Geçtiğimiz yazımda kendimi bir mum olarak anlatmış ve sonrasında da sizlere sormuştum bir obje olursanız ne olurdunuz diye?
Yazımın sonrasında pek çok yorum aldım. Kimisi bisiklet olarak tanımladı kendini, kimisi İngiliz anahtarı, kimisi ise pervanesi kırık bir vantilatör olarak tanımladı. Aldığım yorumlar, okuyucuların kendilerini tanımlama gayretleri beni çok mutlu etti.
Fakat içlerinden bir grup da kendini benim gibi “mum” olarak tanımladı. Mum olarak tanımlayan grubun yorum ise, “bu yazı bize eksik geldi, mum olduğumuzu düşünüyoruz ve biz de senin gibi önceliklendirilmiyoruz. Sen ne yaptın da bununla başa çıktın, bize onu anlatır mısın?” oldu.
Böylece, yazının devamını yazmak, belki beraberce bir farkındalık elde etmek istedim. Yazarken ben de serzenişte bulundum, kimseyi kırmama özelliğim biraz benim tehdidim olmuştu, az kırma ama çokça kırılma haline bürünmüştüm. Ancak yazımdan sonra anladım ki yalnız değilim, benim gibi başkalarına faydalı olma değeriyle yanan pek çok mum var. Ancak sanırım artık o mumlar da “Biz buradayız, yanıyoruz” demek istiyorlar! Görünmez değiliz, buradayız ve ışıl ışılız!
Peki bizi görmeyenler, onlar için her şeyi yapmaya hazır olan bizlere hak ettiğimize inandığımız değeri veremeyenler ne olacak da bizi görmeye başlayacak ya da bir şekilde öncelik sıralamalarında yer verecekler mi?
İtiraf ediyorum! Kendimi ne kadar kendi kendine yanmaya razı, çakmağı da ışığı da kendinde olan bir mum olarak da tanımlasam ve bu özelliğimle gurur da duysam, etrafımdakilerin beni bir nevi görünmez kılma eğilimine razı değilim! Neden mi? Çünkü değer görmek için, kimseye “Beni gör, ben buradayım senin için” diyemeyiz, “hadi bana değer ver” diyemeyiz. Değer görmek, kıymetin bilinmesi zorla veya ısmarlama olacak bir şey değil ki.
Tüm bu yazdıklarımın kulağa biraz pesimist geldiğinin farkındayım. Ancak niyetim asla negatif konuşmak ve moral bozmak değil. Tam tersi, bakış açımızı değiştirmek!
Birilerinin hayatında ışık olmaya gönüllü biz sevgili mumlar! Bizim ışığımızın hakkını vermiyorlar, “Aferin ne güzel de yanıyorsun, iyi ki karanlığıma ışık oldun” diyenlere rastlayamadık diye mum olma özelliğimizden mi vazgeçeceğiz? Tabii ki hayır… Geçen yazımın sonunda da demiştim ya hani: “Hayır merak etmeyin, yine de vazgeçmedim kendim olmaktan ve bir gün mutlaka istediğim değeri göreceğime eminim. Ve bitirirken, söylemeden geçemeyeceğim şu ki; ne olursak olalım, kendimizi nasıl ifade etmeyi tercih edersek edelim; kendimiz olmaktan asla vazgeçmeyelim. Çünkü, biz böyle çok güzeliz!” Kesinlikle biz böyle çok güzeliz…
Ama benim “Ne yaptın da bununla baş ediyorsun?” diyenler için kendi yöntemim şu ki; kendimi tanımladığım bu kıymetli özelliğimden vazgeçmeden ışığımı yayarken, doğru karanlıkları aydınlatmaya çalışıyorum artık. Her zaman doğruyu bulmak kolay olmasa da, kimseyi kendimden daha kıymetli görmeden aydınlatmaya devam ediyorum. Öyle ya en önce sen kendini sevmezsen, kendini değerli görmezsen bir başkasının seni öyle görmesini sağlayamazsın ki…
En önce kendim için ışımaya, en önce kendi içimdeki karanlıkları aydınlatmaya çabalıyorum ben. Sonrasında da yine kendi ışığımı koruyarak el uzatıyorum, bu ışıkla benimle aydınlanıp birlikte daha çok ışık saçmak isteyenlere.
Peki siz sevgili mumlar? Sizler ne yapacaksınız ışığınızı büyütmek için? Sevgimle…
İlginizi çekebilir: Kendinizi her yönünüzle tanıyın: Bir obje olsaydınız ne olurdunuz?