dummy

Kendini var etmek için büyümek, çoğalmak ve tanışmak

Boşluğun ve boşluksuz olanın içinden hızla çekiliyorum, binlerce his ve görüntü içinde. Belki yoğunlaşan sesler, belki hiç anlamlandıramadığım ama zaten ihtiyaç da duymadığım bir hareket. Bu hareket, hareketsiz bir hareket.
Oradayım, küçücük bedenimi kocaman sanan halde, oradayım. Hızla gidiyorum, gözlerim kapalı, bir bedenim var ama zaten hep yok muydu? Ya da beden sandığım bir biliş miydi?
Gidiyorum, beni kendine çekene, beni içine alana…
Aşka düşüyorum, bir kutlamaya, bir curcunaya, bir ahenge, büyük, hızlı bir dönüşüme, patlamalara, renklere, seslere… Oluşuyorum.
Kendimi var ediyorum. Çekildiğim yerde, bir bomba gibi yaşamı oluşturuyorum, o gökyüzünden gelen tohum gibi, yeryüzünü döllüyorum, yeryüzüyle hemhal olup dönüşüyoruz… Beraber.

dummydummy

Büyüyorum, kitlem büyüyor, çoğalıyorum, tanışıyorum, suyun içinde kendimi var ediyorum, oluşuyorum…

Daha fazlasını kaldırmıyor, beni daha fazla taşıyamıyor su, kabuğunu çatlatıp beni dışarı atıyor, büyük bir hızla, bir anda.
Işığı görüyorum, kendimi fark ediyorum. Hep olduğum yerden başka bir yere geçişin şaşkınlığını yaşıyorum.
Şaşkınlık yaşıyorum!
Şaşkınım!
Ağlamaya başlıyorum, sesimi duyunca daha çok ağlıyorum, bu çıkan sesin ne olduğunu bilmiyorum, nereden çıktığını anlamıyorum. Her şey çok yabancı.
Şaşkınım!
Şaşkınlık diye bir hissim var, bir hissim var! Bunu bilmiyorum, ama aç bir insan gibi kaşık kaşık yiyorum ve büyüyorum. Şaşkınlığımla büyüyorum. Ağzımdan verdikleri sıvı ile büyüyorum.
Ağzım mı var?
Neden?
Ben her yerde ve her şey değil miyim? Sınır mı var?
Beslenme her şeyden değil mi?
Anlamıyorum, beslenmeye ihtiyaç mı var?
Zaten doygun değil miyim?
Açlık mı var?
Öğreniyorum ve büyüyorum…
Elden ele dolaşıyorum, kucaktan kucağa… Ama benim için maviden sarıya, bir pamuktan bir ışığa çekilip duruyorum. Oralardaki ışıkları da yiyorum, kaşık kaşık ve büyüyorum.
Sesimden korkmuyorum, bana tanıdık artık, hep yanımda…
Onunla oynuyorum, ışıklara eşlik ediyorum, çekilmeleri sesimle taklit ediyorum.

Ve artık ışıkları şekillendiriyorum, onların içinden çıkıp dışarıdan bakabiliyorum. Oradan gelen hüzmelerin yoğunluğunu izleyebiliyorum.
Buradayım, dünyada. Beni gökyüzünden çekenlerin kozasında.
Misafirim, ama değilim. İkisinin arasında bir yerde, hem ait hem değilim.
Ben her şeye aitim. Tek bir şeye, tek bir kozacığa değil.
Ama tutuluyorum orada, gittikçe küçülüyorum, her yerden çekiliyor, oluşturduğum beden kozasına küçülüyorum. Işıklarım, o iplik iplik hüzmeler incelip iyice zayıflıyor.
Işığın yarattığı şekiller belirginleşiyor, matlaşıyor ve ışık kayboluyor yavaşça…
Bana hep bir şarkı söylüyorlar, hep aynı şarkıyı… O benim. Bana o şarkıyı söylediklerinde bakıyorum, ses çıkarıyorum. Şarkım onların dilinde.
Onlar diye bir şey var?
Nasıl oldu?
Her şeyle bütün değil miydim?
Kafam karışıyor, korkuyorum…
Korkuyorum! Korkuyu kaşıklıyorum açlıkla, biraz daha büyüyorum.

Şarkıyı söylemeye devam ediyorlar, artık daha düz geliyor, sanki bir ses, melodisiz bir ses…
İsmim varmış benim. Beni tarif etmişler?
Ayrışıyorum.
Endişeleniyorum! Onu da kaşıkla yiyor ve biraz daha büyüyorum.

Kokularının içinde uyuyorum, beni bu kozanın içine çeken kokunun içinde…
Bu kokuya çekilmişim, bu yoğunluğa, bu sevgiye…
Bunu da kaşıklayıp yiyorum, yine büyüyorum.
O kokunun içinde, hep ilk çekilişimi hatırlıyorum, oradaki özgür akışımı…
Başlangıcım, içeride ve dışarıda burası oluyor. İlkini de unutup sadece bunu tutuyorum aklımda.
Nereden çekiliğimi siliyorum hafızamdan, orası bir yer değildi zaten…

Bir gün kendimi uzaklara doğru bakarken fark ediyorum. Hem başka bir yerdeyim hem de buradayım.
İçimde bir boşluk ama aynı zamanda bir taşma hali…

Nereden geldim ben baba?
Elimi onun karnına koyuyorum. Onun içinde de aynı boşluk, aynı taşkınlık.
Sarılıyorum.
Merak etme buradayım.
O da bana diyor, merak etme buradayım.
Ben sana bununla nasıl yaşadığımı öğreteyim.
Ben de sana buradaki eksik parçayı bulayım.
Kendi parçamı bulmam demek, herkesinkini bulmam demek. Bir parça yeterli.
Bütün katmanlarda, bütün versiyonlarda aynı anda, üst üste tamamlanır. Biri tamamlanınca hepsi tamamlanır.

Bildiğim ama bildiğimi bilmediğim bir yerden, biliyorum.
Senim.

İlginizi çekebilir: Kozanda neler oluyor: Her halinle tanıştın mı?

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp