X

Kendini yola adamak: Bugün tüm potansiyeliniz ile yola çıkmaya hazır mısınız?

“Yol, kendini Yol’a adamış kişilere gücünü devreder.” Tao Te Ching

Hayatımızın her anında yol ayrımları ile karşılaşırız, seçimler yaparız. Ve seçtiklerimiz yeni seçimlerimizin de köklerini oluşturur. Öyle anlar gelir ki, bir adım daha atabilecek halimiz kalmaz. “Yıkıldım, bu noktadan sonra ben ne yapacağım” diye düşünürüz. Hayatımızın alt üst olduğunu varsayarız. Kendimizi başarısız olarak nitelendiririz örneğin, çok istediğimiz bir pozisyon için kabul edilmemişizdir. Bizden “çok daha” iyilerinin tercih edildiklerini düşünürüz. Bir başvuru daha yapacak cesaretimiz tükenip bitiverir. Kendi kendimizi tercih edilmeyen olarak kocaman harflerle kocaman ağır düşüncelerimiz ile damgalayıveririz…

Ben bugün sizlerle birlikte bugüne kadar çıktığımız yollara bakalım istiyorum. Buradan yola çıkalım istiyorum birlikte. Evet yanlış okumadınız, bu yazı bittiğinde en azından bir konuda sizinle birlikte adım atamadığınız ve ilerleyemem, korkarım, nasıl yaparım dediğiniz en az bir konuda çoktan yola çıkmış olalım istiyorum…

Birçoğumuz için yola çıkmakta, yani yeni bir şeye başlamakta, zorlu bir şey denemekte veya yeni bir ilişki için cesaretle adım atmakta yolu engelleyen diye tanımlayabileceğimiz sebeplerimiz vardır. Şimdi bu sebepleri biraz inceleyelim istiyorum, bu sebepler “gerçekten” gerçekte var olmakta mıdır veya sadece bir düşünce olarak varlıkları bile bizlere mi bağlıdır? Bu engellerden en büyüğü daha önce yaşamış olduklarımız, yani bizim kazandığımız hayat tecrübelerimizdir. Fakat bizler bu tecrübeleri kötü olarak nitelendiririz. Örneğin aldatıldığımızda bu dünyanın sonudur, kaybederiz, kendimizden şüphe ederiz… Oysa ki bir ilişki farklı sebeplerle bitebilir, her başlangıç gibi sonuç da doğal bir akıştır. İlişkilerin doğal dengesi içerisinde nasıl başlangıç var ise bitiş de aynı olasılıkla yer alır.

Şimdi gelin bu tecrübeye tamamıyla farklı bir açıdan bakalım. Eğer bizim yolumuz gerçek bir ilişki arayışı ise bu yaşadığımız aldatılma ve ayrılma süreci, sadece yolumuzda bizi daha da güçlendiren, bize gerçeği, ilişkilerin dengesini ve daha da derinden baktığımızda, kendi kendimizi daha iyi tanımak üzere bir şans veren bir tecrübedir. Bu tecrübe ile hayatımızda gerçek bir ilişki istiyorsak, nasıl yaklaşmamız gerektiğini öğrenmiş oluruz. Önemli olanın diğerine odaklanmak yerine sadece ve sadece kendimiz olduğunu idrak ederiz. Her ilişkide başlangıçlar ve bitişler olacağını kabul ederek ilişkilerimize daha olgun bir yaklaşımla bakabilmeyi öğreniriz. Kaybetmeyi deneyimlemişizdir. Aslında kimseyi ve hiçbir sevgiyi kaybetmediğimizi, her kim ile birlikteysek hayatımızda bize eşlik ettiği için ve en önemlisi tüm öğrettikleri için ona sadece yoğun bir minnet ile teşekkür etmeyi deneyimleriz. Biz ancak bu aşamaları geçtikten sonra “gerçek” bir ilişkiye ulaşabiliriz.

Çünkü gerçekten sevmek, kin, nefret, ego, diğerini kısıtlama, kendimizi unutma, kendimizi geri plana atmak ve kıskançlık gibi kavramlar ile tanımlanmamaktadır. Evet, yolumuz oldukça uzundur, tüm bu kavramlardan bağımsızlaşmamız gerekir ki bizler o gerçek ilişkiyi gerçekten yolumuza çıktığında hakkıyla görebilelim, hakkıyla yaşayabilelim…

Peki, sizce bizler ne yaparız, bu anlattıklarımız yerine o kadar kolaylıkla düşünürüz ki, “Ben neden layık görülmüyorum? Ben bu yolu yürüyemiyorum? Neden benim yollarımda hep engeller var?Neden hep kötü şeyler benim başıma geliyor? Neden ben sürekli kaybediyorum, ben aradığım kişiyi bulamayacak mıyım? Neden diğerlerinin yolları bu kadar kolayken benim yolum bu kadar zorlu?” diye sorar dururuz. Kendi yollarımızı kendimizce bir güzel kapatırız değil mi? Aslında yol bizi sadece sevmektedir, yol bize tüm güzelliğini vermektedir, yol biz istediğimizde sonuna kadar her an en iyinin bizi bulacağına inandığımızda olabilecek en ama en iyisini vermektedir.

Bakın sevgili Chris Prentiss muhteşem eseri Zen ve Mutluluk Sanatı ile yola çıkmayı ve yolda olduğumuzda yolumuza, hikayemize ve en önemlisi kendimize sonuna kadar inanmayı nasıl yorumluyor:

… Çoğu zaman, belirli bir durum ya da olay için düşünmek ya da hissetmek istediğimiz tepkiyi değerlendirmeye vakit ayırmıyoruz. Bu seçimi yapmak emek gerektiriyor. Duraksamak, durum üzerine düşünüp taşınmak, hedefin mutlu olmak olduğunu hatırlamak, diğer seçenekleri değerlendirmek ve durum her ne olursa olsun mutlu olmayı seçmek ve her şeyin nihayetinde bizim faydamıza olacağını bilmek planlanmış zihinsel bir gayret gerektiriyor.

En zoru da, durum acı verici olduğunda, bizden bir şey götürdüğünde ya da bizim için bir felaket tehdidi oluşturduğunda bu gayreti gösterebilmek. Böyle zamanlarda, mutlu olmayı seçmek, imkansız gibi görünebilir fakat birçok insan bunu yapmayı öğreniyor ve sorsanız size sonucun bütün çabalara değer olduğunu söyleyeceklerdir.

Yapabilirsiniz.

…Kötü bir şey olacağına, kaybedeceğinize, yeterince iyi olmadığınıza, güçlü olmadığınıza, zeki ya da kendiniz olmadığınıza dair doğru olmayan sürekli dırdırlanmalar kaybolup gidecek. Endişelerinizin yerini, Evrenin bir parçası olarak Sizin, değerli bir mücevher gibi -ki öylesiniz, korunduğunuzun güveni alacak.

…Talihsizliğin şekil değiştirmiş halini, hakikatin özünden görecek, bu olanların tamamıyla sizin iyiliğinize, azami faydanıza, olduğunu bileceksiniz. İşte o zaman gerçek mutluluk gelecek.

…Yüce Evrensel hakikatin farkına vardığınızda işte olacak bu: Başıma gelen her şey sadece mümkün olan azami ölçüde faydalanabileyim diye olmaktadır…”

Bugün içinizde yükselen korkularınız ile geçmişin gölgelerinin adına saklanıp “neden ve nasıl” soruları ile çıkmaktan korktuğunuz bütün yollarınıza yeniden bakmanızı dilerim. Bu yazı ile karşılaştıysanız, yollarınız sizi gerçekten çağırmaktadır. Bugüne kadar olan yolunuz sizi şu anda bu yazı ile buluşturdu. Evet, belki şu an düştünüz, belki kayboldunuz, belki çok canınız yandı, belki kendinize bir şans daha verecek gücü nereden bulacağınızı bilmiyorsunuz; şunu unutmayın asla ama asla bu evrende yalnız değilsiniz… Sadece kalbinizde bir inanç alevi yakmanız yeterli; her ne olduysa sizi muhteşem olan bugüne ve şu ana getirdi… Şimdi önünüzde kocaman bir yol var, tüm potansiyelinizle yürümeye hazır mısınız?

Yolunuz açık olsun…

 

İlginizi çekebilir: İnancın muhteşem gücünü hafife almayın

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale