Gelişim, bazılarımız için özel ilgi alanı. Bazılarımız için dönemsel bir zorunluluk. Kimimiz için çok anlam ifade etmeyen bir kavram da olabilir. Aslında, eğer yerinde saymaya ilişkin çok becerikli bir direnişimiz yoksa, herhangi bir çabamız olmadığında dahi, zaman ve dış etkenlerin değişimi sebebiyle zaten gelişim içinde oluyoruz. Eğer siz de “kendiliğinden” olan bu tarzdan çok, bilinçli çaba ve özel bir ilgiyle herhangi bir konuda kendinizi geliştirmek peşindeyseniz, bahsedeceklerim ilginizi çekebilir.
Yöntem olarak da kendi kendinize çalışıyor olabilirsiniz, örneğin konuyla ilgili videolar izlemek, yazılar takip etmek ya da bir kitap okumak gibi. Koçluk ya da mentorluk alarak çalışıyor olabilirsiniz. Bu durumda sizinle birebir ilgilenen bir uzmanın desteğini kullanırsınız. Başka katılımcılarla birlikte interaktif bir eğitim alıyor, atölye çalışmasına katılıyor da olabilirsiniz.
Amacınız ister araç kullanmak, yazılım dili ya da muhasebe gibi “teknik” bir konuda, ister zaman yönetimi, iletişim becerileri ya da öz motivasyon gibi davranışsal bir konuda gelişim olsun, aşağıdaki unsurlara dikkat ederek bu gelişimi verimli kılmak mümkün.
Uygulama
“Bilmek yetmez, uygulamak lazım. İstemek yetmez, yapmak lazım.” diyen Goethe’ye itiraz geleceğini sanmıyorum. Uygulamanın gelişimin en önemli parçası olduğunu söylemek için bu kadar ünlü bir isim olmaya da gerek yok, tabi. Ancak bazı olgular o kadar çok herkesçe kabul görüyor ki, var oldukları düşünülerek eksiklikleri gözden kaçabilir. Geliştirmek istediğiniz beceri hakkında bir eğitim alıyorsanız, uygulama içermeyen bir eğitimi tercih etmemek gerekir. (Eğitim, tanım itibariyle uygulamasız olamasa da, adında “eğitim” geçen bazı örneklerde eksik olabiliyor.)
Kendi kendinize çalışıyorsanız zaten uygulama yapacağınızı varsayabiliriz. Odaklandığınız konu biraz daha öz farkındalık ile ilgili ve davranışsal bir beceri ise, sadece ilgili kitabı okuyarak üzerine düşünmek, ya da bir video izleyip, bir seminer dinleyip konuyu anladığını düşünmek de mümkün. Bu durumlarda kendinize uygulama fırsatları yaratmaya öncelik vermek iyi olacaktır. Eğer kendinizi ertelemeye yatkın görüyorsanız, okumak, izlemek, düşünmekle yetinmemeniz, uygulamalara mecbur kalmak için atölye çalışması, eğitim gibi interaktif, ödevli-projeli modelleri tercih etmeniz faydanıza olabilir. Uygulama adımlarını gelişime dahil etmek için bir koçla da çalışabilirsiniz.
Öz değerlendirme
Uygulamalarınızdan hemen sonra değerlendirme yapmak için zaman ayırmak, etkin gelişimin olmazsa olmaz parçasıdır. Sizce nasıl gitti? Neler fark ettiniz? Neleri olması gerektiği gibi yapabildiğinizi, nelerin eksik kaldığını düşünüyorsunuz? Bir sonraki uygulamada neyi farklı yapacaksınız? Bu gelişim alanınızla ilgili veya uygulama sırasında duygu durumunuz nasıldı? Sizi konsantre olmaktan ya da en iyi çabanızı vermekten alıkoyan bir inanış ya da duygunuz var mı? Bunun için ne yapabilirsiniz? Tüm bunlardan ne öğrendiniz? Konuyla ilgili öğrenimler de, farklı konuları işaret eden öğrenimler de değerlidir. Bunları zihinsel olarak zaten yapıyor da olabilirsiniz ancak yazarak yapacağınız bir değerlendirme çok daha kalıcı ve hızlı sonuçlar sağlayacaktır.
Süpervizyon ve geri bildirim alma ve verme
Eğer mentorluk alıyorsanız ya da bir eğitim/atölye çalışması içindeyseniz, uygulamaların ardından performansınızla ilgili geri bildirim almanız sürecin bir parçasıdır. (Geri bildirim konusuyla ilgili daha kapsamlı bir yazımı buradan okuyabilirsiniz.) Ancak kitap okuyarak veya pasif şekilde bir içeriği takip ederek çalışıyorsanız kendi kendinizi değerlendirmekten başka şansınız olmayabilir. Siz bir adım ileri gidin. Performansınızı, denemelerinizi izleyecek ve geri bildirim verecek birini kendiniz bulun.
Ayrıca, sadece eksikliklerin nerelerde olduğunu veya tavsiyelerini değil, neleri iyi yaptığınızı da söylemesini isteyin. Burada bitmedi! Gelişiminize boyut katarak zenginleştirecek bir diğer şey de, sizin aynı alanda gelişim sürecinde olan birilerine süpervizyon yapmanız ve geri bildirim vermenizdir. Yine, eğer bir eğitime katılıyorsanız, eğitimin tasarımında bunun olmasına dikkat edin. Eğer böyle bir imkan yoksa veya gelişim yolculuğunda yalnızsanız, sizinle benzer gelişim alanında çalışan kişileri bulup bir çalışma grubu oluşturabilir, karşılıklı süpervizyon ve geri bildirim alma ve verme imkanı yaratabilirsiniz. (Böyle bir grubun iyi işlemesi için önemli noktalara buradan göz atabilirsiniz.)
Başka insanların tecrübeleri
Beceri gelişimini bir eğitim ortamında çalışmanın bir diğer faydası, eğitimin size grup çalışmalarında diğer tecrübelerden faydalanma imkanı sunacak olmasıdır. Kendi deneyiminizi ve değerlendirmenizi yapmak, başkalarından geri bildirim almak, eğitmen/mentor/süpervizörden geribildirim almak yanında, benzeri deneyimi yaşayan diğerlerinin yaşadıklarını dinlemek ve gözlemek de konuyu daha kapsamlı ele alarak performansını artıracaktır. Yine, eğer yalnızsanız, yukarıda bahsettiğim gibi bir çalışma grubu bu konuda da işe yarar.
Soru sorma
Odak konunuz hakkında zaman zaman kafanızda sorular oluşabilir. Oluşmuyorsa da sırf soru üretmek için biraz düşünmek iyidir. Eğitim gibi toplu bir ortamdaysanız eğitmene, mentorla çalışıyorsanız mentorunuza ya da çalışma grubunuza aklınıza gelen soruları sormak için alan açın. Tek başına çalışanlar ise sorularını oluşturup cevaplarını internette araştırabilir veya konunun uzmanı olan birilerine ulaşarak sorabilir.
Soru cevaplama
Bir beceriyi geliştirirken, bu gelişime katkıda olacak şeylerden biri de bize sorular sorulmasıdır. Bu şekilde neleri öğrenip, neleri açık bıraktığımızı fark ederiz. Ayrıca isabetli bazı sorular, düşünmemizi sağlayarak daha anlamlı ilerlememizi sağlar. Bazen de kat ettiğimiz yolu göstermek ve neyi nasıl başardığımızı fark etmek için faydalı olur. Yine, eğitim/atölye çalışması gibi ortamlarda eğitmenden sorular gelecektir. Koçluk alıyorsanız çatı zaten anlamlı sorular üzerine kuruludur, bolca faydalanırsınız. Mentorluk alıyorsanız, mentorunuzun yaklaşımına göre sorular gelebilir ancak soru sormadan ilerleyen bir mentor ise, size düşündürücü sorular sormasını isteyebilirsiniz. Çalışma grubunuzu oluşturduysanız da, karşılıklı birbirinize soru sormaya ayrıca bir zaman ayırmayı planlayın derim.
Başkalarının sorularını ve cevaplarını duyma
Bu, kendi gelişiminizin bir seviye ötesine ve dışına çıkarak, o alana bütünsel bakmayı sağlayan bir durumdur. Benzeri gelişim çabası içinde olan ancak becerileri, alışkanlıkları, geçmişleri, amaçları sizden farklı olan insanların sordukları sorular, konu hakkında anlamak istedikleri, ya da kendi yaptıkları yorumlar ve verdikleri cevaplar, ortak konunuzun farklı boyutlarını görmenizi sağlar. Konuyu sizin açınızla sınırlı olmaktan çıkarır. Bunun da, farklı durumlarda farklı açılardan bakabilmenizi destekleyeceği ve size esneklik kazandıracağı kesin. Bu bahsettiğimin her zaman herkese cazip gelmeyeceğini tahmin ediyorum. Biraz daha meraklı kişileri daha çok ilgilendireceği kesin.
Motivasyon
Bir gelişim alanında çalışmanın ve ilerlemenin en belirleyici boyutlarından biri elbette motivasyon. Konu hakkındaki sahici isteğimiz, motivasyonu sorun olmaktan çıkarabilir. Söz gelimi, iş yerinde elde etmek istediğimiz bir pozisyon için belli bir yetkinliği sergilememiz gerekiyorsa, bunun “nasıl”ını otomatikman düşünmeye başlarız ve gelişim çabamızda da rahatlıkla konsantre olur, daha istekle çalışırız. Bazen belli zorunluluklar kapımıza dayanmışsa, yine bizi yeterince ikna etmiştir ve yine istekle bu işe sarılırız.
Örneğin, eşimiz veya çocuğumuzla ilişkimiz giderek günlük hayatımızda başka zorluklara yol açıyorsa, iletişimi ve ilişkiyi ideal şekline getirmek için kolları sıvayabiliriz. Ancak bazen, herhangi bir “gereklilik” sınıfına koymadığımız gelişim alanlarımız da olabilir. Örneğin, yazılı ifademizi geliştirmek istediğimizi, ama bunun herhangi bir aciliyeti olmadığını düşünelim. Dilimizde “keyfe keder” olarak adlandırılan böyle durumlarda motivasyonumuz dalgalı olabilir. Zaman zaman, diğer önceliklerimizin etkisiyle geri planda kalabilir.
Uzun süre ertelenebilir veya gelişim için yukarıda bahsettiğim unsurların hepsini uygulamak zor görünebilir. Eğer içinize sorduğunuzda, bu gelişim için gerçek bir istek varsa, motivasyonu canlı tutmak sizin için önemli olacak demektir. Bunun için de, ya kendi kendinize geliştireceğiniz kimi yöntemler ya da yine “grup etkisi”, yani benzer amaçlı farklı insanlarla bir araya gelmek faydalı olabilir.
Koşu grupları, bunun iyi bir örneğidir. Kendi başınıza haftada bir kaç gün koşmak zorken, bir gruba dahil olduğunuzda, düzenli zamanlarda grupla buluşup beraber koşmak, çabayı bırakmanızı engelleyebilir. Bugüne kadar bu konuda kat ettiğiniz yola dönüp bakmak, en küçük adımlar dahil olmak üzere neleri hayata geçirdiğinizi sıralamak, yine motivasyonunuzu artırabilir. Eğer gelişim yolculuğunuzun uygulamanız gereken adımlarında isteksizlik sezdiğinizi düşünüyor ve üstesinden gelmek istiyorsanız, konuyla ilgili bir diğer yazıma göz atabilirsiniz.
Dışarıyı gözlemleme
Bunun amacı, sentezleme dediğimiz aşamayı kullanmaktır. Yani, bir konuda öğrendiklerimizi farklı konularla ya da karşımıza yeni çıkacak örneklere birleştirerek yorumlamayı. Kendinizden ya da sizin gibi aynı konuda kendini geliştirmeye çalışan insanlardan, ya da eğitmen/mentordan farklı olarak, gündelik hayat içinde, seçtiğiniz bu gelişim alanıyla ilgili hangi örneklere rastlıyorsunuz? Antenleriniz ve gözlemciliğiniz devrede olsun.
Çapraz tecrübeler
Bir başka sentezleme örneği de, belli bir alanda geliştirdiğiniz becerileri farklı bir alana uyarlayarak kullanmaktır. Örneğin, belli bir kişiyle ilişkinizi geliştirmek için aktif dinleme becerisini geliştirdiyseniz, çevrenizdeki herkesle iletişiminizde de uygulamak gibi. Ya da piyano çalışırken gösterdiğiniz sabrı ve disiplini, kardeşinizin çocuğuna bakarken oynayacağınız oyunlarda kullanmak gibi.
Eskisinden farklı neler yaptığınızı fark etme
Belli konularda ve gelişim alanınızda, eski siz nasıl davranırdı, şimdiki siz nasıl davranıyor, farklılaşan neler var, bakmayı alışkanlık haline getirmek. Bu motivasyon için gerekli olmakla birlikte, zaten motive olsanız bile uygulamakta fayda vardır.
Gelişim bakış açısı, inandığım, sevdiğim, hem kendim, hem başkaları için iş edindiğim bir konu. Son yıllarda fark ettiğim bir boyutu ise, gelişim yolunda kendimizle ilişkimizin niteliği. Kimimiz “acı yoksa kazanç yok” prensibiyle, kimimiz kabulleniş ve kucaklama bakış açısıyla bu yolları yürüyor. Kendi adıma, her iki bakış açısını da gerektiğinde kullanabilmek ve tek taraflı gitmemek taraftarıyım. Gelişmek adına kendini aşırı zorlamak da, rahatını bozmamak için atalete teslim olmak da işimizi görmeyecektir.
Herhangi bir anda, hangi pozisyonda bulunduğumuzun farkında olarak isteklerimizi takip edebilmek dileğiyle.
İlginizi çekebilir: Fikir çatışması neden gereklidir: Sağlıklı bir fikir çatışması için 8 tüyo