X

Kendinizle gurur duymak zor mu: Imposter Sendromu yaşıyor olabilirsiniz

Şansım yaver gitti. Benim yerimde kim olsaydı yapardı…
Herkes ne kadar iyi olduğumu söylüyor… Ne saçma… Ben özel bir şey yapmadım ki…
Benim fikirlerimi kim ne yapsın?
Ben bu notları/pozisyonu hak etmiyorum.

Bu ifadeler impostor sendromu diye bilinen kişinin kendini bir nevi “sahtekar” gibi hissettiği ve kendi başarılarını, performansını değersizleştirdiği bir durum. Psikolojide ortaya çıkışı 1978… Kadınlarda tespit ediliyor öncelikle.

Nilay Örnek’in Nasıl Olurum adlı podcast’lerinde Teoman’ı dinlerken çarptı bana tekrar. Milyonlarca hayranı olan, şarkıları insanların diline pelesenk olmuş Teoman kendi müziğini, şarkı sözlerini, kısacası “sanatını” sıradanlaştıran ve hatta değersizleştiren ifadelerle anlatıyor. “Bu gerçek mi?” diye düşünmeden edemiyor insan. Mümkün olsa yayını durdurarak
“Amma da saçmalıyorsun, sen Teomansın!” diyesi bile geliyor insanın.

Oscar ödüllü Natalie Portman mezunu olduğu Harvard Üniversitesi’nin kep töreninde yaptığı konuşmada Harvard’a kabulünün bir hata olduğuna inandığı zamanlardan, hatta bu konuşmayı vermesi istendiğinde bile çok memnun olmasına karşılık bunu yapabileceğine inanmadığından bahsediyor.

Teniste fenomen olan Serena Williams bir röportajında kendini hep yetersiz gördüğünü ve sadece ablası Venüs gibi olmak istediğini anlatıyor.

Imposter Sendromu

Dünyayı algımızı değiştiren ünlü fizikçi Albert Einstein bile yaşlılık yıllarında bir dostuna yaptıklarına karşı duyulan aşırı itibardan rahatsız olduğunu ve kendini üçkağıtçı gibi hissettiğini söylemiş.

Ne ilginç…

Kitleler hayran sana ama sen kendine ve yaptıklarına değil hayran olmak, değer bile vermiyorsun…

Neden olur ki bu?

Ne olur da kendi potansiyeline inanmaz insan? Yaptıklarını görmezden gelir, sıradanlaştırır?

Cevabı çok da şaşırtıcı değil…

İlk olarak aile dinamiklerine bakmak gerek. Çocukluğunda sürekli eleştirilmişsen, yaptıkların yetersiz bulunmuşsa, daha iyi yapman için eksiklerinin altı sıkça çizilmişse, gerçek dışı beklentiler yüklenmişsen, kendi yetkinliklerinden ve değerinden şüphe etmen doğal gibi geliyor bana. Ayrıca içinde yaşadığımız toplum, değer yargılarımız, mükemmeliyetçilik ve bitmek bilmeyen karşılaştırmalar da bu sendromu tetikliyor.

Yapılan araştırmalara göre insanların %70’inde imposter sendromu görülüyor. Diğer bir deyişle her 3 kişiden 2’sinde var. Size ne kadar yakın peki?

Imposter üçkağıtçı, dolandırıcı, sahtekâr demek. Kendinizi bu kelimelerle özdeşleştiremiyor olabilirsiniz. Ama ya kendinizden, değerinizden, emeğinizden, yetkinliklerinizden şüphe duymak olarak yeniden çerçevelersem bu kavramı? O zaman cevabınız değişir mi?

Gerçek şu ki birçoğumuz içimizde zaman zaman (kabul ediyorum ki bazılarımızda sık sık!) beliren bu şüpheci ve her işe olumsuz gözlüklerle bakan tarafı tanıyor ve biliyoruz. Bu durumla başa çıkmak için kendi yöntemlerimizi geliştiriyoruz: Kimimiz asla hataya yer açmamak ve hiçbir şeyi eksik yapmamak için gerekirse durmaksızın çalışıyoruz. Mükemmeliyetçi oluyoruz. Ne yapsak yeterli gelmiyor. Kimimiz bu memnuniyetsizlikle sürekli işlerimizi erteliyoruz. Kimimiz yardım istemeyi kendimize yakıştırmadığımız için her işin altından kendi başımıza kalkmaya çalışıyoruz.

Asıl önemli olanı kaçırıyoruz: Emeğimiz, çabamız, yetkinliklerimiz, kısacası kendimize kattığımız her şey… Elde ettiğimiz başarıları açıklayabilmek için de şansı, rastlantıları, doğru zamanda doğru yerde olmayı, sosyal ağların açtığı kapıları ileri sürüyoruz. Niyetimiz çoğunlukla bir sonrakinde çevrenin bizden beklentisini azaltmak. Bu çarpıtılmış gerçeklikle başa çıkmak için yine “gerçeğin”, şimdi ve burada kendimizde olanın farkındalığı önemli.

IS (imposter sendromu) çarptığında bunu fark etmek belki de ilk önemli adım. Konu ile ilgili bolca okumanızı tavsiye ederim. Okumak sizi iyileştirmez, farkındalığınızı besler. IS doğası gereği olumsuz bir hal ve bakış açısı içerdiğinden ana gelmek ve gerçekle temas kurmakta fayda var. İç sesinizin eleştirel yorumlarını, sert ve acımasız beklentilerini fark etmek ve her olumsuz iç sese gerçekle yanıt vermek…

Henüz yapamadıklarınızın bilincinde olarak yarının olasılıklarını açık tutarak…

IS kişinin dengelerini dağıtabiliyor. Aşırı çalışarak tükenebildiğiniz gibi asla harekete geçemediğiniz bir noktada da kalabiliyorsunuz. Belki de bu yüzden tespiti zor.

Yine de;

  • Hedefleriniz gerçekçi mi?
  • Güçlü yönlerinizin farkında mısınız?
  • Başarı tanımınızda “onaylanma” var mı?
  • Sosyal ve iş hayatınızı dengeli sürdürebiliyor musunuz?
  • Kendi başarılarınızla övünüyor musunuz?
  • Başarısızlığa tahammülünüz var mı?
  • Kendinizi çevrenizdekilerle karşılaştırır mısınız?

Bu sorulara verdiğiniz yanıtlar size fikir verecektir. Desteğe ihtiyacınız varsa bir uzmanla çalışmanızı tavsiye ederim. Bu arada bu yazıyı yazarken kendimdeki IS’e bolca temas ettim. Sen ne yorucusun IS! Ne zorsun!

İlginizi çekebilir: Sizi sabote eden iç seslerinizle tanışmak ister misiniz?

Aylin Geron: Ben Kimim? Yaşam boyu öğrenci, öğretmen, eğitmen, koç, danışman, mentör, yazar FMV Özel Işık Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatı Mezunuyum. Lisans eğitiminden sonra Sabancı, Harvard, Universiteit Leiden gibi seçkin kurumlardan eğitimler aldım. Detayları https://aylingeron.com/hakkimda/ bulabilirsiniz. Hayatıma yön veren en önemli değerlerden biri fayda sağlamak. Öğrenciyken arkadaşlarıma, çevremdeki çocuklara öğrendiklerimi paylaşarak başladım. Mezunu olduğum okula İngilizce öğretmeni olarak geri döndüğümde de çocuklarla ve gençlerle birlikte bu değerimi yaşatmaya çalışıyorum. Onlara fayda sağlarken ben de onlardan çok şey öğreniyorum. Her zaman öğrenmeye, değişime, yeniliğe meraklı ve hevesli oldum. Kendimi tanıma yolculuğuna çıkışım özgürlüğe verdiğim önemi ve yaşam tutkumu fark ettirdi: Öğrenme aşkı. Gençlerle öğretmenlikten öte bir yerlerde buluşma arzum ile önce 201eğitim ve öğrenci koçluğuna yöneldim. Ebeveyn koçluğu, DEHB koçluğu, mindfulness derken bilinçdışı ve Jung koçluğu ile tanıştım. Halen çocuklarla, gençlerle, ebeveynlerle ve hayatına değişim getirmek isteyen insanlarla işbirliği içinde çalışıyorum. Ben büyürken çevremi de büyütmek.. İşte mottom! İletişim: aygeron@gmail.com

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale