Hayatta herkes hata yapabilir, ben, siz, ailemiz, sevdiklerimiz… Önemli olan, yapılan hataları göz ardı etmeden, üstünü örtmeden veya altında ezildiğimiz büyük bir olay haline getirmeden onları kabul etmek ve onlardan ders çıkarmaktır.
Her birimizin içerisinde bir iç eleştirmen ve iç koruyucu vardır. Hata yaptığımızda iç eleştirmenimiz ortaya çıkar. Bu iç eleştirmen eleştirinin dozunu kaçırarak küçük başarısızlıkları büyütür, bunları kocaman başarısızlıklara dönüştürür. Geçmişteki hataları bulur çıkarır ve o hataları tamir etme çabanızı görmezden gelir.
Böyle zamanlarda iyi yönlerimizi ortaya çıkarmak, yanlışlarımızı bir perspektife oturtmak, iç eleştirmenimizin bizi tepetaklak gönderdiği yoldan döndürmek için iç koruyucumuz devreye girer. İç koruyucumuzun desteğiyle, yaptığımız hataları telafi etmeye çalışır, bizi kötü hissettiren duyguların üzerine gidebiliriz. Hissettiğimiz vicdan azabı, suçluluk ya da utanç duygusu sürekli hale gelir ve hayatımızın ortasına oturursa bu durum hem kendimize hem de çevremize katkı sağlamamıza mani olur. O yüzden bu duyguların sadece bizi cezalandırmak için olduğunu değil bir daha aynı hatayı tekrarlamamak için de olduğunu unutmamalıyız. Kendimizle barışıp kendimizi affetmeliyiz!
Peki nasıl affedeceğiz?
Kendimizi affetmek için birçok farklı çalışma yapabiliriz. Önemli olan önerilen çalışmalardan seçtiklerimizi düzenli periyodlarla tekrarlamak ve bunları kendimize sürekli hatırlatmaktır. İşe, hala kendimize kızdığımız küçük bir olayı seçerek başlayıp ve aşağıdaki yöntemlerden birini veya birkaçını deneyebiliriz.
- Zor zamanımızda bize iyi gelen, bizi önemseyen, hatalarımız karşısında bizi yargılamayan bir arkadaşımızı, ailemizden birini ya da varsa bir evcil hayvanımızı düşünelim. Böyle zamanlarda onun bize iyi gelen yönlerini belirleyip, bu yönlerin bizim kendi içsel koruyucumuzda da olduğunu hayal edelim. Örneğin, yaptığımız bir hata karşısında yakın arkadaşımızın bize bu hatadan çok daha fazlası olduğumuzu anımsatması bize iyi geliyorsa kendi içsel koruyucumuzda bize bir hatadan çok daha fazlası olduğumuzu söyleyebilir.
- Önemsendiğimizi hissetmeye devam ederek, iyi olduğunu düşündüğümüz özelliklerimizi listeleyelim ve kendi içsel koruyucumuza da bizim hakkımızda ne düşündüğünü soralım. Kendimiz hakkında aslında ne kadar fazla iyi şey olduğunu gördüğümüzde şaşırabiliriz.
- Çocuğumuza bağırdıysak, birini incittiysek, ailemize yalan söylediysek tüm bunları olduğu gibi kabul edelim. O anda aklımızdan ne geçti? Bize neler hissettirdi? Kendimiz ve başkaları için sonuçları ne oldu? gibi sorularla olanı keşfetmeye çalışalım. Aynı zamanda bu hareketleri yaptığımızda karşımızdaki kişinin ne hissettiğini de anlamaya ve fark etmeye çalışalım. Bunlar yüzleşmesi zor ancak aynı zamanda bizi özgürleştirecek gerçeklerdir.
- Yaptığımızı düşündüğümüz yanlış davranışları, hatalar ve beceriksizlikler olarak kategorilendirelim. Hatalar utanma duygusu, vicdan azabı ve pişmanlık duygularını hak eder. Beceriksizlik ise bilinçli yapılmadığından sadece düzeltme gerektirir. Örneğin, birini sözlerimizle kırdıysak ve bunu yaparken bilinçli olarak onu çok üzecek şeyler söylediysek bu bir hatadır. Ancak konuşurken bunu hiç düşünmeden sadece aklımıza geldiği için söylediysek bu beceriksizliktir ve kendimizi suçlamadan düzeltebilir ve tekrarlamaması için çabalayabiliriz.
- Kendimize dürüst davranarak hatalarımızın ve beceriksizliğimizin sorumluluğunu almamız önemlidir. İçimizden “…’dan ben sorumluyum. Ama …’dan sorumlu değilim.” diye yüksek sesle söyleyerek veya yazarak bunları içselleştirmek ve sistemimize yerleşmesine izin vermek önemlidir.
- Ve kendimizi affedelim. Yükses sesle, “… için kendimi affediyorum. Kabul ettim, telafi etmek için çalıştım ve elimden geleni yaptım.” Ve belki bu cümleye kendisine karşı hata yaptığımız kişiden de bizi affetmesini ekleyebiliriz.
Kendimizi affetmek için bu duygunun içimizde yerleşmesine zaman tanıyalım. Bu şekilde huzurlu ve mutlu olabiliriz.
Şimdi kendinizi affetmeye ne dersiniz?
İlginizi çekebilir: Kadınlar her yıl daha da mutsuzlaşıyor: Peki, ne yapmalı?