Yılın tam da bu zamanı. Herkesin dilinde bir diyet…Yaz yaklaşmaya başladıkça her sene olduğu gibi en çok konuşulan konulardan biri de ‘kilo vermek’ oluyor. Sadece kilo vermek olsa yine iyi… İnternette arama motorlarında bile son haftalarda sağlık alanında en çok aratılan kelimeler hızlı kilo verme ve hızlı kilo kaybını vadeden diyetler üzerine.
Her dönem bazı diyetler ön plana çıkıyor ve hızlı kilo verdirdiği düşüncesiyle popüler oluyor. Son yılların en çok konuşulan diyetlerinden biri de ketojenik diyet. Eminim sen de bir çok kez adını duymuşsundur.
Nedir Ketojenik Diyet?
Ketojenik diyet aslında ketosiz’den geliyor. Vücutta uzun süre açlık yaşandığında veya karbonhidratın çok sınırladırıldığı durumlarda glukoz yerine yağ asitleri kullanılır ve bunun sonucunda da keton cisimcikleri ortaya çıkar. Ketojenik diyetin temeli de buna dayanıyor ve günlük karbonhidrat alımını 50 gramın altında olacak şekilde sınırlıyor. Bu durum da insülini baskılayarak, yağların yakılmasını sağlıyor.
Ketojenik diyet, aslında yeni bir diyet değil, uzun yıllardan beri epilepsi hastalığının tedavisinde kullanılan bir beslenme programı. Son yıllarda epilepsi hastalığı dışında faydalarını gösteren bazı çalışmalar da var. Otizm, kanser, epilepsi, dirençli kilolar, bazı insülin direnci vakalarında olumlu sonuç gösterebileceğini düşündüren çalışmalar olsa da bilimsel anlamda kanıt düzeyine ulaşmış bir veri maalesef elimizde yok. Bunun altını çizmek çok önemli. Ayrıca kanda uzun süre keton cisimciklerinin yüksek olarak bulunması yani ketosiz durumunun vücuda yan etkilerinin olduğu da biliniyor. Yüksek protein ve yüksek yağ içeren bir diyet programının kalp, böbrek, kemik sağlığı hatta bağırsak sağlığı için de riskler taşıyor.
İşte tam da bu noktada ketojenik diyeti öneren çalışmalar dahi, 6 aydan uzun yapılmaması gerektiğini vurguluyor. Çünkü düşük karbonhidratlı beslenmenin ve ketojenik diyetin uzun vadede vücudumuzda ne gibi etkiler yaratabileceği bilinmiyor. Yapılan çalışmalar yüksek karbonhidrat alımının olduğu kadar düşük karbonhidrat alımının da bir çok sağlık sorununa sebep olabileceğini gösteriyor. Bütün dünyanın sağlık otoritelerine baktığımızda günlük karbonhidrat alımı %45’in altında önerilmiyor.
Evet, ketojenik diyet bazı durumlarda hastalıkların tedavisine destek olarak kullanılabiliyor ama bununda mutlaka çok ciddi hekim ve diyetisyen kontrolünde yapılması gerekiyor.
Yüksek proteinli diyet ile ketojenik diyet aynı şey değil
Ketojenik diyet genellikle, son yıllarda popüler olan yüksek proteinli diyetlerle karıştırılıyor. Fakat ketojenik diyette protein kaynağı besinleri sınırsız tüketemiyorsun. Çünkü ketojenik diyet proteinin değil, yağların baskın olduğu bir diyet. Ketojenik diyette beslenme düzeni, yüksek yağ, düşük karbonhidrat, orta derecede protein içerecek şekilde oluyor.
Evet ketojenik diyette karbonhidrat sınırlanıyor. Gün içinde 50 gramın altında karbonhidrat almak ne demek biraz hayal edelim. Ekmek ve tahıl grubu, sebze ve meyveler, hatta süt grubunun içindeki karbonhidratlar bile ketojenik diyette önemli. Yani günde 2 dilim ekmek, 1 meyve ve 1 kase yoğurt yediğinizde, başka hiç bir şekilde karbonhidrat kaynağı besin tüketmemen gerekiyor. Bunun çok da kolay olmadığını kabul edelim.
Dünyanın en sağlıklı diyeti
Ketojenik diyet sadece, sağlıklı bir şekilde kilo vermek için kullanılacak bir beslenme programı değil. Yapılan çalışmalar en iyi diyetin kişinin yaşam tarzına en uygun olan ve hayat boyu sürdürülebilir diyet olduğunu söylüyor.
Dünyanın en uzun yaşayan insanlarının beslenme düzenlerini merak ediyor musun? Sonuçlar genel olarak tek bir beslenme düzeninin etrafında dönüyor, o da Akdeniz diyeti. Yani liften, sebzenin, meyvenin, tam tahılın ve yağlı tohumların ön planda olduğu beslenme tarzı. Ayrıca en sağlıklı diyette doymuş yağın yani hayvansal kaynaklı besinlerin yerini de çoğunlukla bitkisel kaynaklı proteinler ve doymamış yağlardan zengin bitkisel yağlar alıyor.
Sonuç olarak hızlı kilo verebilmek için, uzun vadede sağlığın üzerine ne gibi etkileri olduğunu bilmediğin hiç bir diyeti yapma. Bütün besinlerden dengeli bir şekilde aldığın, kendini hiç bir şeyden mahrum bırakmadığın, bedeninin yanında ruhunu da beslediğin, kısa vadeli sonuca değil de sürece odaklandığın bir beslenme programı senin için en iyisi, unutma.
İlginizi çekebilir: Glutensiz beslenme zayıflamanın formülü mü?