Bu aralar herkesin dilinde bir ketojenik diyet… Düşük karbonhidratlı, yüksek yağ oranlı bir diyet türü olan ketojenik diyet ile hızla kilo verilebiliyor, ancak yapılan araştırmaların sonuçları bu durumun yan etkileri ve komplikasyonları hakkında endişeye sebep olabiliyor.
“Keto” olarak da bilinen ketojenik diyet, kilo verme aşamasında sıkça duyduğumuz bir beslenme türü haline geldi. Burada vücudun ketoz durumuna gelmesine yardımcı olmak için karbonhidrat içeriğinin günde 50 gram ya da daha azını içeren, bu sayede enerji için yağ yakmayı tetiklemeye yardımcı olan bir beslenme planı oluşturulmaktadır.
Yapılan klinik çalışmalar, ketojenik diyetin epilepsiyi tedavi etmede yardımcı olabileceğini, özellikle de nöbet sıklığında azalmalar sağladığını göstermektedir.
Hayvanlar üzerindeki deney çalışmaları ise ketojenik diyetin anti-aging, anti-inflamatuar ve kanserle mücadelede yararları olabileceğini de öne sürmektedir.
Fakat genel bir kilo verme planı olarak düşünüldüğünde daha fazla kişi üzerinde yapılmış olan daha uzun dönemli klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.
Olumsuz etkileri ele alındığında birkaç riskli nokta ve sürdürülebilir olmayışı ön plana çıkmaktadır. Birçok ketojenik diyet savunucusu, diyet doğru yöntemle yapılmadığı takdirde bu durumun sağlıksız olabileceğini kabul etmektedir.
Ketojenik diyet yaparken rastlanabilecek bazı sorunları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:
Ketoasidoz
Tip 1 veya Tip 2 Diyabetiniz varsa, doktorunuzun izni ve yakın denetimi olmadıkça ketojenik diyet yapmamalısınız. Ketozis aslında hiperglisemi sorunları olan kişiler için yararlı olabilir, ancak kan şekeriniz konusunda dikkatli olmanız ve glikoz seviyenizi günde birkaç kez kontrol etmeniz gerekmektedir.
Diyabetli insanlar için ketozis, ketoasidoz adı verilen tehlikeli bir durumu tetikleyebilir. Bu, vücudun çok fazla keton depoladığı zaman ortaya çıkar ve kan, karaciğer, böbrekler ve beyne zarar verebilecek kadar fazla asidik hale gelir. Tedavi edilmediği takdirde ölümcül olabilecek tehlikededir.
Ketojenik Grip
Bazı insanlar ketojenik diyete başladıklarında, kendilerini hasta hissedebilir; kusma, gastrointestinal sıkıntı, çok fazla yorgunluk ve uyuşukluk yaşayabilirler. Bu durum ketojenik grip olarak adlandırılmakta ve genellikle diyet başladıktan birkaç gün sonra geçmektedir.
Ketojenik diyet deneyen kişilerin yaklaşık %25’inin bu belirtileri yaşadığı ve yorgunluğun en yaygın olduğu bir çalışma sonucunda belirtilmektedir. Bu, vücudunuzun yakmak için şeker tükettiği ve yağ kullanmaya başlaması gerektiği için olabilir. Bu durum vücut için geçiş dönemi olarak kabul edilip birkaç gün içinde iyileşmektedir.
Bol bol su içip, bol bol uyuyarak keton gribinin etkilerini en aza indirebilirsiniz.
Diyare
Bu durum safra kesesinin harabiyetinden kaynaklanıyor olabileceği gibi, diyette lif eksikliğinden de kaynaklanabilir.
Yüksek yağlı, düşük karbonhidratlı bir yaşam tarzına geçildiğinden bu durumla karşılaşılabilmektedir. Bağırsak hareketleri hızlanmakta ve bakteriler buna karşı yanıt oluşturmaktadır. Diyetteki ketojenik oranı bozmadan karbonhidrat seçeneklerini gözden geçirmek ve sağlıklı yağ seçeneklerine yönelmek durumun kötüleşmesini engellemeye yardımcı olur.
Atletik Performans Azalması
Bazı sporcular sadece kilo kaybı için değil, spor dallarında daha iyi performans için de ketojenik diyeti uygulamak isterler. Bir çalışmada, özellikle bisiklete binenlerin performansları karşılaştırılmış ve yüksek karbonhidratlı diyete göre ketojenik diyet uygulayanların daha iyi performans sağladıkları belirtilmiştir. Ketozda olduğu zaman vücudun daha asidik bir durumda olduğu ve bunun en yüksek seviyelerde performans gösterme yeteneğini tetiklediği gözlemlenmiştir.
Hızlı Kilo Dönüşü
Ketojenik diyet normal diyete kıyasla karbonhidratı daha çok kısıtladığı için, uzun vadeli bir kilo verme programı değildir ve çoğu insan karbonhidratlara geri döndüğünde kilo artışı ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu durum ketojenik diyetten çıkıp kötü beslenmek ile ilgili olabildiği gibi, hafif de olsa karbonhidrat düzenini değiştirmekle ilgilidir.
Kas Kütlesi Kaybı ve Metabolik Hızın Azalması
Ketojenik diyet ile ilgili ağırlık değişimlerinin bir başka sonucu da kas kütlesinin kaybı olabilmektedir. Özellikle protein ve yağ dengesi ayarlanamayıp, proteinden çok daha fazla yağ tüketenlerde kas kütlesi kayıplarına rastlanmaktadır. Vücudumuzda kas kütlesi yağdan daha fazla enerji harcadığından metabolizmamızı olumsuz etkilemekte ve daha az kas, daha yavaş çalışan bir metabolizma anlamına gelmektedir.
Bir kişi ketojenik diyeti bitirdiğinde ve ideal ağırlığına döndüğünde tekrar kilo alma durumu ile karşı karşıya kalırsa; yağsız kasları geri kazanmak yerine, yağları yeniden kazanma olasılığı daha yüksektir. Artık başlangıç ağırlığında olsa bile daha önce yakılan kalorileri yakmak için yeterli kas kütlesine sahip olunmadığından, yağ yüzdesi olumsuz etkilenmektedir. Bu durum, dinlenme metabolizma hızı ve direnç kiloları üzerinde kalıcı etkilere sahip olabilir.
Kalp Hastalığı ve Diyabet Riski
Ketojenik diyet gibi yüksek yağlı diyetler, kolesterol seviyelerini artırmakta ve bazı çalışmalara göre yanlış kaynak ve zamanlarda tüketilen karbonhidrat dolayısıyla diyabet riskini de artırmaktadır.
Yağdan yüksek demek her türlü yağ kaynağının rahatlıkla tüketilebileceği, karbonhidrattan düşük demek de sağlıklı karbonhidrat kaynaklarından korkulacağı anlamına gelmemeli. Belirli miktarlar ve doğru kaynaklar tercih edilmelidir. Bu tamamen kişiye özel hesaplanarak belirlenmelidir. Bu yüzden ketojenik diyet yapacak kişilerin özellikle beslenme uzmanı rehberliği olmadan, oranları hesaplanmadan bu yöntemi denememeleri gerekir.