X

Kendinizi sabote etmenize neden olan sınırlayıcı inançlardan nasıl kurtulursunuz?

Bir şeyi aslında yapabilecekken kendinizi geride tuttuğunuz oldu mu hiç? Başarabilecek kapasitede olmanıza rağmen bir türlü emin olamadığınız için yaşadığınız endişe, sizi yolunuzda ilerlemekten alıkoydu mu? Cevabınız evetse, kendinizi sabote ediyor olabilirsiniz. Belki çocukluktan beri taşıdığınız çözülmemiş travmalarınız, belki öğrenilmiş çaresizlik, çevre baskısı veya kalıplanmış bazı yargılarınız zihninizde sınırlayıcı inançlar geliştirmenize neden oluyor olabilir. Sınırlayıcı inançlar, doğru olduğuna inandığımız, bizi kendimizi geliştirmekten, hayatta ilerlememizden alıkoyan, kişisel ve profesyonel hayatımızı olumsuz etkileyen düşüncelerdir ve kendi önümüze engeller koymamıza sebep olurlar.

Ünlü yazar Mark Manson kendimizi geri planda tutmamıza neden olan sınırlayıcı inançların, 3 çeşidinin olduğuna dikkat çekiyor: Kendimizle ilgili, dünya ile ilgili ve yaşam ile ilgili sınırlayıcı inançlar. Yaş, kişilik özellikleri ve yaşadığımız duyguların kendimizle ilgili sınırlayıcı inançlara örnek oluşturduğunun altını çiziyor. İlerleyen yaşımıza takılıp yapabileceklerimizden vazgeçtiğimizi, olumsuz duygular yaşarken yeniliklere cesaret edemediğimizi veya çekingenlik, utangaçlık, fiziksel görünüşümüze olan takıntımızın gibi sebeplerle kapasitemizi kullanmaktan kaçındığımızı söylüyor. Onaylanmama korkusu, ön yargı ve özel olma isteğinin ise dünyaya karşı sahip olduğumuz sınırlayıcı inançlar olduğunu belirtiyor. Ünlü yazar bu durumu açıklamak için “Ben bir kadınım ve insanlar kadınların fikirlerini dinlemezler…” diyerek iş toplantılarında kadınların sessiz kaldığı örneğini veriyor. Yaşam ile ilgili olan sınırlayıcı inançların temelinde ise zaman kavramı yattığını vurguluyor ve insanlar arasındaki en yaygın “bahane“lerden bir tanesi olduğunu vurguluyor. “Zamanım yok, çok meşgulum, bu saatten sonra olmaz, o gemi kaçtı artık…” gibi söylemlerin harekete geçmemizi engelleyen sınırlayıcı inançlarımızdan olduğunu bizlere hatırlatıyor.

Bu konuda, The Biology of Belief kitabının yazarı Dr. Bruce Lipton da çocukluktan itibaren maruz kaldığımız her olayın veya söylemin bu tür sınırlayıcı inançlar geliştirmemizde etkili olduğunun altını çiziyor. Örneğin, sevgi dolu bir çocukluk geçiren kimseler, sevildiklerine, istendiklerine dair olumlu inançlar inşa ederken; sevgiden yoksun bir ortamda büyütülmüş kişilerin istenmediklerine inandıklarını söylüyor. Benzer bir şekilde başarıları takdir edilerek ve desteklenerek büyütülmüş çocuklar ileride kendilerinden daha umutlu olurken; “Yapamazsın.” söylemini sıkça duyan kişilerin yetişkinlik dönemlerinde de yapamayacaklarına inanarak sınırlayıcı inançlar geliştirdiklerini anlatıyor.

Çocukluğumuza dönüp çevremizde olan biten her şeyi değiştirme gücümüz olsaydı keşke; hemen gidip “yapamazsın”ları “yapabilirsin”lere dönüştürürdük. Geçmişe gitmek imkansız ama bugün yapabileceğimiz çok şey var. Gelin çoğumuzun sahip olduğu en yaygın sınırlayıcı inançlara ve onlardan kurtulmak için neler yapabileceğimize birlikte bakalım.

En yaygın sınırlayıcı inançlar

1. “Zamanım yok”

Gerçekten yok mu? Sürekli “Zamanım yok.” diye tekrarladıkça, bu sözü dilimize pelesenk ettikçe inanmaya ve kabullenmeye başlıyoruz. Sonra da karşımıza çıkan her durumdan zamanım yok diyerek kaçıyoruz. Belki hayatımızın fırsatıydı o zamanım yok diye ötelediğimiz şey, belki de bizi o hep olmak istediğimiz yere taşıyacaktı? Daha baştan kaçırdık.

Zamanı, “size karşı” değil “sizin için” çalışan bir araç olarak gördüğünüzde aranızdaki problemi halletmek için başarılı bir atmış olacaksınız. Zamanınızı yönetmeyi bilirseniz işlerinizi, yapmak istediklerinizi, yeni deneyimlerinizi rahatça hayatınıza sığdırabilir ve sizi kısıtlayan “Zamanım yok.” inancından da kurtulabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: En temel ilkeleriyle 6 adımda “zaman yönetimi”

2. “Yapamam”

“Yapamam çünkü… Onlar kadar iyi değilim, yeterince iyi değilim, çok yeteneksizim, daha önce başarısız oldum…” Daha denemeden “yapamam” demek, kolay ve hızlı bir kaçış mı yoksa sizin için? Söylemlerimiz, davranışlarımızı, hissettiklerimizi, yaşadıklarımızı çeşitli şekillerde etkiliyor. Tıpkı “Zamanım yok.” dedikçe zaman sıkıntısı yaşadığınıza kendinizi inandırabildiğiniz gibi, “Yapamam.” dedikçe de yapamayacağınıza inanacaksınız. Onun yerine “Şu anda yapabilecek durumda değilim, daha sonra yapabilirim” diyebilirsiniz veya kendinize bir şans verip hemen denemeye başlayabilirsiniz. Siz kendinize inandıktan sonra gerçekten yapamayacağınız ne olabilir ki?

3. “Yargılanırım”

Çoğu zaman başkaları ne der, ne düşünür, nasıl karşılar diye endişe etmekten kendimizi geri planda tutuyor ve aksiyon alamıyoruz. Başkalarının ne düşündüğünü kontrol edemeyeceğimiz gibi onların “olası” düşüncelerinin hayatımızı şekillendirmesine de izin vermemeliyiz. Kaldı ki, siz böyle düşünüyorsanız onlar da kendileri için sizin ne diyeceğinizi düşüneceğinden belki de ne yaptığınız umurlarında bile olmayacak. O yüzden ortada olmayan bir sebep için kendinize sınırlar koymayın.

4. “Bu yaştan sonra olmaz”

Yargılanma endişesini de temelinde barındıran “Bu yaştan sonra insanlar ne der?” düşüncesi, hala isteğiniz, beceriniz veya enerjiniz varken o şeyi “yapmamanıza” sebep oluyor. Sizin başlamak için çok yaşlı olduğunuzu düşündüğünüz bir iş için başkası da çok genç olduğunu düşünüyor olabilir. Öyleyse, doğrusu hangisi? Cevap, hiçbiri. Yaş, size engel değil, fırsattır. Bu yaştan sonra olmaz dediğiniz her şey, sadece kafanızda kendi kendinize yarattığınız bariyerlerden ibaret.

5. “Hiç yetenekli değilim”

Neye göre, kime göre? Evet, kimi insanlar bazı alanlarda daha “yetenekli” olabilir ama unutmayın yetenek tek başına başarı için yeterli olmadığı gibi, çalışmadan geliştirilebilecek bir beceri de yoktur. Bugün tüm dünyanın tanıdığı, yeteneğine hayran olduğu Mozart, sadece yetenekli olduğu için mi başarılı oldu? Hayır. Günde sadece 5 saat uyuyarak ve geri kalan tüm zamanını çalışarak, pratik yaparak, yeni besteler çıkararak geçirdiği için başarılı oldu. Belki her konuda yetenekli olmayabilirsiniz ama üzerinde çalışarak dilediğiniz becerinizi geliştirebilirsiniz. Siz inanmamanıza rağmen çevrenizde size yeteneksiz olduğunuzu söyleyen kişiler varsa da bilin ki onlar sadece başaracağınızdan en çok korkanlardır.

 

Bunlar ve bunlar gibi birçok sınırlayıcı inanç, sadece düşüncelerinizde kalmaz davranışlarınızı da etkiler. Örneğin, her şeyin mükemmel olması gerektiğini düşünüyorsanız risk almaktan kaçınırsınız; değersiz olduğunuza inanırsanız, sürekli kendinizi defans halinde bulursunuz; söylediklerimi kimse dinlemiyor derseniz, konuşmaktan vazgeçersiniz. Kendinizi hep geri planda tutmaya alıştırır ve fırsatları, güzellikleri kaçırırsınız; kendi başarılarınıza engel olursunuz.

Sınırlayıcı inançlardan kurtulmanın yolları

1. Kaynağını bulun

Sınırlayıcı inançlardan kurtulmanın en önemli adımı onları bulup kaynaklarına inmek. Düşünün, sizi engelleyen, yapabileceklerinize sınırlar koyan düşünceleriniz neler, bunlar sizi, yaşamınızı nasıl etkiliyor, ne zaman oluşmuş bu inanç, nereden besleniyor, hepsini yazın. Çocukluğunuzdan beri tutunduğunuz bir inanç mı yoksa geçmiş deneyimleriniz mi size sürekli bu inancı aşılıyor, kaynağını bulduğunuzda çözümü de belirecektir.

2. Kanıt arayın

Neden sıkı sıkı tutunuyorsunuz o inanca? Ona inanmanız gereken somut bir deliliniz var mı? Mesela, “Yapamam.” söyleminizi neye dayandırıyorsunuz? Daha denemediniz bile, bilemezsiniz ki. Sizi geri planda tutan, başarılarınızın önünde engel oluşturan ve size hizmet etmeyen sınırlayıcı inançlarınız için bir kanıt bulamıyorsanız artık onların zincirlerinden kurtulmanızın vakti gelmiştir.

3. En kötü senaryoyu düşünün

“En kötü ne olabilir ki?” sorusunu kendinize sorun. Örneğin, denediniz ve başarısız oldunuz, kaybedecek neyiniz var; insanlar hakkınızda kötü mü düşünecek, sizden nefret mi edecek, egonuz mu sarsılacak… Ne olacak? En kötü durumları düşünür ve bunlara kendi içinizde cevap verebilirseniz, üstesinden gelebileceğiniz bir durum için risk alabileceğinizi fark edeceksiniz. Sınırlayıcı inançlarınıza meydan okuyun, onların size ele geçirmesine izin vermek yerine onları alt üst edin ve siz galip gelin.

4. “Sınırlı”ların yerine olumlu inançları koyun

Sınırlayıcı inançlarınızı birden ortadan kaldıramıyorsanız onları dönüştürmeyi deneyin. Olumsuzların yerine olumlu ve daha etkili inançlar yerleştirin. Örneğin, “Daha önce başarısız oldum.” yerine “Deneyimim var, bu kez daha iyi yapabilirim.” inancını getirin. “Hiç yöneticilik tecrübem yok, o yüzden yapamam.” demeyin; “Yöneticilik yapmadım ama kalabalık ekiplerle çalıştım. Üstesinden gelebilirim.” deyin. Deneyin, göreceksiniz söylemleriniz değiştikçe inançlarınız, inançlarınız değiştikçe yaşadıklarınız değişecek.

5. Olumlamalardan faydalanın

Birçok konuda araştırma yaparken karşımıza çıkan “olumlamalar”ı sınırlayıcı inançlarımızdan kurtulmak için de kullanabiliriz. Bir şeyi tekrar tekrar söylediğimizde beynimizdeki retiküler aktivasyon sistemine mesaj gider ve ona inanır, ona göre yaşamamızı şekillendiririz. Olumlamaları hayatınıza kattığınızda sınırlayıcı düşüncelerinizi terk etmeye başladığınızı fark edeceksiniz. İşinize yarayacak birkaç olumlama örneğine göz atmak isterseniz:

  • Para beni kolayca bulur.
  • Sevgiyle çevriliyim.
  • Çok şanslıyım.
  • Mutluluk benim doğal varoluş halim.
  • Her şey benim faydam için çalışıyor.

İlginizi çekebilir: Değerinin farkına var, kendini sabote etmekten vazgeç

Kaynak: charukstudios, lifehack

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale