X

Kendinizi sürekli daha fazlasını istemekten alıkoymanıza yardımcı olabilecek 4 düşünme ve davranış şekli

“Yarın öldüğümüz zaman birisi bize: “Dünyada neler gördünüz?” dese herhalde verecek cevap bulamayız. Koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki!”

Sabahattin Ali, Değirmen

“Koca yıl nasıl geçti hiç anlamadım” gibi şaşkınlıklara giderek daha sık düştüğümüz, çünkü giderek daha hızlı yaşamaya, zamanı ve her şeyi daha hızlı tüketmeye alıştığımız bir hayatın içinde sürüklenip gidiyoruz gibi geliyor mu size de?

İnsanoğlunun Sürekli Birşeyler İsteyişi

Bir doktorun bize yorgunluk ya da strese bağlı hastalık teşhisi koymasını beklemeksizin içinde bulunduğumuz bu durumu fark etmeli; işimiz (veya uğrunda sınırlarımızı zorladığımız her ne ise) ile hayatımız arasında dengeyi kurmayı başarabilmeliyiz. Üstelik, “duramayanlar” olarak bu halimizden bir edebi eser çıkmayacağı da malum.

“7 Secrets Your Mind Doesn’t Want You To Know”“7 Secrets Your Mind Doesn’ (Zihninizin farkında olmanızı istemediği 7 sır)adlı kitabın yazarı Lisa Esile, neden duramadığımız konusunu irdelemiş ve belli başlı 4 düşünce ve davranış biçimini özetlemiş:

‘’Burada duraklamak serbesttir.’’

Sürekli tamamlamamız gereken bir iş, halletmemiz gereken bir sorun, üzerini çizmemiz gereken koca bir yapılacaklar listesi ile yatıp kalkıyoruz. Kişiliğimizin gelişmesini elde ettiğimiz başarılarla doğru orantılı sanıyor, sadece ve basitçe “var olma”yı değersizleştiriyoruz.

Aslında durmak ya da en azından duraklamak kolaydır. Ancak, yoğunluğun yarattığı stresin vücutta yarattığı başlıca etki kişiyi enerjik ve “diken üstünde” tutmaktır. Bu, vücudun bizi koruma yoludur; acil durumlarda reflekslerimizin keskinleşmesi gibi. Öte yandan, geceleri yatakta dönüp durmamıza neden olan şey de bu etkidir: Yapılacakların fazlalığı yüzünden huzur bulamama hali.

Elbette tüm planlarımız geçersiz ya da tüm kafaya koyduklarımız yarıda bırakılabilir olmamalı; öyle olsaydı başladığımız hiçbir şeyi bitiremezdik. Sadece, neyin gerçekten gerekli olduğuna karar verme konusunda daha dikkatli olmamız ve etrafımızdan çok kendimizi dinlememiz gerekiyor. Örnek vermek gerekirse, kaydolduğumuz sertifika programının getirdiği ekstra iş yükünün, programı bitirdiğimizde bize sağlayacağı faydaya değip değmeyeceğini tartıp ona göre karar vermemiz gerekiyor. Yoksa, iş arkadaşlarımızın çoğu bu programı tamamlıyor diye kendimizi zorunlu mu hissediyoruz?

‘’Hiçbirimiz vazgeçilmez değiliz.’’

İyi bir puanla okula başladığımızda, işe ilk girdiğimizde ya da ilk ciddi ilişkimizin bitişinde çoğumuz vazgeçilmez olduğumuz yanılgısına düşmüşüzdür. Çağrıldığımız bir parti ya da kutlamanın bizsiz aynı olmayacağına inanırız (ya da inanmak isteriz), bu da gidip gitmeme kararımızı etkiler ve genelde kendimizi bir yerlere sürükleyerek götürürüz.

Ancak gerçek şu ki, kimse vazgeçilmez değil. Çok yorgun olduğumuz için olumlu yanıt veremediğimiz bir kutlama, büyük olasılıkla biz orada olmadan da aynı şekilde gerçekleşecek; yoğunluktan ötürü iş arkadaşımıza pasladığımız acil bir iş, en az bizim yapacağımız kadar titizlikle yapılacaktır.

Yerimizin doldurulabilir olduğuna inanmanın yarattığı anlık üzüntünün, kendimize ayırdığımız zaman veya yarattığımız rahatlama alanı ile rahatça telafi edilebildiğinden emin olabilirsiniz.

”Kalbinin sesini dinle.”

Birçoğumuz mantığın en doğru ve güvenilir rehber olduğuna inanarak büyüdük. Akla uygun kararlar en doğru kararlardı. Üstelik dünyada düz mantık işlerdi: Daha zengin olursak daha popüler, dolayısıyla daha mutlu olurduk; daha büyük bir evimiz ya da arabamız olursa daha güzel/yakışıklı bir eşimiz olacağı belliydi… Aslında tüm bunlar, kendimizi sürekli daha fazlasını yapmak için zorlamamıza sebep olan bahaneler (içten içe hepimiz, o daha güzel/yakışıklı eşin bize değil, gösterişli arabamıza tav olduğu için peşimizden geleceğini biliyoruz).

Neyse ki aklımızdan daha güçlü bir rehberimiz var; o da kalbimiz. Romantik anlamda, “ellerimde çiçekler, kapında sırılsıklam” gibi bir rehber değil; içgüdü ya da sağduyu da diyebiliriz buna. İçten içe bizim için, fiziksel ve ruhsal sağlığımızı korumak için nasıl davranmamız gerektiğini, neyin bizi mutlu edeceğini bilmemizi sağlayan şey bu rehberimiz. Canımızın ne istediğini ona danışmak bizim için faydalı olacaktır.

‘’Bu kadar enerji bana fazla.’’ 

Beş parmağın beşi aynı olmadığı gibi, insanlar da birbiriyle aynı değiller. Kimimiz soğukkanlı iken diğerlerimiz tezcanlı, aynı anda birden çok şey yaparak mutlu olabilen insanlar olabiliriz. Yani, sabahları kendine gelmek için belli bir süreye ihtiyaç duymak kadar, neşe içinde kalkıp insanlara gülücükler saçarak günaydın demek de normal. Önemli olan, sakin bir insanken hızlı hareket etmek zorunda kaldığımızda hayatımızı tekrar dengeye oturtmayı başarmak. Bu da, tekrar düzenimizi kurmak demek. Örneğin sakince yenen bir akşam yemeği, hafta sonu sahilde bir yürüyüş ya da bir kafede tek başına oturup kitap okumak gibi, kendimize lezzetli bir zaman dilimi ayırmak…

Hayat zor ve hızlı akıyor olabilir, ama bu hayata ayak uydurmak için illa onun kadar hızlı hareket etmek zorunda değiliz. Boş zamanlarımızın bir kısmını sessizlik içinde, hatta tavana bakarak geçirmenin de kafa dinlemeye ya da deşarj olmaya faydası olacaksa, bütün tavanlar bizim!

 

Kaynaklar: 

http://tinybuddha.com/blog/4-tips-stop-pushing-yourself-doing-too-much/

http://www.altogethereasyguide.com/

http://www.helpguide.org/mental/stress_signs.htm

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale