Zaman zaman çoğumuz geçmişte yaptığımız hatalar yüzünden veya bir şeyleri başaramadığımızda kendimize kızabiliyoruz. “Bunu nasıl yaptım, keşke yapmasaydım, çok pişmanım…” ve benzeri cümlelerle günlerce, belki de haftalarca kendimize kızmaya devam ediyoruz.
Başkalarına kızdığımızda kendimizi ifade etmeye çalışırken kelimelerimizi daha dikkatli seçmeye çalışırken, kendimize kızdığımızda oldukça acımasız yaklaşabiliyoruz. “Çok kötüsün, yeteneksizsin, hiçbir şeyi yapamıyorsun, bu hataya nasıl düştün…” gibi sert cümlelere kendimizle olan içsel diyaloglarımızda sıkça yer veriyoruz. Haliyle de kendimizi, kendimize düşman edebiliyoruz.
Başarılarımızı, elde ettiklerimizi, güzel deneyimlerimizi unutup kendimize kızgın bir şekilde yaşamımızı sürdürmeye devam ediyoruz. Hataların, öğrenmeye yardımcı araçlar olduğunu değil, kendimizi cezalandırmamız gereken durumlar olduğunu düşünüyoruz. Oysa ki, her insanın hata yapabildiğinin ve kendimize kızmaya devam ettikçe yaşamımızı daha zor bir hale soktuğumuzun farkına varabilsek, hayatımız boyunca kendimizle daha barışık bir yaşam sürebiliriz. Kendinize kızmamak ve gereksiz yere yüklenmemek için öncelikle şunları aklınızda bulundurun:
- Hatalarınızı, öğrenme sürecinizin bir parçası olarak değerlendirin.
- Kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın.
- İnandığınız şeylerin peşinden gitmeye devam edin.
- Dışarıdan gelen eleştirileri kendinizi geliştirmek için fırsat olarak görün.
- Her şeyde iyi olmak zorunda olmadığınızı kabul edin.
- Güçlü ve güçsüz yanlarınızı olumlu-olumsuz olarak değil, karakterinizin farklı özellikleri olarak değerlendirin.
- Geçmişin, bugününüzü ve yarınınızı belirlemesine izin vermeyin.
- Becerilerinize, yetkinliğine ve yapabileceklerinize güvenmekten vazgeçmeyin.
Tüm bu maddeleri denemiş olmanıza rağmen yine de kendinize kızgın olduğunuzu hissediyorsanız, kızgınlığınızı kontrol etmek ve kendinizle iyi geçinmek için aşağıda yer verdiğimiz önerileri deneyebilirsiniz. İşte kendinize duyduğunuz kızgınlığı anlamanıza ve kontrol etmenize yardımcı olacak öneriler:
Kızgınlığınızın nedenini araştırın.
Öfkenizi kabul edin. Bunun hissedilmesi gereken bir duygu olduğunu ve geçmesine izin vermeniz gerektiğini hatırlayın. Daha sonra kendinize neden kızgın olduğunuzu, hissettiğiniz kızgınlığın sebeplerini düşünün. Öfkenizin kaynağını araştırın. Geçmiş hatalarınız mı için mi kendinize kızgınsınız, başaramadığınız bir şey için mi, yoksa şu an içinde bulunduğunuz durumdan dolayı mı? Kızgınlık; pişmanlık, utanma, güvensizlik gibi farklı duygular sonucunda ortaya çıkabilir. Öfkenizi tetikleyen birincil duygunun ne olduğunu araştırın, tüm bu duygulara sahip çıktığınızda ve kabul ettiğinizde kızgınlığınızın nedenini bulmanın kolaylaştığını göreceksiniz.
Kendinize zaman tanıyın.
Her problemin çözümünü anında bulmak zorunda değilsiniz. Sabırlı olun ve kendinize sakinleşmek için yeteri kadar zaman tanıyın. Zihninizi temizlemek, öfkenizi dindirmek ve daha net görebilmek için kendinize olan kızgınlığınıza biraz mola verin. Kafanızı boşaltmak, daha farklı bir bakış açısı ile içinde bulunduğunuz durumu değerlendirmek ve daha iyi hissetmek için kızgınlığınızı zamanın akışına bırakın.
Bedeninizi ve zihninizi rahatlatın.
Kendinizle baş başa kalabildiğiniz zamanlarda bedeninizi ve zihninizi rahatlatmak için farklı tekniklere başvurun. Meditasyon, yoga pratikleri veya nefes egzersizlerini deneyin. Psychology Today’de yayınlanmış bir araştırmaya göre, 20 dakikalık bir meditasyon, öfkenin sebep olduğu kan basıncının artması, kalp atışının ve solunumun hızlanması gibi semptomları gidermeye yardımcı oluyor. Bu sayede hissettiğiniz kızgınlık ve öfke hissinin bedeniniz ve zihniniz üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler de azalmaya başlıyor. Üstelik daha önce meditasyon geçmişinizin olup olmaması önemli değil. İlk defa bile deniyor olsanız olumlu etkilerini görebilirsiniz.
Five-S metodunu deneyin.
Psikolojide 5 aşamalı bir model olan ve öfkenizi kontrol altına almanızı amaçlayan 5 S Metodu’nu deneyin. Bu metodun aşamaları şu şekildedir: Stop (dur), shift (geçiş yap), set a goal (hedef koy), strategize (strateji belirle) ve start (başla). Hem başkalarına hem de kendinize karşı kızgınlık hissettiğinizde uygulayabileceğiniz bu metot, ilk olarak durmanız ve bir süre düşünmeyi bırakmanız gerektiğini, odağınızı geçmişten şimdiki ana çevirmenizi söylüyor. Sonraki adımda ise bir hedef belirleyerek o hedefe ulaşmak için farklı yolları bulmanıza ve zaman kaybetmeden hedefinize ulaşmak için aksiyon almanıza odaklanıyor. Bu metodu uyguladıktan sonra öfkenizi kontrol altına alabildiğinizi ve yapıcı bir şekilde ilerlemeye başladığınızı fark edebilirsiniz.
Hareket edin.
Matthew McKay, The Anger Control Workbook kitabında kızgınlık hissiyle baş etmek için hareketin önemli olduğuna dikkat çekiyor. Açık havada yürüyüşe çıkmak, evde egzersiz yapmak, müzik eşliğinde dans etmek ya da bedeninizi hareket ettirmek için keyif aldığınız ne varsa deneyimlemek kendinizi daha iyi hissetmeniz için yardımcı olabilir. Kendinizi daha iyi hissetmeye başladığınızda öfkenizin ve kızgınlığınızın da zamanla azalmaya başladığını göreceksiniz.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayabilirsiniz.
Kendinizi başka biri olarak hayal edin.
Başkalarına gösterdiğiniz anlayışı, saygıyı, sevgiyi, şefkati kendinize de göstermek için kim olduğunuzu unutun ve kendinizi çok sevdiğiniz bir arkadaşınız olarak hayal edin. Kendinize kızgın olduğunuzda içinizden kurduğunuz acımasız cümleleri o çok sevdiğiniz arkadaşınıza söyler miydiniz? Kendinizi eleştirirken kullandığınız sert dili arkadaşınıza karşı da kullanır mıydınız? Eğer cevabınız hayırsa, nasıl ki arkadaşınızı kırmamak, üzmemek için daha yapıcı bir dil kullanıyorsanız, kendiniz için de aynı dili kullanmaya gayret edin. Yaralayıcı cümleler, acımasız eleştiriler yerine kendinizle şefkatli bir iletişim kurun.
Sevdiklerinizden destek alın.
Kendinize olan öfkenizi dindirmeniz ve kendinizle kurduğunuz ilişkiyi düzeltebilmeniz için arabuluculuk yapmak üzere sevdiğiniz, güvendiğiniz birinden yardım isteyin. Böylece, tarafsız bir bakış açısından destek alarak kendinize olan kızgınlığınızı daha anlayışlı bir tutumla değiştirebilirsiniz.
İnsan olduğunuzu hatırlayın.
Hata yapmak bir kusur, bir eksiklik, bir yetersizlik değil; insan olmanın ayrılmaz bir parçasıdır. Zaman zaman her insan hata yapar, başarısızlıklar yaşar, istediklerini elde edemez, beklentileri karşılayamaz. Tüm bunlar, insan olmanın doğasında vardır. Kendinize fazla yüklendiğinizde veya kızgın olduğunuzda insan olduğunuzu ve herkesin benzer yollardan geçtiğini hatırlayın. Geçmişte yaptığınız veya gelecekte yapacağınız tüm hataların büyümenize yardımcı araçlar olduğunu aklınızın bir köşesinde tutun. Kendinize kızdığınızda durun, derin bir nefes alın ve “Bir insan olarak hata yapabilirim, bunun için kendime kızgın olmamalıyım.” deyin. Gerekirse birkaç kez tekrarlayın.
Profesyonel destek alın.
Yardım istemenin bir güçsüzlük belirtisi olduğunu düşünüyorsanız, bu fikirden hızlıca uzaklaşın. Kendinize acımasız davranarak, geçmişin hatalarını sürekli kendinize hatırlatarak ve bu yüzden kendinize hep kızarak mutlu bir yaşam sürdürebilmeniz çok zor. Unutmayın, “İnsan, kendinin en iyi dostudur.” ve ömür boyu sürecek bir dostluğun sağlıklı olması gerekir. Kendinizi affedemiyorsanız, geçmişi geçmişte bırakamıyorsanız, bir türlü kendinize olan kızgınlığınız geçmiyorsa, öfkenizi kontrol edemiyorsanız vakit kaybetmeden psikoloji alanında uzman birinden yardım isteyebilirsiniz.
Kendinizi affedin.
Geçmiş hatalarınıza odaklandığınızda ilerlemek imkansız bir hal alır. Geçmişteki hatalarınız, pişmanlıklarınız siz onları düşündükçe sizi geriye çeker. Geçmişte yapmış olduğunuz hatalardan dolayı kendinize kızgınsanız bunun size hiçbir fayda sağlamayacağını bilmelisiniz. Kendiniz için yapmanız gereken en iyi şey, hatalarınızı kabul edip onlardan ders çıkarmak ve geleceğinize odaklanmaktır. O yüzden hatalarınızı bağışlayın, kendinizi affedin ve yolunuza devam edin. Geçmişin sizi kızdırmasına izin vermeyin. Ne olduysa oldu ve geçmişte kaldı. Bugünün geçmiş üzerinde hiçbir etkisi olamayacağını ve kendinize kızgın olmanızın bir şeyi değiştiremeyeceğini kabul edin.
İlginizi çekebilir: Öz şefkat: Benliği yargılamadan ve cezalandırmadan, şefkatle kucaklayabilmenin gücü
Kaynak: psychologytoday, lifehack, inc