X

Kendinizi yorgun hissetmenizin nedeni bilmediğiniz bir hastalık olabilir

Hasta olmamanıza rağmen gün içinde hızlı bir şekilde enerjiniz mi düşüyor? Sporda eskisi kadar iyi performans gösteremiyor musunuz? İştahınızı mı kaybettiniz? Kronik ağrılar mı yaşıyorsunuz? Uyuyup uyuyup bir türlü tamamen uykunuzu alamıyor musunuz? Endişelenmeyin, saydıklarımız birçok kişinin ortak problemlerinden. 

Ciddi sağlık problemleri ve hastalıklar kendinizi yorgun hissetmenize neden olabilir. Ancak bazen böyle bir hastalığınız olmamasına rağmen ciddi bir yorgunluk şikayetiniz olabilir ve bunun neden olduğuna bir türlü anlam veremeyebilirsiniz. Bu durumda bedeninizi yorgun düşüren şey, belki de hiç bilmediğiniz daha ufak çaplı bir hastalık olabilir. İşte yorgunluk şikayetlerinizi açıklayabilecek bazı sağlık sorunları:

1. Adet öncesi sendrom

Huzursuzluk hissi ve şişkinliğin adet öncesi yaşanan sendromlar arasında olduğunu biliyoruz. Yorgunluk da adet öncesi sendromlar arasında gösteriliyor. Kadın Hastalıkları Uzmanı Dr. Jennifer Wider, “Kendini yorgun hissetmek, adet öncesi sendromun en sık görülen semptomlarından biri” diyor. Adet öncesi yorgunluk genellikle hormonal değişiklikler, şişkinlik ve uyku bozukluğundan kaynaklanıyor.

“Kendini yorgun hissetmek, adet öncesi sendromun en sık görülen semptomlarından biri”
2. Mevsimsel alerji

Eğer mevsimsel alerjiniz varsa, büyük olasılıkla hırıltı, öksürük ve burun akıntısı şikayetleriniz de vardır. Bu süre içinde bağışıklık sisteminiz alerjenlere karşı savaşmakla meşgul olduğu için kendinizi yorgun hissedebilirsiniz.

3. Virüslerle mücadele

Vücudunuza bir virüs girmesine rağmen kendinizi hala iyi hissediyorsanız, kötü haber bu hissiyat çok uzun sürmeyecektir. Bağışıklık sisteminiz enfeksiyona karşı mücadele ederken çok fazla enerjiye ihtiyaç duyar. Bunun sonucu olarak da kendinizi yorgun ve bitkin hissedersiniz. Hatta hastalığı atlattıktan sonra bile kısa bir süre bu hisler devam eder.

4. Depresif ruh hali

Depresyonun büyük bir bölümünde kişi kendini çaresiz ve umutsuz hisseder. Bu da enerji seviyesini düşürür. Depresyon bazen de uyku düzeninde değişikliklere neden olur, kişi daha çok veya daha az uyku uyumaya başlar. Klinik Psikolog Alicia H. Clark, “Eğer iyi uyku uyumuyorsanız, kendinizi yorgun hissetmeye başlarsınız. Bunun sonucunda daha fazla uyku problemleri ortaya çıkar” diyor. Eğer kendinizi sadece yorgun hissediyorsanız, depresyonda olduğunuzu düşünmek doğru değil. Ancak yorgunlukla birlikte kendinizi üzgün, özgüveni düşük, iştahsız hissediyorsanız ve konsantrasyon bozukluğu yaşıyorsanız, bir doktora danışmanız gerekebilir.

5. Çölyak hastalığı

Çölyak hastaları gluten tükettiklerinde ishal, gaz ve kusma gibi şikayetlerle mücadele eder. Aynı zamanda gluten tüketen çölyak hastalarında kendini güçsüz ve yorgun hissetme gibi şikayetler de görülebilir. Eğer buğday, arpa veya çavdar içeren yiyeceklerden tükettiğinizde kendinizi kötü hissediyorsanız, test yaptırmak için bir doktorla görüşebilirsiniz.

6. Uyku apnesi

Eğer tüm gece uyumak yerine dizi izliyorsanız, ertesi gün kendinizi yorgun hissetmenizden normal bir şey olamaz herhalde. Ancak günde 8 saat uyumanıza rağmen hala kendinizi yorgun hissediyorsanız, bu uyku apnesinin habercisi olabilir. Uyku apnesi, uyku sırasında nefesinizin durup tekrar başlamasına neden olan ciddi bir uyku bozukluğudur. Dr. Jennifer Wider, “Uyku apnesi, uykunun onarıcı gücünü tersine çevirir ve düşük kaliteli uyku sonucunda da yorgunluk hissi başlar” diyor. Ancak maalesef uyku apnesi sorununuz olup olmadığını bilmek bazen güç olabilir. Eğer düzenli uyku saatlerine rağmen kendinizi yorgun hissediyorsanız, uyku apnesi de değerlendirebileceğiniz ihtimaller arasında olmalı.

7. Anksiyete bozukluğu

Herkes hayatın belli noktalarında, belli ölçüde anksiyete sorunu yaşayabilir. Ancak klinik anksiyete denilen bozukluk, belli koşullarla sınırlı değil, süreklidir. Uyku bozukluklarına neden olan anksiyete, bunun sonucu olarak kendinizi yorgun ve bitik hissetmenize neden olur.

Uyku bozukluklarına neden olan anksiyete, kendinizi yorgun ve bitik hissetmenize neden olur.
8. Kronik yorgunluk sendromu

Kronik yorgunluk sendromu, aşırı ve sebebi açıklanamayan yorgunluğu neden olan, karmaşık bir bozukluktur. Fiziksel aktivite sonucu daha kötü olabilir öte yandan dinlenmeyle de geçmez. Kronik yorgunluk sendromunun bir teşhisi olmamakla birlikte, doktorlar diğer seçenekleri elediklerinde kronik yorgunluk sendromu teşhisinde bulunabilirler.

9. Tiroid problemleri

Tiroid bezi, vücutta çok önemli işlevlere sahiptir. Bunlar arasında kalp hızının düzenlenmesi, vücut hareketlerinin tam ve noksansız olarak yerine getirilmesi gösterilebilir. Tiroid bezinin az çalışması, vücut fonksiyonlarının yavaşlamasına ve dolayısıyla kendinizi yorgun hissetmenize neden olabilir. Öte yandan tiroid bezinin fazla çalışması da vücut fonksiyonlarının hızlanmasına ve dolayısıyla uykusuzluk, iç organlarda yorgunluk, dinlenememe gibi sonuçlar doğurur. Bunlar da yorgunluğa neden olur.

10. Anemi

Vücuttaki dokulara oksijen taşımak için yeterince kırmızı kan hücresi bulunmaması durumunda anemi hastalığı ortaya çıkar. Anemi kendinizi yorgun ve güçsüz hissetmenize neden olabilir. Aneminin diğer semptomları arasında deride döküntü, soluk beniz, daha kısa nefesler, ellerde ve ayaklarda üşüme gösterilebilir. Eğer bu semptomların birkaçına aynı anda sahipseniz, doktorunuzla görüşmeniz gerekebilir. Anemi bazen demir desteği alarak çözülebilir ancak bu konuda bir uzmanın sizi yönlendirmesi gerektiğini unutmayın.

Kaynak:
Self
nhs.uk
Dr. Axe

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.



21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale