X

Kendini tanıma rehberi: Öfke

Bu sabah diğer sabahlardan farklı olarak yüreğinde kocaman bir öfke ile uyandı. Öfke, boğazından dışarı çıkmak, odasını dağıtmak ve onu hırpalamak istiyordu. Uyandığına da öfkelenmişti üstelik. Neden çalar saatten yaklaşık yarım saat önce uyanmıştı ki? Şimdi nasıl yeniden uyuyabilecekti? Ne sinir bir sabah, ne gri bir gök, ne soğuk bir oda, ne yalnız bir yatak…

Öfke, insanların en sık hissettiği durumlardan biridir

Yeniden uyuyamadı ve homurdanarak kahvesi için mutfağa su ısıtmaya geçti. Kahvesinden bir yudum aldı ve kahveyi çok yoğun yaptığını fark etti, dişlerini sıka sıka ona da söylendi. Normal sıcaklığından daha yüksek sıcaklıkta bir duş almak için banyoya geçti. Genelde banyoda şarkı söylerdi ve şarkının sözleri doğaçlama olur, güne uyanabildiği için muhakkak teşekkür sözleri de taşırdı. Bu sabah neden bu kadar öfke yüklü uyandığını anlamaya çalışmakla geçirdi sıcacık duşunu. Bir şey bulamadı, hiçbir şeyden başka. Pek tabii ona da söylendi.

Hazırlanıp evden çıktı, ofisine gitmek için dolmuşa doğru hızlı adamlarla yürümeye başladı. Kaşlarının çatık olduğunu bir tekelin camında kendisine bakarken fark etti. Suratını düzeltmeye çalışıyordu ki, kaldırımda kendisine doğru yürüyen kadın ve erkeklerin de çatık kaşlı olduklarını gördü. Mutsuz ve bıkkın yüzlere alışmıştı ama bu kadar öfke yüklü gözler ne zamandır kendisine dik dik bakıyorlardı?

Daha önce de pek çok şeye öfkelenirdi; iş yerinde kendisinin hak ettiği o terfiyi sadece dekoltesi ve sarı saçları var diye bir kadın aldığında, bro dediği arkadaşlarından biri onun almak istediği şeyi ondan önce aldığında, sevdiği kadın onu düşüncesiz bir şekilde kırdığında. Bu öfke; sesini duyurduğunda, olay netliğe kavuştuğunda, kendisine ilgi duyulduğunda, saygı gördüğünde ve güvenilir bir ortamda olduğunu hissettiğinde kontrol altına alınabiliyordu. Öfkesini yatıştırdığında geriye sadece düşünme kalıyordu: Tüm çevresi aynı anda birleşip onu nasıl olur da bu kadar öfkelendirmeyi başarabiliyordu? Nasıl olur da bu kadar bencil insanla örülmüş bir hayatı yaşayabiliyordu? Haksızlık değil de neydi bunun adı…

Öfkeli olmanız sorunların çözümüne katkı sağlamaz

Erdem odasına gelir gelmez bilgisayarını açıp not defterine o gün yapılacakları not etmek yerine koltuğuna uzandı, derin bir nefes aldı. Tam da o esnada mini kütüphanesinde duran bir kitaba gözü takıldı. Varlığından o ana kadar haberdar olunmayan bir kitap. Sektörel dergi ve kişisel gelişim kitaplarının yanında kolayca ayrılıyordu oysaki. Üşenmeden aldı kitabı, sanki kutsal bir şeyi elinde taşıyormuş gibi nazik bir şekilde koltuğuna oturdu. “Öfkeniz sizi anlatır.”

Kitabın rastgele bir sayfasını açtı ve satırları yüksek bir sesle içinden okumaya başladı.
Öfke içten gelir, dışarıdaki bir şey tarafından üretilmez. Tıpkı sevgi gibi. Öfke bir başkasının ya da bir durumun yarattığı bir duygu değildir, öfke sizin yarattığınız bir duygudur ve sevgi kadar normaldir. Sevginin içten geldiğine inanıyorsanız, öfkenin de içten geldiğine inanmalısınız.
Yukarıdaki paragrafı bir daha okudu, bir daha okudu ve altını kırmızı keçeli kalemi ile çizdi. Genelde kitaplara bunu yapmazdı ama son zamanlarda kendi durumunu düşününce bir şeylerin altını çizmesi gerektiğini hissetti. Ardından diğer satırları takip etmeye başladı gözleri.

Eğer dışarıdaki dünya sizi kızdırdıysa sebebi kendinizi zarardan koruma gücünüzün farkında olmayışınız ya da arzuladığınız değişimi bir türlü yaratamıyor oluşunuz olabilir mi? Öfke genellikle daha az farkında olduğumuz veya daha açık olamadığımız diğer duyguları kapsayan komplike bir duygudur. İçinde hep bir ikincil duygu vardır ve kendisi o ikincil duygunun varlığından doğar. Hayal kırıklıkları, ezik hissetmeler, kırgınlıklar, düşüncesizlikler… Hangi ihtiyacımız karşılanmıyor da bu duygu en mutlu olduğumuz anda bile kendisini bir bıçak keskinliğinde gösterebiliyor?”

Kitaplara yapmadığı bir şeyi daha ekledi bu sabah listesine; hem satırları çizmeye devam etti, hem sayfayı kıvırdı ucundan.

“Öfke bize tam olarak nerede sıkıştığımızı, sınırlarımızın ne olduğunu ve nelere takılıp kaldığımızı gösterir. Eğer öfkenizi dinlerseniz kendinize dair pek çok şeyi çözmüş olursunuz.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da neye öfkelendiğinizden daha önemli olan bir şey var ki; o da nasıl öfkelendiğinizdir. Öfkenizi dile getiriş, gösteriş şeklinizdir.

Öfke ve öfke kontrolü gibi konular sık öfkelenmesine rağmen Erdem’in pek de üzerine düşündüğü konular değildi. Ona göre hep insanların bencilliğinden, aptallığından oluyordu bunlar. Dayanamıyordu artık onların yaptıklarına ve tam da bundan dolayı sinirleniyordu, yoksa o pembe pamuk şekeri gibi bir adamdır. Ama yukarıda okuduğu satırlar duraksamasına neden olmuştu bir kere. “Öfkemi duymazdan gelip onu anlamaya çalışmamakla öfkemi besliyor muyum?” Zihninden geçen kelimeler birebir bunlardı. Sorunun ağırlığını hissetmeden okumaya devam etmek istedi.

Sizi öfkelendiren kişilerden, olaylardan her zaman kaçmak mümkün değildir. Hatta çoğu zaman öfkelendiğiniz kişiler en sevdiklerinizdir -ya da öyle olduğunu zannettikleriniz-. Her öfkelendiğinizde mekanı terk edemeyeceğinize göre onu kontrol altına alarak hayatınızı daha az negatif duygu hissederek yaşayabilirsiniz. Öfkenizi içe ya da dışa doğru yöneltmeyi belki de doğduğunuz andan beri yaptınız şimdi öfkenizi kararlı bir şekilde ifade etmeye ne dersiniz?

Her şeyden önce öfkelendiğinizin farkında olmalısınız. Öfkenizin yerine uyumlu davranışlarınızı koyma konusunda, farkındalık yine size yardımcı olacaktır. Bir de aşağıdaki adımları takip ettiniz mi artık daha kontrollü bir agresif haline gelebilirsiniz.

Rahatlama

Konu ne olursa olsun derin bir nefes alıp vermek ve içinizden 10’a kadar -isterseniz 15 de olur- sayarken rahatlatıcı bir anı canlandırmaya çalışmak daha sakin tepki vermenizi sağlayabilir.

Düşüncelerinizi değiştirme

“Eyvah, bittim ben. Mahvoldum. Yapacak hiçbir şey kalmadı. Onun da onun yapacağı işi de…” demeden önce “Evet, durum baya kötü hatta boktan bile sayılabilir ama dünyanın sonu değil. Sinirlensem çözülecek mi? Hayır, büyük ihtimal ya karnım ağrımaya başlayacak ya tansiyonum çıkacak.” demeyi denesenize.

İlişkilerde öfke, sağlıklı bir durum olmayabilir
Problem çözme

Yaşadığımız hayat aslında bir kriz yönetim sürecinden ibaret, araya serpiştirilen mutluluk anları da reklam arası gibi. Öfke her zaman abartılmış bir duygu olarak karşımıza çıkmaz, kaçınılmaz sorunlardan da kaynaklanıyor olabilir. Sizi öfkelendiren bir durum karşısında aklınıza o an gelen tüm çözümleri -o anın içinde mantıksız da gelse- bir kenara yazın ve elinizdeki tüm seçenekleri inceleyip en mantıklı geleni uyarlamak için bir plan yapın.

Daha iyi iletişim

Sevgili Ambrose Bierce’in dediği gibi; “Öfkeliyken konuş, göreceksin ki pişman olacağın en güzel konuşmayı yapacaksın.” Öfkeliyken aklınıza gelen ilk şeyi hemen dile getirmeyin, büyük ihtimal bu en hatalı seçenek olacak. Karşınızdakine sabır gösterip ve aynı sabrı sizin de hak ettiğinizi düşünüp dinlemeye çalışın.

Sosyal aktiviteler

Sık sık sinirleniyorsanız kendinizle ve çevrenizle uğraşacak bolca zamanınız var demektir. Bunun yerine size fitlik, sağlık olarak dönecek bir spor aktivitesi ya da bir hobi size hiç kimsenin iyi gelmeyeceği kadar iyi gelecektir.

Ya da boş verin bu maddeleri sadece öfkenizi dinleyin ve nerelere takıldığınızı, nerelerde tökezlediğinizi görün. Kendinizi tanıyın. Bu süre zarfında hoşunuza gitmeyen şeyler keşfederseniz nasıl değiştirebileceğinizi yine en iyi siz bilirsiniz.

Kitabın neredeyse tamamını çizmek istedi Erdem. Meğerse kendi kutsal kitabı odasının içindeymiş. Öfkeyi besleyenin yine kendi öfkesi olduğunu ve öfkelenmenin her zaman bir nedeni olduğunu ama her zaman iyi bir nedeni olmadığını şimdi görüyordu. Öfkeli anlarında herkese ne çok cevap vermişti, ağız dolusu hem de. Bir de üzerine, çıktığı kapıyı hep hızla çarpıyordu çıktığı belli olsun diye ama geri dönmek de istiyordu. Bunu kız arkadaşına yüz milyon kez yapmıştı. Aslında başkalarının hatalarının intikamını kendinden almasına hatta yaşayan herhangi bir canlıdan anlamasına gerek yoktu. Öfke anlık olarak bedenine güç verse de o güç ruhuna ağırlık veriyordu. Ve her şey yatıştığında bu kez kendisine kızıyordu.

Erdem yerinden kalktı ve masasına oturdu, eline not defterini alarak günlük iş listesini çıkarmaya başladı.

– Bugün Tülay’a giderken bir papatya al ve Tülay ile tartışırken gözlerinin içine bak, her tartışma öfke ile bitecek diye kendini şartlama. Önyargın yargılarına dönüştü. Yargılarının seni eline geçirmesine izin verme, herkes değişebilir. Bak, sen de değişim için güzel bir adım attın.

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:

Öfke duygusuyla başa çıkmanın yolları ve öfke kontrolünde uzmanlar tarafından kullanılan teknikler

Öfkeye Neden Olan Düşüncelerimiz

Yüksek bilinç seviyesi ne anlama geliyor ve nasıl yakalanabilir?

Serpil Şahin: Serpil Şahin, üniversite yıllarından beri medya işi ile ilgileniyor. Radyo ve TV ile başlayan yolculuk, İstanbul’a döndüğünde gazete ve dergi ile devam eder. Bir süre sonra dijital medyayı öğrenmeye karar verir ve 2006’dan bu yana dijital medya üzerinde çalışır. Dijital medyanın hem mutfağında, hem restoran bölümünde bulunan Serpil, 2013 yılında kendi ajansı Happygen’i kurar. Happygen’in kurulduğu dönemlerde ilk kitabı Aşk Yemeği Acılı Sever çıkar, şimdilerde 2.kitap için çalışmaları devam ediyor. Tam bir müzik aşığı olan kadın, anime ve mangaya karşı koyamıyor. “Hayatlarımızda tiyatro, masal, sinema ve sevgi bolca olsun.” dileğini her gün evrene yolluyor. Umarız o uzaylı bu güzel dilekleri yutmaz.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale