X

Kendinizi geliştirmek istediğiniz alanda veriminizi artıracak öneriler

Gelişim, bazılarımız için özel ilgi alanı. Bazılarımız için dönemsel bir zorunluluk. Kimimiz için çok anlam ifade etmeyen bir kavram da olabilir. Aslında, eğer yerinde saymaya ilişkin çok becerikli bir direnişimiz yoksa, herhangi bir çabamız olmadığında dahi, zaman ve dış etkenlerin değişimi sebebiyle zaten gelişim içinde oluyoruz. Eğer siz de “kendiliğinden” olan bu tarzdan çok, bilinçli çaba ve özel bir ilgiyle herhangi bir konuda kendinizi geliştirmek peşindeyseniz, bahsedeceklerim ilginizi çekebilir.

Yöntem olarak da kendi kendinize çalışıyor olabilirsiniz, örneğin konuyla ilgili videolar izlemek, yazılar takip etmek ya da bir kitap okumak gibi. Koçluk ya da mentorluk alarak çalışıyor olabilirsiniz. Bu durumda sizinle birebir ilgilenen bir uzmanın desteğini kullanırsınız. Başka katılımcılarla birlikte interaktif bir eğitim alıyor, atölye çalışmasına katılıyor da olabilirsiniz.

Amacınız ister araç kullanmak, yazılım dili ya da muhasebe gibi “teknik” bir konuda, ister zaman yönetimi, iletişim becerileri ya da öz motivasyon gibi davranışsal bir konuda gelişim olsun, aşağıdaki unsurlara dikkat ederek bu gelişimi verimli kılmak mümkün.

Uygulama

“Bilmek yetmez, uygulamak lazım. İstemek yetmez, yapmak lazım.” diyen Goethe’ye itiraz geleceğini sanmıyorum. Uygulamanın gelişimin en önemli parçası olduğunu söylemek için bu kadar ünlü bir isim olmaya da gerek yok, tabi. Ancak bazı olgular o kadar çok herkesçe kabul görüyor ki, var oldukları düşünülerek eksiklikleri gözden kaçabilir. Geliştirmek istediğiniz beceri hakkında bir eğitim alıyorsanız, uygulama içermeyen bir eğitimi tercih etmemek gerekir. (Eğitim, tanım itibariyle uygulamasız olamasa da, adında “eğitim” geçen bazı örneklerde eksik olabiliyor.)

Kendi kendinize çalışıyorsanız zaten uygulama yapacağınızı varsayabiliriz. Odaklandığınız konu biraz daha öz farkındalık ile ilgili ve davranışsal bir beceri ise, sadece ilgili kitabı okuyarak üzerine düşünmek, ya da bir video izleyip, bir seminer dinleyip konuyu anladığını düşünmek de mümkün. Bu durumlarda kendinize uygulama fırsatları yaratmaya öncelik vermek iyi olacaktır. Eğer kendinizi ertelemeye yatkın görüyorsanız, okumak, izlemek, düşünmekle yetinmemeniz, uygulamalara mecbur kalmak için atölye çalışması, eğitim gibi interaktif, ödevli-projeli modelleri tercih etmeniz faydanıza olabilir. Uygulama adımlarını gelişime dahil etmek için bir koçla da çalışabilirsiniz.

Öz değerlendirme

Uygulamalarınızdan hemen sonra değerlendirme yapmak için zaman ayırmak, etkin gelişimin olmazsa olmaz parçasıdır. Sizce nasıl gitti? Neler fark ettiniz? Neleri olması gerektiği gibi yapabildiğinizi, nelerin eksik kaldığını düşünüyorsunuz? Bir sonraki uygulamada neyi farklı yapacaksınız? Bu gelişim alanınızla ilgili veya uygulama sırasında duygu durumunuz nasıldı? Sizi konsantre olmaktan ya da en iyi çabanızı vermekten alıkoyan bir inanış ya da duygunuz var mı? Bunun için ne yapabilirsiniz? Tüm bunlardan ne öğrendiniz? Konuyla ilgili öğrenimler de, farklı konuları işaret eden öğrenimler de değerlidir. Bunları zihinsel olarak zaten yapıyor da olabilirsiniz ancak yazarak yapacağınız bir değerlendirme çok daha kalıcı ve hızlı sonuçlar sağlayacaktır.

Süpervizyon ve geri bildirim alma ve verme

Eğer mentorluk alıyorsanız ya da bir eğitim/atölye çalışması içindeyseniz, uygulamaların ardından performansınızla ilgili geri bildirim almanız sürecin bir parçasıdır. (Geri bildirim konusuyla ilgili daha kapsamlı bir yazımı buradan okuyabilirsiniz.) Ancak kitap okuyarak veya pasif şekilde bir içeriği takip ederek çalışıyorsanız kendi kendinizi değerlendirmekten başka şansınız olmayabilir. Siz bir adım ileri gidin. Performansınızı, denemelerinizi izleyecek ve geri bildirim verecek birini kendiniz bulun.

Ayrıca, sadece eksikliklerin nerelerde olduğunu veya tavsiyelerini değil, neleri iyi yaptığınızı da söylemesini isteyin. Burada bitmedi! Gelişiminize boyut katarak zenginleştirecek bir diğer şey de, sizin aynı alanda gelişim sürecinde olan birilerine süpervizyon yapmanız ve geri bildirim vermenizdir. Yine, eğer bir eğitime katılıyorsanız, eğitimin tasarımında bunun olmasına dikkat edin. Eğer böyle bir imkan yoksa veya gelişim yolculuğunda yalnızsanız, sizinle benzer gelişim alanında çalışan kişileri bulup bir çalışma grubu oluşturabilir, karşılıklı süpervizyon ve geri bildirim alma ve verme imkanı yaratabilirsiniz. (Böyle bir grubun iyi işlemesi için önemli noktalara buradan göz atabilirsiniz.)

Başka insanların tecrübeleri

Beceri gelişimini bir eğitim ortamında çalışmanın bir diğer faydası, eğitimin size grup çalışmalarında diğer tecrübelerden faydalanma imkanı sunacak olmasıdır. Kendi deneyiminizi ve değerlendirmenizi yapmak, başkalarından geri bildirim almak, eğitmen/mentor/süpervizörden geribildirim almak yanında, benzeri deneyimi yaşayan diğerlerinin yaşadıklarını dinlemek ve gözlemek de konuyu daha kapsamlı ele alarak performansını artıracaktır. Yine, eğer yalnızsanız, yukarıda bahsettiğim gibi bir çalışma grubu bu konuda da işe yarar.

Soru sorma

Odak konunuz hakkında zaman zaman kafanızda sorular oluşabilir. Oluşmuyorsa da sırf soru üretmek için biraz düşünmek iyidir. Eğitim gibi toplu bir ortamdaysanız eğitmene, mentorla çalışıyorsanız mentorunuza ya da çalışma grubunuza aklınıza gelen soruları sormak için alan açın. Tek başına çalışanlar ise sorularını oluşturup cevaplarını internette araştırabilir veya konunun uzmanı olan birilerine ulaşarak sorabilir.

Soru cevaplama

Bir beceriyi geliştirirken, bu gelişime katkıda olacak şeylerden biri de bize sorular sorulmasıdır. Bu şekilde neleri öğrenip, neleri açık bıraktığımızı fark ederiz. Ayrıca isabetli bazı sorular, düşünmemizi sağlayarak daha anlamlı ilerlememizi sağlar. Bazen de kat ettiğimiz yolu göstermek ve neyi nasıl başardığımızı fark etmek için faydalı olur. Yine, eğitim/atölye çalışması gibi ortamlarda eğitmenden sorular gelecektir. Koçluk alıyorsanız çatı zaten anlamlı sorular üzerine kuruludur, bolca faydalanırsınız. Mentorluk alıyorsanız, mentorunuzun yaklaşımına göre sorular gelebilir ancak soru sormadan ilerleyen bir mentor ise, size düşündürücü sorular sormasını isteyebilirsiniz. Çalışma grubunuzu oluşturduysanız da, karşılıklı birbirinize soru sormaya ayrıca bir zaman ayırmayı planlayın derim.

Başkalarının sorularını ve cevaplarını duyma

Bu, kendi gelişiminizin bir seviye ötesine ve dışına çıkarak, o alana bütünsel bakmayı sağlayan bir durumdur. Benzeri gelişim çabası içinde olan ancak becerileri, alışkanlıkları, geçmişleri, amaçları sizden farklı olan insanların sordukları sorular, konu hakkında anlamak istedikleri, ya da kendi yaptıkları yorumlar ve verdikleri cevaplar, ortak konunuzun farklı boyutlarını görmenizi sağlar. Konuyu sizin açınızla sınırlı olmaktan çıkarır. Bunun da, farklı durumlarda farklı açılardan bakabilmenizi destekleyeceği ve size esneklik kazandıracağı kesin. Bu bahsettiğimin her zaman herkese cazip gelmeyeceğini tahmin ediyorum. Biraz daha meraklı kişileri daha çok ilgilendireceği kesin.

Motivasyon

Bir gelişim alanında çalışmanın ve ilerlemenin en belirleyici boyutlarından biri elbette motivasyon. Konu hakkındaki sahici isteğimiz, motivasyonu sorun olmaktan çıkarabilir. Söz gelimi, iş yerinde elde etmek istediğimiz bir pozisyon için belli bir yetkinliği sergilememiz gerekiyorsa, bunun “nasıl”ını otomatikman düşünmeye başlarız ve gelişim çabamızda da rahatlıkla konsantre olur, daha istekle çalışırız. Bazen belli zorunluluklar kapımıza dayanmışsa, yine bizi yeterince ikna etmiştir ve yine istekle bu işe sarılırız.

Örneğin, eşimiz veya çocuğumuzla ilişkimiz giderek günlük hayatımızda başka zorluklara yol açıyorsa, iletişimi ve ilişkiyi ideal şekline getirmek için kolları sıvayabiliriz. Ancak bazen, herhangi bir “gereklilik” sınıfına koymadığımız gelişim alanlarımız da olabilir. Örneğin, yazılı ifademizi geliştirmek istediğimizi, ama bunun herhangi bir aciliyeti olmadığını düşünelim. Dilimizde “keyfe keder” olarak adlandırılan böyle durumlarda motivasyonumuz dalgalı olabilir. Zaman zaman, diğer önceliklerimizin etkisiyle geri planda kalabilir.

Uzun süre ertelenebilir veya gelişim için yukarıda bahsettiğim unsurların hepsini uygulamak zor görünebilir. Eğer içinize sorduğunuzda, bu gelişim için gerçek bir istek varsa, motivasyonu canlı tutmak sizin için önemli olacak demektir. Bunun için de, ya kendi kendinize geliştireceğiniz kimi yöntemler ya da yine “grup etkisi”, yani benzer amaçlı farklı insanlarla bir araya gelmek faydalı olabilir.

Koşu grupları, bunun iyi bir örneğidir. Kendi başınıza haftada bir kaç gün koşmak zorken, bir gruba dahil olduğunuzda, düzenli zamanlarda grupla buluşup beraber koşmak, çabayı bırakmanızı engelleyebilir. Bugüne kadar bu konuda kat ettiğiniz yola dönüp bakmak, en küçük adımlar dahil olmak üzere neleri hayata geçirdiğinizi sıralamak, yine motivasyonunuzu artırabilir. Eğer gelişim yolculuğunuzun uygulamanız gereken adımlarında isteksizlik sezdiğinizi düşünüyor ve üstesinden gelmek istiyorsanız, konuyla ilgili bir diğer yazıma göz atabilirsiniz.

Dışarıyı gözlemleme

Bunun amacı, sentezleme dediğimiz aşamayı kullanmaktır. Yani, bir konuda öğrendiklerimizi farklı konularla ya da karşımıza yeni çıkacak örneklere birleştirerek yorumlamayı. Kendinizden ya da sizin gibi aynı konuda kendini geliştirmeye çalışan insanlardan, ya da eğitmen/mentordan farklı olarak, gündelik hayat içinde, seçtiğiniz bu gelişim alanıyla ilgili hangi örneklere rastlıyorsunuz? Antenleriniz ve gözlemciliğiniz devrede olsun.

Çapraz tecrübeler

Bir başka sentezleme örneği de, belli bir alanda geliştirdiğiniz becerileri farklı bir alana uyarlayarak kullanmaktır. Örneğin, belli bir kişiyle ilişkinizi geliştirmek için aktif dinleme becerisini geliştirdiyseniz, çevrenizdeki herkesle iletişiminizde de uygulamak gibi. Ya da piyano çalışırken gösterdiğiniz sabrı ve disiplini, kardeşinizin çocuğuna bakarken oynayacağınız oyunlarda kullanmak gibi.

Eskisinden farklı neler yaptığınızı fark etme

Belli konularda ve gelişim alanınızda, eski siz nasıl davranırdı, şimdiki siz nasıl davranıyor, farklılaşan neler var, bakmayı alışkanlık haline getirmek. Bu motivasyon için gerekli olmakla birlikte, zaten motive olsanız bile uygulamakta fayda vardır.

Gelişim bakış açısı, inandığım, sevdiğim, hem kendim, hem başkaları için iş edindiğim bir konu. Son yıllarda fark ettiğim bir boyutu ise, gelişim yolunda kendimizle ilişkimizin niteliği. Kimimiz “acı yoksa kazanç yok” prensibiyle, kimimiz kabulleniş ve kucaklama bakış açısıyla bu yolları yürüyor. Kendi adıma, her iki bakış açısını da gerektiğinde kullanabilmek ve tek taraflı gitmemek taraftarıyım. Gelişmek adına kendini aşırı zorlamak da, rahatını bozmamak için atalete teslim olmak da işimizi görmeyecektir.

Herhangi bir anda, hangi pozisyonda bulunduğumuzun farkında olarak isteklerimizi takip edebilmek dileğiyle.

İlginizi çekebilir: Fikir çatışması neden gereklidir: Sağlıklı bir fikir çatışması için 8 tüyo

Ece Ağabeyoğlu, ACC: 1998 – 2014 arasını kapsayan tam zamanlı kurumsal çalışma döneminde sigorta ve bankacılık sektörlerinde satıştan risk analizine, oradan eğitmenliğe ve koçluğa uzanan yerli ve küresel kurumlardaki yolculuğunda giderek iş tatmini ve insana merak saldı. Örgütsel Psikoloji alanında danışmanlık, profesyonel koçluk, eğitmenlik, iş ve meslek danışmanlığı şapkalarını taktı. Son yıllarda denge kavramına ilgi duyuyor. Ece, kurumsal eğitimler vermenin dışında, kendi yolunu kendi çizmek isteyen bireylere meslek seçimi, kariyerdeki adımlar ve iş tatmini gibi konular etrafında destek veriyor. Öğrenmeyi ve paylaşmayı seviyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale