Kıbrıs’ta ilk duraklar: Girne – Alsancak
Evet, Kıbrıs seyahatimizde ilk duraklar Alsancak ve Girne.
Alsancak için çok fazla anlatacak bir şeyim yok aslında. Girne’nin batısında kalan, daha çok tatil otellerini barındıran bir yer. Girne’ye araçla yaklaşık 10 dk. mesafede. Bizim otelimiz de Alsancak’ta olduğu için denizi hakkında kısaca bilgi vermek istedim. Plaj olarak Girne merkezden ziyade, doğusu ve batısı öneriliyor uzun kumsalı olduğu için.
İlgili yazı: Türkiye’nin en güzel 7 kumsalı
Denize girmek için Kıbrıs gerçekten doğru bir tercih. Sanayileşmenin ve kentleşmenin çok düşük olduğu adada, denizin temiz kalması en büyük getirisi olmuş. Akdeniz olduğu için fazla tuz oranını ve zaman zaman artan dalgaları saymazsak, deniz olarak tercih edilebilecek öncelikli tatil yerlerinden birisi bana göre. Bizim otelimizde dalga kıran barındıran ikinci bir plaj opsiyonu olduğu için biz şanslıydık. Ancak güler yüzlü hizmet ve lezzet konusunda çok başarılı olmadığı için reklam yapmamak adına otel adını vermeyeceğim.
Girne, Kıbrıs’ta turistik olarak öncelikli tercih yerlerinden olan bir liman kenti. Bana zaman zaman Urla’yı ve Türkiye’deki diğer sakin tatil yerlerini anımsattı. Binalarda fazla kat yok, çarşıları küçük ve sahil çevresinde yoğunlaşmış. Resmi tatil günleri ve gündüzleri çevrede pek fazla insan görmek mümkün değil. Sıcağı da göz önüne alırsak, herkes oteller ve evlerde zaman geçirmekte. Temel geçim kaynaklarından olan “öğrencilerin” yazın şehirde olmaması ve gelen turistlerin odaklarının casino olduğunu düşünürsek bu duruma fazla şaşırmamalı.
Ülkede toplu taşıma fazla yok. Rehberin söylediğine göre geçim sıkıntısının neredeyse hiç yaşanmadığı Kıbrıs’ta hane başına en az iki araç düşüyormuş. Bu yüzden de, ulaşım için yalnızca taksiler ve bazı yerler için dolmuşlar mevcut.
Eski İngiliz sömürgesi olması sonucu trafiğin bizdekinin aksine soldan akmasına pek fazla alışamadıysak da, Girne civarlarında duble yolun çok olmamasından dolayı fazla tehlike yaşamadık. 🙂 Ercan Havalimanı’ndan şehir merkezine taksiler fazla tuttuğu ve dolmuşların bildiğim kadarıyla olmamasından dolayı araba kiralamak (sol şeritten kullanmakta sorun yaşamayacağınızı düşünüyorsanız) ya da otellerle alandan aktarmalı anlaşmanız (bizim yaptığımız gibi) daha makul olabilir.
Öncelikle şunu söyleyeyim; Kıbrıs öyle aşırı sıcak bir yer değil! Net! Öğle sıcağında yaz günü dışarı nereye çıkarsanız çıkın, elbette ki çok sıcak olduğunu düşüneceksiniz. Ancak ada olmasından dolayı genel olarak rüzgar aldığı için fazla bunalmıyorsunuz. Örneğin, ben İzmir’de sıcaktan çok daha fazla bunaldığım günleri biliyorum. Hele ki güneş batmaya yakın yüzmek isterseniz, rüzgar teninize değdikçe ürpereceksiniz, en azından yağ oranınız benim kadar düşükse.
Girne’de gezilecek yerler
Girne’nin en gezilmeden dönülmeyecek yeri, limanda bulunan Girne Kalesi olsa gerek. Zaten gezmeniz gereken çoğu şeyi gezmiş olacaksınız (St. George Kilisesi, Kırnı Mezarları canlandırmaları, Akdeniz Mezar Kazısı, Venedik Kulesi, Luzinyan Kulesi, sarnıç, zindanlar ve Batık Gemi Müzesi). Girişte kendi zorumuzla gidip bilet aldığımız kalede ne bir güvenlik bekçisi var, ne de girişte biletinizin olup olmadığını sorgulayacak birisi. Biraz vicdanınızla yüzleştiğiniz bir ülke. Bizde kazanan hep vicdan oldu.
Genel olarak güvenlik sıkıntısının yaşanmadığının söylendiği ülkede, neredeyse hiçbir güvenlik görevlisine denk gelmemiş olmamız bunun bir ispatı niteliğinde oldu. Cumhurbaşkanlığı Köşkü için bile yalnızca bir görevlinin yeterli olduğunu söyledi rehberimiz.
Kale için fazla bir düzenleme, ekleme yapılmamış. Öyle ki, surların üzerinde yürürken bile zaman zaman köprünün olmadığı yerlerden atlayarak geçmek zorunda kaldığımız oldu.
Kalenin içini gezdikten sonra yapmanız gereken ilk iş limanda bir yemek molası vermek! Buraya ait ünlü yemeklerin hakkını manzara eşliğinde vermek, bence Girne’de yapılabilecek en iyi şeylerden birisi. Kıbrıs’a özel tatlar için sanırım ayrı bir post hazırlayacağım. O yüzden fazla detay vermiyorum şimdilik.
Girne’nin limanına bağlanan küçük caddesi (Atatürk Caddesi) üzerindeki dükkanlar ise buranın çarşısı niteliğinde. Fazla turistik dükkan bulamadık açıkçası. Magnet için dahi marketlerde bulduklarımızla yetindik.
Zaten Kıbrıs’tan alınacak en turistik şey sanırım içki. Söylendiği üzere Duty Free’lerden daha da uygun olanlarını kent merkezinden bulabiliyorsunuz. Hem gümrükteki likit sınırı sorununu da ortadan kaldırmış oluyorsunuz. Otelde, kent içinde en ucuz içki alabileceğimiz yer olarak Ertan Market önerildiyse de, biz daha uygununu bulmayı başardık, hem de hiç uğraşmadan. Zira, dükkan bahsettiğim çarşının (Atatürk Caddesi) üzerinde, marketten birazcık daha ileride. Hem kampanyalı içkileri, hem de güler yüzlü hizmeti olduğu için bu sefer gönül rahatlığıyla isim verebilirim: “PIPE Off Licence, Alcohol and Tobacco Shop” (No:10)
‘Casino’lara dair bilgi veremeyeceğim, zira pek ilgi alanımıza girmediği için turistik olarak bile içeri girmek aklımıza gelmedi.
St. Hilarion Kalesi’ni gezmeyi istemiş olsam da fazla diretmedim. Zira, kent merkezinin keyfini almak ve şehre kuşbakışı Girne Kalesi’nden de bakabilmiş olmak yeterli geldi. Belki ikinci bir gün daha Girne turu yapılabilirdi. Siz merak ederseniz veya araç kiralamışsanız, gidin derim benim yerime de.
İlk duraktan şimdilik bu kadar. İkinci bölüm Lefkoşa ve Gazi Mağusa yakında.