Kıskançlığa neden olan düşünceler ve kendini bir başkasıyla kıyaslama hatası
Kıskançlık bir duygu değil, çeşitli düşüncelerin bir araya gelmesinden dolayı ortaya çıkan bir olgudur! Yani kıskançlık düşüncelerimizin sonucudur.
“Ben de niye yok?!”, “O benden daha güzel, daha güçlü, daha zengin, daha başarılı…”, “Ben de onun sahip olduklarına sahip olayım!” şeklindeki düşünceler kıskançlık denen olguya neden olur. Kıskançlığı başlatan şey ben ve diğerlerini sahip olduklarını kıyaslamaktan ortaya çıkar.
“Onun daha güzel bir evi var.”
“Onun daha iyi bir işi var.”
“Onun benimkinden daha iyi fiziği var.”
Kendimizi başkalarıyla kıyaslamamız bizi kıskançlığa sürükler. Oysa elma ile armut armut ile karpuz kıyaslanamaz. Her birinin nasıl rengi, dokusu, görüntüsü ve tadı farklıysa ve bu nedenle kıyaslanamazlarsa, insanlar da aynı şekilde birbirlerinden farklı ve özeldir. Bu nedenle de kıyaslanamazlar. Zaten doğada olanlar birbirlerini kıyaslamazlar. Ağaç kendini çiçekle, kuş kendini aslanla, aslan kendini zürafayla kıyaslamaz. Her biri sahip olduğu özellikle yaşam içinde keyifle var olur. Kıyaslama insanlara mahsustur, çünkü kıyaslamanın temel sebebi kendi düşüncelerimizdir.
Kıyaslama düşüncelerinin gereksizliğini fark edip onları bünyeden çıkarırsak kıskançlık olgusu da ortadan kalkar. Kişi sahip olduğu güzellikleri, özellikleri ve nitelikleri bir başkasıyla kıyaslarsa, bu durum hiç adil olmaz. Çünkü her birey sahip olduklarının tamamıyla var olur. Kişi sadece bir parçasını karşısındakinin bir parçasıyla kıyaslarsa (onun evi benimkinden güzel) bu çok objektif bir kıyaslama olamaz. Kişiyi sahip olduğu evin ölçüsü tanımlayamayacağı için sadece buradan kıyaslama yapmak da oldukça yanlış bir yaklaşım olur. Bizi biz yapan ne sadece zekamız, ne sadece evimiz, ne sadece fiziğimiz, ne sadece ilgi alanlarımız, ne sadece yeteneklerimizdir. Bizi biz yapan bunların hem tamamı, hem de tamamından daha fazlasıdır.
“Seni sen yapan sadece güzel görünmen mi?
Seni sen yapan sadece işin mi?
Seni sen yapan sadece beden ölçün mü? Seni sen yapan sadece zekan mı?
Seni sen yapan araban mı?
Sen tek bir şeyden ibaret misin ki kendindeki tek parçayı, karşındakinin tek parçası ile kıyaslayasın?”
Her bireyin güçlü tarafları da, yeterli tarafları da, iyi tarafları da içinde mevcuttur ve bir diğer kişiyle kıyaslanamayacak kadar derindir! Senin hem güzel, hem güzel olmayan tarafın, hem iyi tarafın kötü tarafın, hem yeterli tarafın, hem yetersiz tarafın var. Kendini olumsuz taraflarınla değerlendirirsen kıyaslama hatasına düşersin. Sen de olan onda, onda olan sen de olmayabilir. Bizi birbirimizden farklı kılan da özgün kılan daha güzel kılan da budur!
Kıyaslamaya sebep olan düşünce süreçleri çocukluk dönemimizden öğrendiklerimle, duyduklarımızla çok ilgilidir;
Anne konuşur; “Komşunun böreği benimkinden daha güzel olmuştu!”
“Sınavdan arkadaşın kaç aldı?”
“Bak arkadaşın öyle yapmıyor!” şeklinde duyduğumuz her şey, ben ve diğeri arasında kıyaslamaya iter.
Duyduklarımızla kendimizi diğerleriyle kıyaslamayı öğreniriz ancak bugün bir yetişkin olarak çocukluk döneminde öğrendiğimiz her şeyi yeniden yapılandırma gücü elimizdedir.
Hiçbir insan, kendini diğeriyle kıyaslayabilecek kadar tek bir şeyden ibaret değildir, bu insanın varoluş biçimine aykırıdır, dolayısıyla kıyaslama denen şey tamamen bir düşünce hatasının sonucudur. Siz bu hataya düşmeyin!
İlginizi çekebilir: Yaşam enerjinizi doğru kullanmak için: Suçluluk duygusu ile başa çıkmanın yolları