Gün içinde ailemiz, arkadaşlarımız, işimiz, telefon uygulamalarımız derken zamanımızın çoğunu harcadığımız birçok alan mevcut. Size de olmuyor mu, günün sonunda yatarken bir anda aklınıza o almayı unuttuğunuz kitap, kendinize söz verdiğiniz ama yine yapamadığınız spor geliveriyor? Bir gün, bir hafta derken bir bakmışsınız bir ay geçmiş, ama siz bir türlü yapamamışsınız. Belki de yılbaşında aldığınız bir karar vardı yapmaya heveslendiğiniz, ama Ocak ayı bitti henüz başlayamadınız bile…
İster yeni yıl kararı, ister günlük bir isteğimiz ya da ihtiyacımız olsun çoğu zaman kendi ihtiyaçlarımızı ikinci, hatta üçüncü plana atıyoruz. “Önce şunu bitirmem lazım, sonra yaparım” derken günler, aylar geçiveriyor. Ve isteklerimizi erteleyerek kendimizi bir süre sonra mutsuz ya da yapmadığımız şeyler için başkalarını suçlarken buluyoruz. Yapamadım çünkü evde herkes benden bir şeyler bekliyor. Yapamadım çünkü mesaiye kaldım. Yapamadım çünkü dizi izlerken zaman nasıl geçti anlamadım.
Çünkü’lerimizin listesi böyle uzayıp gidiyor. Bazen bunlar gerçek neden olabilir. Fakat gerçekçi olalım; ihtiyacımız olanı önceliğimiz olarak görüyor muyuz? Yoksa başkalarının ihtiyaçlarına yardımcı olmaya çalışırken, kendimizinkini görmezden gelip sonrasında bahanelere mi sığınıyoruz?
Görmezden gelme durumuna baktığımızda aslında çoğu zaman kendi duyumlarımızın farkında olamadığımızı görebiliyoruz. Gün içinde ihtiyaçlarımızı dinleyemezken, tam yatarken aklımıza gelme sebebi de biraz buradan kaynaklanıyor. Demek ki ancak yatarken ne durumda olduğumuzun farkına varıyoruz ve bedenimizdeki duyumları dinleyebiliyoruz. Ki bazı kişilerde bu bile yaşanamayabiliyor.
Ben de uzun bir süre hep bir şeyleri suçladım. Yapamama sebebimin benden kaynaklandığını görmem yıllarımı aldı. Mutsuz olup nedenini anlayamadığım bir dönem, bunun nedenlerini araştırmaya başladığımda gördüm ki enerjimi hep dışarıya veriyordum. (O dönemimi detaylı anlattığım yazım: Yaşam enerjiniz bedeninizde özgürce yol alabiliyor mu?) Kendi ihtiyaçlarımı duyumsamak için kendime alan yaratmıyordum. Bunu fark ettikten sonra yavaş yavaş kendi isteklerimi anlamak için gün içinde kendi başıma zaman geçirdiğim aralıklar yaratmaya başladım. Bu kimi zaman sessizce oturup içtiğim bir kahve, günlük yazmak, meditasyon yapmak, yoga yapmak (özellikle yin yoga), bazen de hiçbir şey yapmadan beş dakika oturmak oldu.
Yıllar içinde yarattığım alanlar çeşitlenmiş olsa da, hepsi de neler düşündüğümü, hissettiğimi, istediğimi ve ihtiyacım olduğunu görmeme yardımcı oldu. Son yedi aydır yaptığım meditasyon uygulamalarım da kendime açtığım alanı güçlendirerek kendi ihtiyaçlarımı anlamamı daha da hızlandırdı.
Ben bu ihtiyaçları eş zamanlı duyumsadıkça başka bir şey yapıyor olsam da, kendi isteklerimi de yerine getiriyorum. Çünkü yerine getirmezsem mevcut yaptığım işe de negatif etkisi olacağını biliyorum.
Bu istekler kimi zaman dinlenmek, kısa yürüyüşe çıkmak, tatlı yemek, bazen mesajlara anında dönmemek gibi basit bir şey; bazen de yoga yapmak, beslenme rutinini değiştirmek gibi daha komplike bir durum olabiliyor. Ama hepsinde de ortak sonuç şu ki, gün sonunda yattığımda ya bak bugün şunu yapacaktım yine yapmadım; şunun yüzünden kendime yine zaman ayıramadım söylemlerim oldukça azaldı. Kendi isteklerimi göz ardı etmedikçe aslında başkalarına hayır demiyorum; sadece kendime evet demeye başladım.
Siz de kendi isteklerinizi ve ihtiyaçlarınızı duyabilmek, duygularınıza kulak verebilmek için küçük de olsa alanlar yaratarak kendinize evet diyebilirsiniz. Hayat mutsuz olmak ve başkalarını bundan sorumlu tutmak için çok kısa!
Bakalım sizin kendiniz tarafından duyulmayı bekleyen ne gibi ihtiyaçlarınız suyun yüzüne çıkacak? O uzun süredir aklınızda yer edinen şeye evet demekle başlamaya ne dersiniz?
Konu ile ilgili soru ve yorumlarınızı Instagram hesabımdan veya sibelokan83@gmail.com e-posta adresimden paylaşabilirsiniz.
Sağlıkla kalın…
İlginizi çekebilir: Bilmekten uygulamaya: Hayatınızda fark yaratmak ister misiniz?