Kent kovanları

Einstein, zamanında ’Arılar ölürse insanlığın dört yıl ömrü kalır.’ derken haklıydı. Bugün biliyoruz ki, arıların bal yapmaktan öte dünya ve ekolojik sistem üzerinde büyük bir etkisi var. Meyve ve çiçekler kendi başlarına polen taşıyıp üreyemedikleri için polen taşıma görevini arılar üstleniyor ve böylece yeryüzünde bitkilerin devamlılığı sağlanıyor.

İlgili yazı: Arı ve kelebek nüfusunun giderek azalması besin güvenliğini tehlikeye atıyor

Peki arıcılık sadece bitki florası iyi olan yerlerde mi yapılmalı? Şehirlerde arıcılık yapılamaz mı ? Özellikle yurt dışında bazı bölgelerde kent kovancılığı oldukça yaygın. Hatta birçok kişi ve kuruluş, şehirde arıcılık yapmayı sosyal bir proje olarak benimsemiş. Bunun için belirli dönemlerde festivaller düzenleniyor ve insanların arılara ve ballara olan ilgisinin geliştirilmesi hedefleniyor.

Yeryüzü Derneği, Kent Kovanları projesi ile İstanbul’da eğitimler düzenleyerek arıcılığa ilgisi olanları şehirde arıcılık yapmaya teşvik ediyor. Eğitimlerin içeriğini, arıcılığa başlangıçta kovan seçimi, kovanları yerleştirirken dikkat edilmesi gereken hususlar gibi fiziksel ve psikolojik faktörler oluşturuyor.

doğal arıcılık
Debra Roberts

Bu eğitimlerin ilk ayağı geçtiğimiz ay Kadıköy’de düzenlendi. Amerika’daki Asheville Balarısı Enstitüsü Başkan Yardımcısı ve Doğal Arıcılık Eğitmeni Debra Roberts, bu etkinlikte; yaşadığı şehirdeki arıcılık uygulamalarından, uygulanabilir kovan çeşitlerinden, arılara karşı bazı insanlarda bulunan ön yargılardan ve bunların nasıl kırılabileceğinden bahsetti. Ayrıca şehirde arıcılık yapmak isteyenlerin bilmesi gereken kuralları sıraladı. Bilmediğimiz ne çok şey varmış!

‘Kovanların ağzı güneye bakmalı ve önlerinde en az 3 metre açıklık bulunmalı. Kovanların koyulduğu yerde komşuların da ihtiyaçları gözetilmeli. Teras arıcılığı yapılacaksa, terasa insanların gelme sıklığı ve ne amaçla geldikleri araştırılmalı. Yerin fiziksel konumu, fazla rüzgar alıp almadığı bilinmeli.’ diyor Debra.

Yaşadıkları şehir, Amerika’nın  ‘ilk arı kenti’ seçilmiş. Otelin terasında arıcılık yapmaya başlayan bir genç, kovanın yanına kamera koymuş ve otele gelen müşteriler dilediklerinde Arı TV’yi seyredebiliyor, dilerlerse ballardan tadabiliyorlarmış. Ayrıca şehirde arıcılıkla ilgili pek çok etkinlik düzenleniyormuş.

Eğitimin ikinci ayağı 30 Nisan’da, Deniz – Onur Toka çiftinin katılımıyla gerçekleşti. Keşan’da doğal arıcılığa başlayan çift, şimdi kovanları ile birlikte Çanakkale’de yaşıyor. On kovanları var ve ticari arıcılık yapmak yerine, arı merkezli, doğal arıcılığı tercih ediyorlar.

Arıları dinleyin, onlar size ne istediklerini söylecektir    

‘Arıları dinleyin. Onlar size ne istediklerini söyleyecektir.’ diyor Onur. Çift, arılara minimum müdahaleyi ilke edinmiş, ama tabi ki bu durum, kovanı bırakıp gitmek anlamına gelmiyor. ‘Eğer kovanınız varsa, onun sorumluluğuna sahipsiniz.’ diyorlar ve devam ediyorlar:

‘Arıya sahip olmak istiyorsanız, çevredeki yerel arıcılardan arı almak ve onlarla iletişime geçmek en doğrusu. O bölgede yetişen bitkileri, yaşanan olumlu ve olumsuz durumları en iyi yerel arıcılar biliyor.’ Eğitimde kovanın işleyiş düzeni, kraliçe, erkek ve işçi arıların görev dağılımı, polen ve propolisin önemi üzerinde duruldu.

Sahte balı anlamanın kesin bir formülü yok

Ayrıca çıtalarda arılara ne kadar bal bırakmalıyım, doğal arıcılıktan kast edilen nedir sorularına cevap arandı. ‘Sahte balı gerçek baldan nasıl ayırt edebiliriz?’ sorusu üzerine:

‘Bunun kesin bir formülü yok.’ diyor Onur ve ekliyor: ‘En güvenli yöntem; üreticiyi tanımak, bildiğin ve güvendiğin üreticiden alışveriş etmek, üretici ve tüketicinin birbirini tanıması için oluşmuş birlikler var, onlarla bağlantı kurmak.’

Hem Debra’yı hem de Deniz ve Onur’u dinledikten sonra, arıların dünyasına biraz daha yaklaşıyorum. Anlıyorum ki; arıcılık yapmak için yüzlerce kovan şart değil. Arıların derin çalışma sürecini gördükten sonra, tükettiğim yiyeceklere şükranım artıyor. Dilerim şehirlerde arıcılık yapan ve arıların öyküsünü bize anlatan insanların sayısı çoğalır.

Eğitimin üçüncü basamağı, Sakarya Pamukova’da uygulamalı olarak gerçekleşecek.

Detaylı bilgi için: www.yeryuzudernegi.org

[email protected]

Işıl Kayagül
Işıl, İstanbul Üniversitesi Sosyoloji mezunu. Okulu bitirdikten sonra formasyon alıp felsefe öğretmenliği yaptı. Her felsefeci gibi yaşamı sorguluyordu derken bir çağrı duydu zeytin ağaçlarından, ... Devam