İnsan doğası gereği dünyaya geldiği andan itibaren birileriyle ya da bir şeylerle iletişim kurmaya başlar. Bu iletişim sözlü, duygusal ya da davranışlarla olabilir. Hatta biraz geçmişe gidecek olursak iletişim aslında anne karnında var olmayla birlikte başlar. Anne karnındaki bebek özellikle ilk olarak annesi ile bir bağ kurar. Onu sever, üzüldüğünü hisseder, kaygılarını anlar, konuşmalarına tepki verir. Kurulan tüm bu ilişkilerin dışında hayatımızda kurduğumuz en önemli ilişki ise kendimizle kurduğumuz ilişkidir.
Diğer yandan, zihnimiz sürekli olarak düşünce akışı içerisindedir. Olumlu ve olumsuz düşünceler zihnimize devamlı olarak gelip gitmektedir. Bu düşünce akışı ile birlikte başkalarıyla ilgili görüşlerimiz olduğu kadar kendimizle ilgili de bazı görüşlerimiz oluşmuştur, ancak kendimizle ilgili oluşan farkındalığımız, başkalarıyla ilgili oluşan farkındalığımızdan daha azdır. Örneğin, yeni tanıştığımız biriyle vakit geçirdikten sonra “Çok anlayışlı birine benziyor”, “Sevdim ben bu çocuğu”, “Pek fazla ısınamadım”, “Sanki iyi anlaşacak gibiyiz” gibi cümleler kuruyoruz. Peki, bu cümleleri kendimiz için de sarf ediyor muyuz? Yani, kendimiz hakkında ne düşündüğümüzü içeren cümleler ya da görüşler üretiyor muyuz? Her şeyden önemlisi gerçekten kendimizi seviyor muyuz?
Duygu ve düşüncelerimizi detaylı inceleyecek olursak başkalarından çok kendimize daha çok eleştiri yaptığımızı, daha çok yargıladığımızı ve daha acımasızca davrandığımızı fark edebiliriz. Kendimize karşı daha acımasız olduğumuzda ne yazık ki başkaları önceliğimiz haline gelebilir. Başkalarının düşüncelerini daha fazla önemsemeye başlayarak başkalarından onay beklemeyi alışkanlık haline getirebiliriz. Oysa öncelikli olarak kendimize merhamet göstermeli, sevgi, şefkat ve kabulleniş ile yaklaşmalıyız. Unutmamalıyız ki biz kendimize nasıl davranırsak, ne kadar sevgi ve saygı gösterirsek başkaları da bizi öyle sever ve sayar.
Peki, “Başkalarından önce kendime değer vermek istiyorum ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum” diyor musunuz? İşte tam da bu noktada önceliğimiz kendimize nasıl davrandığımız hakkında farkındalık oluşturmak olmalıdır. Kendimize nasıl davrandığımızı fark edince, bunu değiştirme gücünü de kazanmış oluyoruz. Hangi noktalarda şefkate ihtiyacımız var, hangi alanlarda desteğe ihtiyacımız var, güçlü ve zayıf yönlerimiz nelerdir, takdir ettiğimiz özelliklerimiz nelerdir? Aslında genel potansiyelimizin farkına varıp özellikle desteğe ihtiyaç duyduğumuz alanlarımızda kendimize şefkat ve merhamet ile yaklaşmalıyız.
En değerli hedefiniz kendinizi sevmek ve kabul etmek olsun. Siz kendi içinizde değerinizi artırdıkça, başkaları da sizin değerinizi daha çok bilecek. Siz başarılarınızı olduğu kadar hatalarınızı da kabul ettikçe, başkaları sizi hatalarınızla vuramayacak. Başkalarının başına geldiğinde onlara karşı affedici olduğunuz ama kendi başınıza geldiğinde kendinize karşı suçlayıcı olduğunuz tüm tecrübeleriniz için önce kendinize kucak açın, kendinizi sahiplenin ve sevin çünkü siz bunu hak ediyorsunuz!
Benimle iletişim kurmak, paylaşımlarımı takip etmek ve online/yüz yüze terapi hizmeti almak için @klinikpsikologbetulcavlak Instagram hesabımı takip edebilirsiniz.
Sevgilerimle…
İlginizi çekebilir: Neden onaylanmaya böylesine ihtiyaç duyuyoruz?