X

Ketojenik diyet yaparken sağlığınızı riske atmayın

Bu aralar herkesin dilinde bir ketojenik diyet… Düşük karbonhidratlı, yüksek yağ oranlı bir diyet türü olan ketojenik diyet ile hızla kilo verilebiliyor, ancak yapılan araştırmaların sonuçları bu durumun yan etkileri ve komplikasyonları hakkında endişeye sebep olabiliyor.

“Keto” olarak da bilinen ketojenik diyet, kilo verme aşamasında sıkça duyduğumuz bir beslenme türü haline geldi. Burada vücudun ketoz durumuna gelmesine yardımcı olmak için karbonhidrat içeriğinin günde 50 gram ya da daha azını içeren, bu sayede enerji için yağ yakmayı tetiklemeye yardımcı olan bir beslenme planı oluşturulmaktadır.

Yapılan klinik çalışmalar, ketojenik diyetin epilepsiyi tedavi etmede yardımcı olabileceğini, özellikle de nöbet sıklığında azalmalar sağladığını göstermektedir.

Hayvanlar üzerindeki deney çalışmaları ise ketojenik diyetin anti-aging, anti-inflamatuar ve kanserle mücadelede yararları olabileceğini de öne sürmektedir.

Fakat genel bir kilo verme planı olarak düşünüldüğünde daha fazla kişi üzerinde yapılmış olan daha uzun dönemli klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.

Olumsuz etkileri ele alındığında birkaç riskli nokta ve sürdürülebilir olmayışı ön plana çıkmaktadır. Birçok ketojenik diyet savunucusu, diyet doğru yöntemle yapılmadığı takdirde bu durumun sağlıksız olabileceğini kabul etmektedir.

Ketojenik diyet yaparken rastlanabilecek bazı sorunları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:

Ketoasidoz

Tip 1 veya Tip 2 Diyabetiniz varsa, doktorunuzun izni ve yakın denetimi olmadıkça ketojenik diyet yapmamalısınız. Ketozis aslında hiperglisemi sorunları olan kişiler için yararlı olabilir, ancak kan şekeriniz konusunda dikkatli olmanız ve glikoz seviyenizi günde birkaç kez kontrol etmeniz gerekmektedir.

Diyabetli insanlar için ketozis, ketoasidoz adı verilen tehlikeli bir durumu tetikleyebilir. Bu, vücudun çok fazla keton depoladığı zaman ortaya çıkar ve kan, karaciğer, böbrekler ve beyne zarar verebilecek kadar fazla asidik hale gelir. Tedavi edilmediği takdirde ölümcül olabilecek tehlikededir.

Ketojenik Grip

Bazı insanlar ketojenik diyete başladıklarında, kendilerini hasta hissedebilir; kusma, gastrointestinal sıkıntı, çok fazla yorgunluk ve uyuşukluk yaşayabilirler. Bu durum ketojenik grip olarak adlandırılmakta ve genellikle diyet başladıktan birkaç gün sonra geçmektedir.

Ketojenik diyet deneyen kişilerin yaklaşık %25’inin bu belirtileri yaşadığı ve yorgunluğun en yaygın olduğu bir çalışma sonucunda belirtilmektedir. Bu, vücudunuzun yakmak için şeker tükettiği ve yağ kullanmaya başlaması gerektiği için olabilir. Bu durum vücut için geçiş dönemi olarak kabul edilip birkaç gün içinde iyileşmektedir.

Bol bol su içip, bol bol uyuyarak keton gribinin etkilerini en aza indirebilirsiniz.

Diyare

Bu durum safra kesesinin harabiyetinden kaynaklanıyor olabileceği gibi, diyette lif eksikliğinden de kaynaklanabilir.

Yüksek yağlı, düşük karbonhidratlı bir yaşam tarzına geçildiğinden bu durumla karşılaşılabilmektedir. Bağırsak hareketleri hızlanmakta ve bakteriler buna karşı yanıt oluşturmaktadır. Diyetteki ketojenik oranı bozmadan karbonhidrat seçeneklerini gözden geçirmek ve sağlıklı yağ seçeneklerine yönelmek durumun kötüleşmesini engellemeye yardımcı olur.

