X

Kendinize zaman ayırıp daha çok yalnız kalın

Eskiden bir dakika bile yalnız kalmamak adına üst üste saatli sekiz program yapan ben, şu an kendime sadece kendimle geçireceğim kaliteli bir saat dilimi ayırmadığım takdirde ayarlarım oynamaya başlıyor. Ki ben de bunu bu sabah net bir şekilde gördüm.

Benim sabah 08:00 akşam 18:00 olmak üzere düzenli gittiğim kurumsal bir işim yok. O yüzdendir ki birçok arkadaşıma nazaran kendime çok daha fazla vakit ayırabiliyorum koşturmadan. Başkalarına göre de hayatı daha sakin, daha dingin bir noktasından yaşayabiliyorum koşullarımda.

Ama şu an görüyorum ki insan “istediğim her zaman zaten istediğimi yaparım” kalıbına da gayet rahat alışıp etrafında kayboluyormuş!

 Bu bilgi sende var da Gamze’cim, peki gerçekten kullanıyor musun?

Yok! Son zamanlarda sadece dilimdeymiş. Bir gün annemle olayım, diğer gün yeğenimi göreyim, öbür gün arkadaşımla dertleşeyim derken bu sabah bir baktım ki ben epeydir kendimle vakit geçirmemişim. İlgim, odağım hiç farkında bile olmadan dışarı çoktan kaymış.

Ve ben yorulmuşum. İçimde anlamadığım bir tatsızlık vardı kaç gündür. Bugün için de çok yakın bir arkadaşım görüşelim demişti. Sabah uyandığımda yapamayacağımı o kadar hissettim ki; hemen mesaj attım: “Bugün beni affet. Sevimli hissetmiyorum ve yalnız kalmaya ihtiyacım var biraz.

Bakın bu önemli. Etrafınızda bu cümleyi rahatça kurabileceğiniz, önü-ardı nasıl anlaşılır acaba, yanlış anlaşılır mıyım diye düşünmeyeceğiniz, sizin ihtiyaçlarınıza saygı gösteren insanlar bulunması çok önemli. O zaman hayat daha samimi ve gerçek bir yerden yaşanıyor. Hepimizin takmaktan bıktığı maskeler var ya hani sokağa çıkarken, işte artık o maskeleri kullanmaya gerek kalmıyor. Bunun yolu da ilk önce insanın kendisini maskesiz halleriyle kabulünden geçiyor.

Arkadaşımın şefkatli yanıtının da vermiş olduğu huzurla yapmam gerekenlere şöyle bir göz attım. Yapmam gereken bir sürü şeyim vardı, kendi yolumda kendimi geliştirmek için not aldığım ama sürekli birileriyle ilgilenmekten erteliyordum. Yapılacaklar listesindeki maddeler çoğaldıkça çoğalıyordu ve fazlalaştıkça da motivasyonum düşüyordu. Hiç ellemiyordum bu defa. Çok şey vardı, nereden başlayacaktım ki..?

Baktım tüm listeye. İçinden bugün yapabileceğimi hissettiğim sadece iki maddeyi seçtim ve koydum önüme. Bakın bu nokta da önemli. İnsan kendisine fazla fazla, koca koca hedefler belirledi mi bazen altında ezilebiliyor. Fazla gelebiliyor, hemen bir sonuç göremeyince sıkılabiliyor ve motivasyonu düşebiliyor. Bu yüzdendir ki size tavsiyem çok minik ve kısa vadeleri olan hedefler koyun kendinize. Onların toplamı sizi o büyük sonuçlara, hedeflere götürüyor olsun. İnsan yapabildiğini gördüğü zaman kendine güveni geliyor ve gülümsemeye başlıyor kendisine.

Oturdum odamda masamın başına. Bin senedir ellemediğim masamı temizlemekle ve fazlalıkları atmakla koyuldum işe. Hafiflik! Fazlalıkları attığımız an açılan yepyeni, ferah yerler ve gelen hafiflik, coşku hissi.. Paha biçilemez! Sadece masamın üzerini temizlediğimde bile daha hafif hissetmeye başlamıştım. Başladım sonra bugünkü notlarımın üzerinden teker teker aksiyon almaya. Her birini gerçekleştirdiğimde işaret koydum yanıbaşına “yapıldı” diye. O yapıldı işaretleri de benim için nasıl büyük bir haz size anlatamam.

Çoğunu hallettim. Azı kaldı ama şimdi içimdeki hafiflik ve coşku hissiyle bakalım nerelere kadar gidecek yol. Benim için her an bilinmezlik, her gün başka bir macera gibi. Şu an bir başkasına göre sadece yazı yazıyorum mesela; ama benim için şu an harika bir yolculuğun içindeyim ve nereye gideceğini de hiç bilmiyorum! Beni heyecanlandıran bu sanırım hayatta. “Yazını bitirince zaten evindesin, kardeşlerinle sohbet edersin ne yapacaksın başka?” diyenleriniz olabilir ama iki dakika sonra bile ben bu yazıyı yazdığım sırada daha evvel hiç fark etmediğim bir şeyi fark edip hiç aklımda olmayan bir eylemin içinde bulunma potansiyelim de olabilir mesela bana göre. Yani hiçbir şey bilmiyorum özetle! Hiç birimiz bilmiyoruz bir an sonramızı. Çoğumuzla aramdaki fark ise bu bilinmezlik beni endişelendirmiyor, strese sokmuyor, rahatsız etmiyor. Aksine heyecanlandırıyor. Heyecanlı bir kitabı okuyor gibi hissediyorum gün içerisinde… Kendi hayatım için. İşte bu harika bir his! Hayata bağlayan, yaşamı keşfetme merakına dokunan bir his.

Yani ben diyorum ki kendinize zaman mutlaka ama mutlaka ayırın. O anlarda yanınıza ne annenizi, ne kocanızı, ne çocuğunuzu alın. Kendiniz sadece kendinizle olun. Ne yapmak size kalmış. Evinizin penceresinden sadece sokağınızı, gökyüzünü bile izlemek bunun içinde. Müzik dinlemek, tek başınıza yemeğe gitmek, kitap okumak, resim yapmak, sergiye gitmek… Her ne ise sizin ruhunuzu besleyecek şey. “Zaten yaparım” kalıbına aldanmayın. Bu cümlenin verdiği rahatlık hissinin oyununa gelmeyin. Ertelemeden yapın yapmanız gereken her ne ise kendiniz için. Ayırın o yapılacak listesindeki maddeleri belirli zamanlara. Hiç boşa yüklenmeyin kendinize hepsini aynı anda yapmalıyım diye, çünkü hiç gerek yok. Keyif almaya odaklanın yaparken, bitirmeye değil. Yolda olsun gözünüz, yolun sonunda değil. Son bir şey daha: Kendinize ayırdığınız vakitte telefonu yapabildiğiniz maksimum ölçüde dışarı bırakın ve bakmayın. Telefonun tek sebep olduğu şey odağınızı dağıtmak. Kendinize ayırdığınız zaman en kaliteli zamanlarınızdan olsun. Çünkü siz bunu hak ediyorsunuz.

Bugünkü programlarınıza, yapılacak listenize bir de buradan bakmaya ne dersiniz?

Kocaman sevgiyle…

 

İlginizi çekebilir: Sevmek ve kabul etmek: Her şey kişinin kendisiyle başlar

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale