X

Kendini kabul etme hali: “Olanı olduğu gibi görmek”

Kendimizi ne kadar kabul ediyoruz?
İyiye ve sevgiye ulaşma yolunda mükemmelliği arayanlardan mıyız?
Ya da iyileşme haline bağımlı mı oluyoruz?

Bazen adım atma, bazen olanı gözlemleme zamanıdır. Hayatın doğal akışında iyileşir ya da yaralanırız. İyileşmek her zaman çaba içermez. Tabii ki kendimiz için adım atmak kıymetli bir çabadır. Fakat bu zorundalıkla değil, oluşla ve akışla olacak bir şeydir. “Zorla güzellik olmaz” gerçekten, severek ve hissederek güzellik olur. Hayatımızdaki her güzellik bazı şeyleri kabul ederek gerçekleşir. Kötü yanlarımızı ya da huzursuz hallerimizi kabul ederek güzel görebiliriz aslında. Çünkü olanı görmeye kalbimiz açılmıştır.

İnsanız ve içimizde her zaman o kara nokta, kötü yanlar ve huysuzluklar olacaktır. Hiç beklemediğimiz an bağıracak, kızacak ve ağlayacağız. Duygular beklenmedik anlar kendini gösterir. Zaten hayatın sürprizi ve bilinmezliği de buradadır. Çok kötü geçiyormuş gibi gelen bir günün akşamı, harika duygularla bitebilir veya tam tersi olabilir. Biz daima iyi ya da mutlunun aktığı bir dünyada değiliz. Biz renklerin içindeyiz, renk rengiz. Bu yüzden daima farklılık, yenilik olacaktır. Bunun aralığı herkeste farklıdır.

Herkesin durağan zamanı başka, değişim anları başkadır. Yaş ve deneyimlerin etkisi ile de yenileniriz ama en çok, kendimizi tanıdıkça ve bazı yanlarımıza “mm okey bu da böyleymiş” dedikçe, kabul ile gelen bir yenilenme vardır. Her şey durağan gibi gelirken, bazı tavırlarımızı gördükçe zorlanırız. Ya da başka insanların tavırlarını gördükçe zorlanırız. Onlarda kabul edemediğimiz durumlar, kendimizde kabul etmediğimizden kaynaklıdır.

Bir düşünelim, eğer ailemizden ya da arkadaşımızdan birinin bir huyunu ters diye nitelendirmeseydik ne olurdu? Kendimizde nelerin olmayacağı listesini çıkaramazdık. Dışarıdaki kötü, iyi diye değerlendirdiğimiz her şey kendimiz için seçtiğimiz şeylerdir. Fakat yargısız biri olacağım demek zordur, insan yargılı bir varlıktır ve yargılarıyla seçer. Belki “dışarıyı daha az yargılayacağım” şeklinde bir cümle kurulabilir. Bu cümle seçilince, kendini böyle görüp kabul edersin. Aileden ya da arkadaşından biri bu huyu edinmiş ve dışarıdaki insanları yargılıyorsa bu onun seçimidir. Ve sen dışarıyı yargılamıyorum diye kendini yargısız sanarken, bu tavrı seçmiş aile üyesi ya da arkadaşını fark etmeden yargılıyor olabilirsin. Ve o zaman aynı döngünün içine sen de dahil olursun. İşte gerçek kabul hali; “bu tavrı ben seçtim ama diğerlerinin seçip seçmemesi benimle ilgili değildir” dediğinde, diğerleri yakının da olsa zıttını yaptığında duygu durumu olarak nötr kalabilmek senin de tavrını değiştirdiğini gösterir. Ya da bazen yargı yapabilirsin ve “ Ben yargılamayı sevmiyorum, bunu niye yaptım şimdi?” diye düşünüp kendini suçlamak yerine, insan olduğunu arada başka duyguları da deneyimlemeye yerin olduğunu hatırla. Ya da bunu yapma sebebinin arkasını gör.

Kendini iyi biri olarak tanımlarken; gerilme konusunda, dikkat konusunda veya başka birçok konuda yaptığın hatalar olabilir. Başkası için de bu “kötü” olarak değerlendirilmektedir. Bu yüzden ne sen ne de diğeri saf iyi veya kötü olabilir. Seçimler deryasında yüzüyoruz. Bu yüzden herkesin kendinde kabul ettiği yan başkadır. Sen de kendi yanlarını (iyileri, kötüleri, renklerini) kabul et, sana iyi gelmiyor ve değiştirebileceğine inanıyorsan adım at. Ama hiçbir şey için zorlama, bazen o rengini kabul etmek daha iyi bir seçimdir, ya da o rengin değişmesi için öğrenmen gereken dersler vardır.

Kendini kabul etmek, insan olma yoluna huzurla bakmaktır. Bazen çocuk, bazen olgun olduğuna, bazen hatalar yaptığına bazen iyi hissettirdiğine dair bir yolculuk, insan olmak.

Kendimizi kabul etmek, bir ego seçimi olmamalı. Gerçekten kendimizi kabul ettiğimizde, dışarıdaki herkesin rengi ve seçimini bir yerde kabul ederiz, bu onların yolu ve karmasıdır. Her kabul etmeme hali bizi de huzursuz eder. Çünkü dışarda ya da içimizde hoşumuza gitmeyen bir şey vardır, hep olacaktır. Sevgi yolunda eğitiyorsak kendimizi, sevginin içinde bu kara leke de vardır, bunu bildiğimiz zaman kabul hali kolaylaşabilir.

Sevgi yoluna kalbimizi açmak istiyorsak, karanlığımız ve gölgelerimizle yüzleşmeliyiz. “Ben yüzleştim bitti.” demek yerine, herkesin bu yanının olduğunu ve bu yüzleşmenin hep devam ettiğini fark etmeliyiz. Herkes yüzleşmek zorunda mıdır sizce? Bazen o saf kötü dediğimiz kişi bize dünyada bir öğretici değil midir? Biz deneyerek, görerek şefkat alanına girer ya da bazı seçimler yaparız.

Bu dünya anaokulu tadında bir yer olduğu için, anaokulunda öğretmen her çocuğa aynı sevgiyle yaklaşır. Velisi ona kötü davranmış bir çocuk, okulda herkesin canını yakmak isteyebilir. Bu bize acı da verse, öğretmeye başlar. Biz sevgiyi bulmak için acıyı kabul ederiz. Işığı bulmak için de karanlığı… Bazılarımız da etmez, dünyanın dengesinde olması gerektiği tarafı seçer. Dualiteyi sürdürür. Bu planın düzenidir ve buna yanlış diyemeyiz.

Bu dünyada yapabileceğimiz en güzel şey, bütün duyguları görmek bütün hisleri kabul etmek. Samimiyet, sıcak ve sevgi dolu mudur her zaman? Hiç sevdiğiniz birine, sizi anlamadığı için bağırmadınız mı? Onun üzülmesini gördüğünüz için değişmesini istemediniz mi? Bağırmanın arkasında bir “Ben seni seviyorum bu yüzden beni anla istiyorum.” ya da değiştirme çabasının arkasında “Ben seni seviyorum bu yüzden acı çekme ve değiş.” gibi cümleler olamaz mı?

Samimiyet işte bazen bu çabadır, sadece kurtarıcı rolünün arkasına gizlenir. Kurtarıcı değiliz, izleyiciyiz. Bu yüzden bu tür bir samimiyet eğer kurtarıcı rolü üstlenmişse, pek de samimi değildir. Ama o beklenmedik duygu durumunu (bağırmak, kızmak, yargılamak…) yaşayabildiğiniz için, size alan açılmıştır, bu alanda samimisinizdir. Bu fark etmeniz gereken, içinizde taşıdığınız duygular ve düşüncelerle bağlı olabilir.

Bazen karşımızdaki anlamamayı ve acıyı seçebilir. Ya da anlama ve acıyı aşma yolu sizin tarafınızdan değil, kendi tarafından bulunacaktır. Bu yüzden o kişinin anlamamasını kabul etmeli, kendi zamanında anlaması için alan açmalı. Aynı şekilde acısını deneyimleyen insana (aşamadığı zor bir psikolojik alandaysa yardım etmeli fakat yoluna karışmamalı) alan tanımalı. Her ruhun öğrenme ve dünyaya verme alanı başka olabilir, benzer de olabilir.

Bu dünyada herkes herkesi kabul etmeyebilir, sen de etmeyebilirsin. Sınırlarınız ve değerleriniz ortak olmayabilir. Ama o insanın varlığını kabul edersin, “Evet o bu deneyimi yaşıyor kabul ama hayatıma almayı kabul etmiyorum.” diyebilirsiniz. Ama kendini kabul etmek, en öze giden yol. Yaşamını tıkadıysan, dışarıya adım atamıyorsan, kabul hali dışarıya adım atmanı da kolaylaştırır.

Bazen egomuz yüzünden kendimizi kabul etmeyiz, “Hayır bunu yapamaz, bağıramaz, kızamaz, hata yapamaz, laf sokamaz.” birçok -mazımız vardır. Evet belki de seçimlerimizle sınırlarımızı belirledik ama o sınırlardan kendimize hapishane mi yaptık? Kendimizi kabul edelim derken bu alandan çıkmayalım, çıkanı da kabul etmeyelim demiş olabilir miyiz? Her yerde kendimize benzer olanı mı aradık, diğerlerini kabul etmediğimizi görmeyelim diye?

Kabul ettiğimizi, sevgi yolunda olduğumuzu görmek için kabilemizi arıyor olabiliriz. Ama arka sokağında yaşayan, komşun olan, dünyanın bir ucunda olan insanlar var. Senden bambaşka huylara sahip, sınırlara ve tavırlara sahip. Senin gibi değerlere sahip olmayan insanlarla bir arada olsaydın, ne kadar kabul halinde olurdun? Evet onlar sana zarar verebilir ama irade meselesidir. Eğer sen iradeliysen diğerlerinin huyları seni ilgilendirmez. Kabul etme halinde önemli bir irade ve diğer insanların yoluna saygı gerekir. Çünkü onlara duyduğun saygı, içindeki sonsuz evren sevgisine ve düzene olan güvenden kaynaklıdır.

Tanrıcılık oynamazsın, olanı deneyimlersin, macerasına kapılırsın dünyanın. Bu yüzden mutlak iyi ve mutlak sınırları arayarak kabul etmek olmaz. İrade güçlenerek, zayıf yanları görerek, kendini iyi hissettiğin huyları kabul ederek, dışarıya ve kendine zarar vermediğini anlayarak kabul edersin. Bazen etmek istemezsen de inatlaşmana gerek yok. O tarafın sevmediğin için zaten zamanla değişecektir. Sadece sevmiyorum demek yerine iradeyi ön plana alıp, çabalamak iyi gelebilir. Bazen de çabasız bir oluş halini kucaklamak. Çabalama, olduğun gibi olmak, yeterli olduğunu bilmek. Hiçbir yeteneğin, işin, gücün ve sevdiklerin bile olmasa kendini sever miydin? buraya bakmak ve saf varoluşuna saygı duyup, onu kabul etmek kıymetli.

O zaman hangi yeteneğe sahip olursan ol, değerlerin sınırların ne olursa olsun, gerçek bir “kabul” hali olur. Şunu, bunu da yaparsam diye liste çıkarıp kendini kabul etmek, saf sevgi içeren bir yol değildir. O yapılacaklar listesidir, kendine açacağın kucak ise tıpkı saf bebek haline, sadece ağlayıp yemek yiyen haline sarılabilmektir. Niye kabul edemiyorum diyorsan da kendini gözlem halin aktiftir. Öğrendiğin yeni şeyler, ayırt etmeye çalıştığın bir dünya vardır. Bu aşamaları da deneyimlemek, hayatla bu şekilde yürümek sana en derin yüzleşmeyi ve belki de kucaklamayı getirir. Aynaya şefkatle bak, orada her şey var.

İlginizi çekebilir: Kendinle ve duygularınla kalabilme hali: Her duygu durumuna izin verebilir misin?

Serenay Köseoğlu: Serenay 2018'de Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Film Tasarımı bölümünden mezun oldu. Okuldayken film çözümlemeleri ile birlikte, sembolizme ve psikolojiye merak saldı. İnsan zihni ve eylemlerini anlamaya çalışırken, Jung ve Freud ile yolculuğuna başladı. Zihnin, bedenden bağımsız olmadığını anladıktan sonra, bütünlüğü kavramak için bedenle derinleşme pratikleri yaptı. Modern dans dersleri aldıktan sonra, köklenmek ve bırakmak eylemleriyle tanıştı. Yin yoga ve hatha yoga atölyelerine katılarak yoluna devam etti. Son 2 aydır "Belly Dance ile Derinleşme" pratiği içerisinde, bedenin kıvrımlarını ve sınırlarını keşfediyor. Elementlerin hislerdeki ve bedendeki yansımalarını inceliyor. Integral Coach'u ile değer ve güven kavramlarına çalıştıktan sonra, öze yakınlaştıran bu pratikleri hatırlatmak istiyor. Dinginliği ve sadeliği deneyimlemek için, mindfulness atölyelerine katılıyor. Meditatif dans pratiklerine devam ediyor. Bu yolda yeni yeni keşfettiği tantric yogadan besleniyor. Psikoloji ve Ezoterizm alanında okumalar yapıyor, beden ve zihin arası sık sık gezintilere çıkıyor. Sevdiği birçok şeye; dansa, yemek yapmaya, iletişime ve tasarlamaya "Yaşama Sanatı" olarak bakıyor. Birkaç reklam ajansında metin yazarlığı ve prodüksiyon çalışması yaptıktan sonra, kreatif alanda yazmaya ve üretmeye devam ediyor. Mikro ve makro kozmosu anlamaya çalışırken, sık sık yazı yazan ve oluşu deneyimleyen bir öğrenci.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale