Her insan çeşitli özellikleri barındırarak doğar. Ancak içinde bulunduğu çevre tarafından gelen yönlendirme ile, bazı davranışların iyi ya da kötü veya doğru ya da yanlış olduğu öğrenilir.
Erkekler ağlamaz.
Başkalarının yanında güçsüz görünmek ayıptır.
Her zaman kendine yetmelisin.
Ağlamak güçsüzlüktür.
Tembel insanlar sevilmez.
Şeklinde öğretiler içinde büyüyebiliriz.
Oysa kişinin, her özelliğin birbirinden farklı iki ucu olduğunu kabul etmesi (beyaz ve siyah gibi), her iki uca da sahip çıkması, bu özelliklerini içinde bulunduğu koşullara göre seçmesi kişinin davranışlarını zenginleştirebilmesini ve daha tatmin edici bir yaşam sürmesini sağlar.
Sen;
Güçlüsün de, güçsüzsün de…
Yeterlisin de, yetersizsin de…
Düşüncelisin de, düşüncesizsin de…
Başarılısın da, başarısızsın da…
Çalışkansın da, tembelsin de…
Sakinsin de, tezcanlısın da…
Kolaysın da, zorsun da…
Cesursun da, korkaksın da…
Her zaman başarılı olacağım, her şeye yeteceğim, her koşulda güçlü görüneceğim diye bir şey olamaz!
Zaman olacak güçsüz hissedeceksin, zaman olacak çok başarılı olacaksın. Yetersiz kaldığın anlar da olacak elbet, çok yetkin hissettiğin de…
Ne biri diğerinden iyi bu özelliklerden, ne de biri diğerinden kötü. Her özellik yeri geldiğinde ön plana çıkacak yaşamında. Hepsi bu.
Eğer kendimizi sadece bir tarafta konumlandırmaya çalışırsak -ki bu olumlu gördüğümüz taraf olur genelde- bu hem gerçekçi olmaz hem de çok zorlayıcı olur.
Kendinizi kabul edebilmeniz, tüm yönlerinizi olduğu gibi kabul edebilmenizden geçer.