Zamanımızın çoğunu iş ve şehir hayatı temposunun getirdiği hızlı olaylar döngüsü üzerine kurmuş durumdayız. Kafa dinlemek ve canlanmak üzere yakınlarımızda olan az sayıda kaçış güzergâhımız var. Onlar da şehir kalabalığı dolayısıyla yoğun kullanımdalar ve çoğu zaman aradığımız dinginliği ve rahatlamayı bulmakta zorlanabiliyoruz. Her yer o kadar kalabalık ve o kadar sıkışık ki, evden çıkıp yollara koyulduğunuzda açık alanda keyifle spor yapmak, dinlenmek, yürüyüş yapmak bile eziyet haline dönebiliyor. Bu yazımda, karada bulmakta zorlandığımız huzuru denizde bulabileceğimiz ve özellikle denize kıyısı olan şehirlerde yaşayanlar için alternatif bir aktivite hakkında derlediğim bilgileri paylaşacağım.
Yelken yapmayı öğrenmek için birçok nedene sahibiz. Yelken yapmak, eğlenceli olmasının yanında, sizi sürekli tetikte ve heyecanlı tutan da bir spor dalı. Ayrıca çoğumuzun sandığı üzere bir “lüks” değil; aksine bir yaşam tarzı. Masmavi gökyüzüne karşı basılmış yelkenler, yüzünüze vuran tatlı soğukluktaki rüzgâr, teknenin başına çarpan dalgalardan yükselen dinlendirici sesler… Belki “Anlayamazsınız!”; ancak bu deneyimi yaşayabilmek ve tasvir etmeye çalıştığım atmosferi hissedebilmek için şehirde birçok alternatif bulma şansınız var.
Yelken yapmak için yelkenli tekne satın almış olmanıza gerek yok. Gezmek ya da eğitim almak için günübirlik ya da haftalık olarak yelkenli tekne kiralayabilirsiniz. Ayrıca birçok kurumsal firma, spor kulübü, üniversite vb. kuruluşların kendi adını taşıyan yelken takımları da mevcut. Bunlar haricinde sponsor yardımı alan ve yarışlara katılmak üzere bir araya gelen gruplar da var. Uygun olan, kendinize yakın hissettiğiniz bir topluluk içinde yelken yapma şansı elde edebileceğiniz birçok imkân bulunmakta.
Yelken yapmak – yalnız burada kast ettiğim sadece havuzlukta(*) oturmak ve etrafı seyretmek değil – aktif olarak tekne üzerinde görev alırken, hedefe doğru gidilen yolda herkesin işini kolaylaştırma ve spor yaparken aynı zamanda arkadaşlar / aile fertleri ile (artık yanınızdakiler kimlerse) sosyalleşme fırsatı bulabileceğiniz sayılı sportif aktivitelerden biri.
Yelken yapmaktan çok keyif alıyorum; çünkü bu süreçte vücudumu etkili kullanmam ve etrafımda olup bitenlere karşı tetikte olmam gerektiği gibi, denizde olmanın getirdiği muhteşem bir kinestetik tecrübe de söz konusu. 5 duyunuzun da aktif olarak işin içinde olduğu bir spor ile karşı karşıyasınız. Rüzgârın şiddeti, akıntının gücü, hava durumu, teknenin trim edilmesi gibi terimlerle nasıl baş edeceğinizi öğrenmek için bol bol tecrübe kazanmak ve okuma yapmak gerekiyor.
İlgili yazı: Uplifers kızlarının yelkenli tekne turundan öğrendikleri 5 önemli kural
Yelken yapmak sizi adeta köklerinize döndüren de bir uğraş. Tekne üzerinde vakit geçirirken spor yapıyor, eğlence ile çalışmayı birleştirebiliyor, bol bol gülüyor, iletişim kurarak topluluk halinde bir arada vakit geçirmeyi ve bir amaca doğru ilerlemeyi mutlulukla deneyimleyebiliyorsunuz. Kendini sürekli olarak yenileyen ve dünya üzerindeki en güçlü etkiye sahip doğada olmaksa vahşi ve bir o kadar da heyecan verici bir serüven. Teknenin burun kısmında belirip sizinle oyun oynayan yunuslarla keyifli bir seyir yaparken, meditasyon sırasında yaşadığınız huzuru, zihin ve bedeninizde hissedebiliyorsunuz. Deniz ve gökyüzünün birlik olarak sizlere sunduğu öyle anlar geliyor ki; yaşadıklarınız, unutulmayan anılar olarak hafızanızda iz bırakıyor.
“Denizdeyim gelicem!” YOUSail ile yelken seyri
Yelkenden bu kadar bahsettikten sonra İstanbul için alternatif önerileri de sıralamak gerekir. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; deneyim satın alarak daha mutlu olabilirsiniz. İnsanlarla paylaştığımız bu deneyimlerse bizi birbirimize bağlayan ortak paydalar halini alabilmekte. Yakın zamanda denize çıkıp yelken yaptığımız YOUSail ile “Set Sail for …” aktivite serilerine katılarak deniz, doğa, spor ve eğlenceyi bir arada yaşayabilirsiniz.
YOUSail, Cihan ve Erman adında iki genç arkadaşın kurmuş olduğu bir şirket. Tekneleri Fenerbahçe Marina’da demirli. Her iki ortak da uzun senelerdir yelken camiası içinde ve bu işi iyi bilen ve bunu karşılarındakilere çok iyi aktaran bir ikili olmuşlar. Onların, diğer yelkenli tekne gezisi ya da yelken eğitimi verenlerden farkı ise; outdoor yaşamı, maceraperest ruhları ve eğlenceli kişilikleriyle birleştirerek sundukları etkinlik önerileri. YOUSail ile yapmış olduğunuz seyirlerde, bu işi ne kadar sevdiklerini ve bu işten alacağınız keyfin ne kadar yüksek olacağını, zaten tekneye adımınızı atarken siz de hissediyorsunuz. Onlar, bu etkinliklere ve oradan alacağınız hazza çok inanmışlar; çünkü onlar aslında hobilerini yaparken, sizi de yanlarında görmekten mutluluk duyuyorlar.
Yakın zamanda yapılan etkinliğin adı “Set Sail for Running // Sail 6M, Run 6K”. Sabah saat 7’de Fenerbahçe Marina’daki Goldfinch isimli teknede buluşuluyor. Eğlenceli ve öğretici bir yelken seyri yaptıktan sonra, koşu için Burgazada’ya demirleniyor. Burgazada’nın çam ağaçları içindeki kimi zaman toprak, kimi zaman asfalt yollarında isteyen koşarak, isteyen yürüyerek katılım gösterebiliyor. Koşu sonrası, adadaki denize nazır konumdaki restoranlardan birinde kahvaltı yapılıyor ve akabinde yine yelkenli tekne ile marinaya dönüş gerçekleşiyor. Yaklaşık 7 saat süren etkinlik sonrası, spor yapmış olmanın getirdiği zindelik, yüzlerde kocaman bir tebessüm ve içinizdeki huzur ile keyifli geçen bir aktiviteyi sonlandırmış oluyorsunuz.
Bildiğim kadarıyla programlarına yepyeni bir etkinlik daha ilave ettiler: “Set Sail for Yoga”. Bir hatha yoga eğitmeni olarak, yelken ve yoga için planladıkları sürprizleri duyduğumda çok heyecanlandım. Sizler de bu ve diğer etkinlikler hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak isterseniz Yousailtr web-sayfasını ziyaret edebilir ya da sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz.
Hayallerinizi ertelemeyin
Yazıyı noktalarken, kendisinden ilham alabileceğimiz Milanolu bir avukat ve maceraperest olan Maria Christina Rapisardi’nin Royal Huisman yapımı Billy Budd teknesi ile çıktığı yolculuğa da kısa olarak değinmek istiyorum.
Rapisardi, yelkenli tekne ile farklı rotalar üzerinden dünyayı gezme hayalini, günümüz yaşantısından kendini tamamen soyutlamadan hayatına dâhil edebilmiş insanlardan biri. Topladığı ekibi ile beraber daha önce hiç gidilmemiş rotalar üzerinden Antartika, Arktika, Svalbard, Grönland, Patagonya ve Şili dâhil olmak üzere toplam 4000 mil süren yolculuk sonunda, 2006 senesinde The Royal Cruising Club’ın dağcılık ve denizciliği bir arada kombinlemiş Bill Tilman’a ithâfen verilmekte olan Tilman Madalyası’nı almaya hak kazanmış. Bu serüven sırasında ise uydu sistemleri aracılığıyla da aktif olarak avukatlık yapmaya devam etmiş ve müşterilerine, uzakta olduğunu hissettirmeden hayalinin peşinden gidebilmeyi başarmıştır.
Umarım bizler de hobilerimize, günlük yaşamımızdan ödün vermeden yeterli zamanı ayırma şansı yakalarız. Pruvanız neta, rüzgarınız kolayına olsun…