoğu karbonhidratlardan gelen enerji yardımıyla gerçekleşmektedir. Düşük karbonhidrat alımı osteoporoz, yüksek kolesterol, konstipasyon, kolon rahatsızlıkları gibi sağlık problemlerine neden olabilmektedir.

Karbonhidrat konusunda dikkat edilmesi gereken nokta aslında tüketilen karbonhidratın türüdür. Basit karbonhidrat ve kompleks karbonhidratları iyi ayrıştırıp, doğru miktarda tercih yapıldığında karbonhidrat tüketmek kilo aldırmaz, aksine kilo kontrolünü kolaylaştırır.

Şeker, beyaz un ve bunlardan yapılan yiyecekler, pirinç pilavı, patates gibi gıdalar glisemik indeksi yüksek basit karbonhidrat grubuna girerken; bulgur, çavdar, tam buğday, yulaf, kinoa, karabuğday gibi yiyecekler sağlıklı kabul edilen kompleks karbonhidratlara girmektedir. Tercihlerimizi bu doğrultuda yapmak ve porsiyon kontrolü yapmak, kilo kontrolüne de destek olacaktır.

“Aç karnına greyfurt, lahana çorbası, kereviz suyu içmek ve limonlu su yağ yakar.”

Doğrudan yağ yakan mucizevi bir besin öğesi yoktur. Kafein gibi kısa süreliğine metabolizmayı hızlandıran uyarıcı maddeler içeren besinler vardır. Kilo vermek istiyorsanız düzenli beslenmeli, yeterli lif tüketmeli, fiziksel aktivite yapmalısınız. Yukarıda bahsedilen besinler liften oldukça zengin, düşük kalorili besleyici besinlerdir. Ancak fayda sağlayabilmek ve kalıcı kilo verebilmek için düzenli aralıklarla bu besinlere yer vermeli, bu besinlerin tek tip bir şekilde bulunduğu diyetlerden kaçınmalısınız.

“Kilo vermek için ‘fasting’ yani uzun süre aç kalmak gerek.”

Son dönemlerin en popüler diyetlerinden aralıklı oruç birçok kişi için kurtarıcı olsa da özellikle şeker düşüklüğü (hipoglisemi) tanısı olan kişilerin kilo almasına neden oluyor. 3 temel ana öğün ile beslenirken gerektiği durumlarda ara öğün yapmak açlığı kontrol etmeye, porsiyon kontrolüne yardımcı olur. 4-5 saatlik öğün aralarında 100-200 kalorilik atıştırmalıklar bir sonraki öğünde gözünüzün dönüp yemeğe saldırmanızı engeller. Yaşam tarzınıza göre saatleri ve kalori dengesini planlayarak beslenmenize ara öğün eklemekten korkmayın.

“Kilo vermek istiyorsan yağ yememen lazım.”

1 gr yağ 9 kalori, 1 gr protein 4 kalori, 1 gr karbonhidrat ise 4 kaloridir. Dolayısıyla yağın kalorisi fazla olduğu için kilo aldırma potansiyeli yüksek gibi görünse de sağlıklı beslenmede karbonhidrat, protein ve yağ dengeli sağlandığında kilo kaybı gerçekleşir. Belirli bir yüzdeyi aşmadıkça yağ kilo aldırmaz.

Son yapılan çalışmalarda yağdan kısıtlı diyet yapanlarda, yağ alımının olduğu diyetlere göre kilo artışının daha fazla olduğu gözlemlenmiştir. Aynı zamanda alınan yağın çeşidinin de önemli olduğu unutulmamalıdır.

“Light ürünler tercih etmek kilo vermeyi kolaylaştırır.”

Az yağlı/ yağsız/ light terimleri özellikle besin sanayinde çok ilgi gördü ve ürün tedarikçileri bu ürünleri hemen sağlıklı besinler rafına yerleştirdi ve böylece herkesin algısında bu şekilde kaldı. Fakat yağı düşürülen veya tamamen yağsız olan bu ürünlerin o boşluğu ne ile doldurulduğuna bakmak gerek. Cevap daha yüksek karbonhidrat. Yağdan kaçarken fark etmeden karbonhidrat alımını artırmak, kilo kontrolünü zorlaştırabilir. Ayırca birçok kişi bu ürünlerde porsiyon kontrolü yapmadığı için de normalde alınması gereken kalorinin üzerinde kalori alıyor.

Bu tarz ürünleri, sıklıkla olmamakla birlikte, seyahat gibi kısıtlı imkanlara sahip olduğunuz durumlarda alternatif olarak beslenme programınıza ekleyebilirsiniz. Etiketleri iyi incelemeyi unutmayın tabii.

“Kilo vermek için sadece sebze yemek gerekir.”

Son dönemde yapılan birçok araştırma, sağlıklı pişirilen, doymuş yağ içeriği düşük olan proteinli besinlerin kilo kontrolüne yardımcı olduğunu, sebze ve salataya göre daha uzun süre tok tutması nedeniyle de gereksiz kalori alımına engel olduğunu göstermektedir.

Sebze ve salata ile dengelenen proteinli öğünler, kilo verme hızını artırmanın yanı sıra sağlıklı beslenme konusunda da yeterlilik sağlayacaktır.

“Yağ yakmak için aç karnına egzersiz yapmak gerek.”

Bu durumun doğru veya yanlışı yok çünkü kişinin tamamen kendi yaşam temposu ve sağlık profiline bağlıdır. Bazı kişiler aç karnına kardiyo yaparken daha rahat hareket edebildiğini, daha hafif ve enerjik hissettiğini söyler, bazı kişilerse aç karnına spor yaptığında baş dönmesi ve mide bulantısı hissettiğini söyler. Açlık kan insülin değerleri yüksek kişilerin aç karnına egzersiz yapmaları sağlık açısından faydalı olabilirken, düşük tansiyonlu ve/veya hipoglisemi teşhisi olan kişilerin egzersiz öncesi küçük öğünlerle beslenmesi iyi olacaktır. Yağ yakımı, kas miktarınıza ve metabolik hızınıza göre değişir. Aç veya tok olmanız sizi sadece performans ve hissiyat olarak etkiler.

“Yumurtanın beyazı yenilmeli.”

Yumurta beyazı, kolesterol içermemesi, ayrıca protein içeriğinin yüksek olması nedeniyle özellikle yoğun egzersiz yapan ve kolesterolü yüksek kişilerde çok tercih edilir. Yumurta sarısı ise içeriğinde demir, B12 gibi vitamin ve mineraller barındırdığı için sağlık açısından oldukça faydalıdır, ancak kalori ve kolesterolden zengindir. Ama içerisindeki kolesterolün iyi huylu, yani HDL kolesterolü yükselttiğini ve verdiği 70 kaloriden daha fazla termik etki sağlayarak kalori harcattığını belirtmek gerek. Yapılan en son araştırmalarda da düzenli yumurta tüketiminin “iyi” kolesterolü (HDL) yükselttiği, bunun da kalp hastalıkları riskini azalttığı kanıtlanmıştır. Yumurtanın anne sütünden sonra gelen en kaliteli protein kaynağı olduğunu hatırlatmakta fayda var !

“Ekmek kilo aldırır. Hayatından tamamen çıkarmalısın.”

Doğru seçilmiş, sağlıklı ve miktarında ekmek tüketimi kilo aldırmaz, hatta daha tok tutar. Son yıllarda ekmek tüketiminin azalmasına oranla, obezite görülme sıklığının artmış olması da ekmekten kaçarken, beslenmede doymak için daha fazla yağ alımı ile kilo artışı olabileceğine işaret ediyor. Sağlıklı ekmek aynı zamanda lif ve B vitaminlerinden zengin olduğu için kalp ve bağırsak sağlığı üzerinde de olumlu bir etkiye sahiptir.

İlginizi çekebilir: Karantinada aldığınız kiloları verebilmeniz için 5 öneri

Diyetisyen Müge Bozok: 2008 yılında Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden başarı ile mezun oldu. Türkiye’nin ilk Tıp Merkezi İntermed’de kariyerine başladı, bu merkezde çeşitli branşlarda doktorlar ile hastalıklarda beslenme tedavisi, sağlıklı beslenme, obezite tedavisi, adölesan çağı beslenme eğitimleri, hamile ve emzirme döneminde beslenme gibi birçok alanda çalıştı. 2011 - 2017 yılları arasında Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun kurucusu olduğu Yaşasın Hayat! Kliniğinde mesleğine devam etti. Diyetisyenlik mesleğinin yanı sıra sağlıklı yaşamın yapıtaşları olan beslenmenin ve egzersizin vazgeçilmez olduğunu düşünerek, uluslararası çeşitli eğitimlerden geçerek profesyonel olarak pilates eğitmeni oldu. 4 senelik profesyonel pilates eğitmenliğinin yanı sıra çok sevdiği yoga seanslarının ileri seviyesine giderek çeşitli yoga eğitimlerinde katılıp “Yoga Alliance” sertifikasını almaya hak kazandı. 2017 yılında ise mesleki bilgi ve tecrübesiyle danışanlarına ve öğrencilerine daha kapsamlı hizmet verebilmek için “Revita” isimli kendi beslenme danışmanlık ve pilates - yoga stüdyosu yaşam merkezini kurmuştur.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale