Kendinle konuşurken kendini nasıl etkiliyorsun, dikkat ettin mi hiç?
Olumsuz duygularımızı, kendimizle konuşma şeklimiz şekillendirir. Stresli, mutsuz veya kaygılı hissetmenin temelinde kendi ‘iç sesimiz’ vardır.
O hakkımda ne düşündü, şu olay ne olacak, bunu böyle yapmasaydım keşke, o bunu nasıl yapar, şu olay nasıl yaşandı… şeklinde düşünceler zihnimizi kemirir. Bu düşüncelerin her biri de farklı olumsuz duyguları yaşantılamamıza sebep olur.
Hiç kimse ya da hiç bir durum bizim olumsuz hissetmemize sebep olamaz! Bizim o kişi veya durumla ilgili ne düşündüğümüz veya yaşanana ne anlam yüklediğimiz olumsuz hissetmemize sebep olur!
Bu, kendimizi olumsuz duyguların içine nasıl sokuyorsak o şekilde de çıkartabiliriz anlamına gelir. Bunu yapabilmenin ilk adımı kendinizle konuşma dilinize odaklanmanız. Kendinizle nasıl konuşuyorsunuz? Kendine nasıl hissettiriyorsunuz? Korkutuyor musun kendini? Strese mi sokuyor musun? Yargılıyor musun kendini? Kendine karşı hoşgörülü müsün yoksa eleştirel misin?
Uykunu kaçırıyor olabilir misin düşündüklerinle? Peki ya gün içinde keyfini? Mutlu hissediyorum derken yine olumsuz bir düşünce kemiriyor mu zihnini?
Olumsuz seslerin yerine olumlu sesleri koymak gerek. Yerine daha iyi hissettiren, sarıp sarmalayan, yapıcı, pozitif ve gerçekçi düşünceleri koymak lazım. Bunun için sık sık olumsuz düşünceleri fark edip, yerine hemen olumlu düşünceleri koymaya çalışma egzersizlerine başlamak gerek.
Hayat ne tek bir olumsuz olaydan ne de sizin tek bir olumsuz davranışınızdan ibarettir. Durumları daha bütüncül bir bakış açısıyla, kendinizi de daha destekleyici bir tavırla ele alırsanız olumsuz duyguların azaldığını görebilirsiniz.