Atletik Performans Azalması

Bazı sporcular sadece kilo kaybı için değil, spor dallarında daha iyi performans için de ketojenik diyeti uygulamak isterler. Bir çalışmada, özellikle bisiklete binenlerin performansları karşılaştırılmış ve yüksek karbonhidratlı diyete göre ketojenik diyet uygulayanların daha iyi performans sağladıkları belirtilmiştir. Ketozda olduğu zaman vücudun daha asidik bir durumda olduğu ve bunun en yüksek seviyelerde performans gösterme yeteneğini tetiklediği gözlemlenmiştir.

Hızlı Kilo Dönüşü

Ketojenik diyet normal diyete kıyasla karbonhidratı daha çok kısıtladığı için, uzun vadeli bir kilo verme programı değildir ve çoğu insan karbonhidratlara geri döndüğünde kilo artışı ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu durum ketojenik diyetten çıkıp kötü beslenmek ile ilgili olabildiği gibi, hafif de olsa karbonhidrat düzenini değiştirmekle ilgilidir.

Kas Kütlesi Kaybı ve Metabolik Hızın Azalması

Ketojenik diyet ile ilgili ağırlık değişimlerinin bir başka sonucu da kas kütlesinin kaybı olabilmektedir. Özellikle protein ve yağ dengesi ayarlanamayıp, proteinden çok daha fazla yağ tüketenlerde kas kütlesi kayıplarına rastlanmaktadır. Vücudumuzda kas kütlesi yağdan daha fazla enerji harcadığından metabolizmamızı olumsuz etkilemekte ve daha az kas, daha yavaş çalışan bir metabolizma anlamına gelmektedir.

Bir kişi ketojenik diyeti bitirdiğinde ve ideal ağırlığına döndüğünde tekrar kilo alma durumu ile karşı karşıya kalırsa; yağsız kasları geri kazanmak yerine, yağları yeniden kazanma olasılığı daha yüksektir. Artık başlangıç ağırlığında olsa bile daha önce yakılan kalorileri yakmak için yeterli kas kütlesine sahip olunmadığından, yağ yüzdesi olumsuz etkilenmektedir. Bu durum, dinlenme metabolizma hızı ve direnç kiloları üzerinde kalıcı etkilere sahip olabilir.

Kalp Hastalığı ve Diyabet Riski

Ketojenik diyet gibi yüksek yağlı diyetler, kolesterol seviyelerini artırmakta ve bazı çalışmalara göre yanlış kaynak ve zamanlarda tüketilen karbonhidrat dolayısıyla diyabet riskini de artırmaktadır.

Yağdan yüksek demek her türlü yağ kaynağının rahatlıkla tüketilebileceği, karbonhidrattan düşük demek de sağlıklı karbonhidrat kaynaklarından korkulacağı anlamına gelmemeli. Belirli miktarlar ve doğru kaynaklar tercih edilmelidir. Bu tamamen kişiye özel hesaplanarak belirlenmelidir. Bu yüzden ketojenik diyet yapacak kişilerin özellikle beslenme uzmanı rehberliği olmadan, oranları hesaplanmadan bu yöntemi denememeleri gerekir.

Diyetisyen Müge Bozok: 2008 yılında Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden başarı ile mezun oldu. Türkiye’nin ilk Tıp Merkezi İntermed’de kariyerine başladı, bu merkezde çeşitli branşlarda doktorlar ile hastalıklarda beslenme tedavisi, sağlıklı beslenme, obezite tedavisi, adölesan çağı beslenme eğitimleri, hamile ve emzirme döneminde beslenme gibi birçok alanda çalıştı. 2011 - 2017 yılları arasında Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun kurucusu olduğu Yaşasın Hayat! Kliniğinde mesleğine devam etti. Diyetisyenlik mesleğinin yanı sıra sağlıklı yaşamın yapıtaşları olan beslenmenin ve egzersizin vazgeçilmez olduğunu düşünerek, uluslararası çeşitli eğitimlerden geçerek profesyonel olarak pilates eğitmeni oldu. 4 senelik profesyonel pilates eğitmenliğinin yanı sıra çok sevdiği yoga seanslarının ileri seviyesine giderek çeşitli yoga eğitimlerinde katılıp “Yoga Alliance” sertifikasını almaya hak kazandı. 2017 yılında ise mesleki bilgi ve tecrübesiyle danışanlarına ve öğrencilerine daha kapsamlı hizmet verebilmek için “Revita” isimli kendi beslenme danışmanlık ve pilates - yoga stüdyosu yaşam merkezini kurmuştur.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale